Kemalizmin 'Târih Tezi' ve 'Güneş-Dil Teorisi' hurâfeleri (22)
- 1. Alt Fasıl: Sahnede: Kemalist İnk̆il̃âbların son hârikası “Güneş-Dil” gözleri kamaştırıyor, akıllara durgunluk veriyor
“Güneş-Dil” hârikalarının gözler önüne serileceği mek̃âna ve
bu hârikalara şâhid olacakların listesine Cumhuriyet
muhâbirinin (Mekki Said Esen) kaleminden vâkıf oluyoruz:
“Türk Dil Kurumunu kuran ve koruyan Ulu Önder Atatürkün yüce
himayesi altında ve yüksek huzurile, Üçüncü Türk Dil Kurultayı, dün saat on
dörtte, Dolmabahçe sarayında çalışmalarına başladı.
“Kurultay için hazırlanan Dolmabahçe sarayının antresindeki
büyük salon, saat on dörde on kala, herkes yerliyerinde ve pek çok kimseler de
ayakta idi. Bu sebeble ayrıca sandalyeler temin edildi.
(Cumhuriyet,
26.8.1936, s. 1)
Totaliter
İdeolojinin ilmî-fikrî sefâletinin tescîli ve dünyâ çapında bir rezâlet:
“Üçüncü Dil Kurultayı”nda Güneş-Dil safasatası: “Dün Dil Kurultayında Güneş-Dil
teorisinin ilmî izahı yapıldı”! İskolastik ve Totaliter Zihniyet için müsbet ilim
ancak bir istismâr mevzûudur!
Yukarıda
soldaki resim: “Atatürk iki celse arasında, Kurultaya dair evrakı tetkik
ediyor.” Karşısında oturan, Selânik’den beri Komitacı arkadaşı Ali Fethi
Okyar’dır. Sağdaki resim: “Güneş-Dil teorisi ve dilleri karşılaştırma komisyonu
dün içtima halinde.” Aralarında “Güneş-Dil”in başlıca müdâfilerinden Ahmed
Cevad Emre de var… Ortadaki resim: Soldan ikinci, Dil Kurumu Genel Sekreteri
İbrahim Necmi Dilmen teblîğini okurken, daha doğrusu, hamâsî nutkunu îrâd
ederken… En başta oturan, Târih ve Dil Kurultaylarının yıldızı (28 yaşındaki)
Âfet Hanım (T. Tarih Kurumu’nun ve bu “Kurultayın Asbaşkanı”)…
Kemalizmin
fanatik, Cumhuriyet gazetesinin gözde
muharriri Peyami Safa da, Kemalizmin her şeyine olduğu gibi onun târih ve dil
safsatalarına dahi sâhib çıkmış ve Uydurma Târih Tezine sonuna kadar sâdık
kalmıştı... 26 Ağustos 1936 târihli Cumhuriyet’in
yukarıdaki sayfasının sol alt köşesinde, onun –1936 Dil Kurultayı günlerinde
tefrikası devâm eden ve sonradan kitablaşan- “Büyük Avrupa Anketi”nin 6.
tefrikası dikkat̃i çekiyor… Aynı gazetenin bir gün evvelki nüshasının birinci
sayfasında, manşetteki “Güneş-Dil Kurultayı” haberiyle berâber, onun “Dil
Kurultayı” başlıklı fıkrası da manşet yapılmıştı: “Kurultay, Türk dilinde aranan
ve bulunan hakikatlerin sergisidir. İlh…”
Gazetenin iddiâsına nazaran, Kurultay’ın
Sel̃ânikli Âfet Hanım’ın riyâsetinde akdedilen 25 Ağustos 1936 Celsesinde, “Dil
Kurumu Genel Sekreteri” Sel̃ânikli Prof. İbrahim Necmi Dilmen, “yüksek bir Türk
buluşu” olan “Güneş-Dil Tezi”ni “yalnız güzel bir şekilde izah etmek”le de
kalmamış, “ayni zamanda en kuvvetli şekilde ispat etmiştir”. Şöyle ki:
“Güneş-Dil teorisinin semantik bazı [Frz. “base”ı;
temeli], bütün genel mefhumların –insanlığın en ilk totemi olan- (Güneş) ten
çıkmış bulunmasına; fonetik bazı da [temeli] bu mefhumu en ilk (Ağ) sesile
ifade etmiş olmasına dayanmaktadır. […] Bütün kültür dillerine ana kaynaklık
eden ilkel monofonemik dilin hangi dil olması bahsine gelince, Türk dil tezi,
bunun özü, ilkel Türk dili olduğu davasındadır. […] Türk tarih tezinin kardeşi olan Türk dil tezi, işte bu metodla
bütün ilim dünyasına dillerin ana kaynağı Türk dili olduğunu göstermektedir.
