Kemalizmin 'Târih Tezi' ve 'Güneş-Dil Teorisi' hurâfeleri (57)

Kemalizmin -tahakkuku 1950’lere kadar hiç aksamıyan- Uydurma Resmî Dil projesi

Kemalizmin 1928’deki Harf İnk̆il̃âbıyle, Uydurma Dil projesinin ilk adımı atılmış oldu. Türkceden bozma, tedrîcen İslâm Medeniyeti kaynaklı bütün kelimelerden ayıklanmış, bunların yerine Fransızca veyâ uydurma kelimelerle örülmüş, kelime ve cümle yapısı ve daha başka husûsiyetleri îtibâriyle mümkün mertebe Fransızcaya benzetilmiş, laikleştirilmiş bir dil…

Harf İnkilâbı, Uydurma Dil projesi hedefine muvâfık sûrette tahakkuk ettirildiği için, bu yolda ilk merhaledir. Haziran 1928’de teşkîl edilmiş -9 Âzâlı- Al̃fabe Encümeninin 1929 başında –yeni âzâlarla genişletilerek, 19 Âzâlı- Dil Encümenine tahvîl edilmesi ve bu Encümenin çalışmalara başlamasıyle Proje yeni bir hız kazandı (1929-1931). Sonraki mühim merhaleler, (1932, 1934, 1936) “Dil Kurultayları” ve 12 Temmuz 1932’de Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin têsîsi olacaktır