Davamızın büyüklüğünü ve ağırlığını biliyoruz. Fakat bu, bizi ürkütmüyor. Ölüm
uçurumunun kenarından inanılmaz bir hamle ile kalkınarak ruhunun içindeki
cevherle yeni varlığını dünyaya tanıtmış olan Atatürk Türkiyesinin ilim
bahislerinde de şaşırtıcı büyük muvaffakiyetlere namzed olduğuna inanıyoruz…” (Cumhuriyet, 26.8.1936, s. 7)
* * *
Rejimin -“Güneş-Dil” hârikalarına şâhid olan- ek̃âbiri
“Salonda bulunanlar arasında Vekillerimiz Saffet Arıkan,
Şükrü Kaya, Dr. Tevfik Rüştü Aras, Ali Çetinkaya, Kâzım Özalp, Fuad Ağralı, Ali
Rana Tarhan, generallerden Orgeneral Fahreddin [Altay], Harb Akademisi
Kumandanı Korgeneral Ali Fuad [Erden], Kolordu Kumandanı General Salih,
İstanbul Kumandanı Ömer Halis ve diğer bazı askerî erkân, Londra Büyük Elçimiz
Fethi [Ali Fethi Okyar], Moskova Büyük Elçimiz Zekâi, Prag Elçimiz Yakub Kadri
[Karaosmanoğlu], Varşova Elçimiz Ferid, Atina Elçimiz Ruşen Eşref [Ünaydın],
Kamutay başkanları, Cumhuriyet Halk Partisi Umumî İdare heyeti üyeleri, büyük
şair Abdülhak Hâmid [Tarhan], Yahya Kemal [Beyatlı] ve diğer saylavlarımız,
Üniversite Rektörü, profesörler, Dil ve Tarih Cemiyeti üyeleri, Dainler Vekili
Zekâi, İstanbul Valisi Muhiddin Üstündağ, Emniyet Umum Müdürü Şükrü, Matbuat
Umum Müdürü Vedad Nedim [Tör], Emniyet Müdürü Salih Kılıç, birçok öğretmenler
bulunuyordu. […]
“Salonda mutbuata ayrıca yer ayrılmış, Başkanlık Divanı ve
zabıt heyeti için güzel bir kürsü yapılmış, San’at Okulu tarafından yapılmış
döner kara tahta bir yana yerleştirilmiş, kürsülerin önünde bir yere de Dil
Tetkik Kurumunun çiçeklerle örülmüş inisyali görünen zarif bir çelenk konulmuştu.
Bu sırada sarayın eski muayede salonu da Kurultay çalışmalarını hoparlörden
dinliyerek takib etmeğe gelmiş olan dinleyicilerle hıncahınc dolmuştu.
“Bu büyük dil dâvâsının da kurucusu olan yaratıcı Atatürk
geliyor”
“Saat tam 14 te bütün gözler, antrenin tam karşısına gelen
camlı kapıya çevrildi ve herkes, bir anda saygı ile ayağa kalktı. Salon
alkışlarla çınladı. Arsıulusal bir değer alan ve bütün cihan bilginlerinin
alâkasını uyandıran bu büyük dil davasının da kurcusu olan yaratıcı Atatürk
locasına girdi. [“Arsıulusal̃” < “international”;
sondaki “-al̃”, -Fransızca aslındaki
gibi- “ince tel̃affuz edilecek” –Osmanlıcadan
Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu’ndan, 1935- ; beynelmilel, milletler
arası] Başvekil İsmet İnönü ile Londra
Büyük Elçimiz Fethi de Atatürkün localarında yer almıştı. İstiklâl marşı
çalındı. Ayakta dinlendi ve alkışlandı.
“Türk Dil Kurumu Başkanı [ve
Maârif Vekîli] Saffet Arıkan başkanlık kürsüsüne geçerek Üçüncü Dil Kurultayı
çalışmalarını şu söylevle açtı, ilh…” (Cumhuriyet,
25.8.1936, ss. 1 ve 7)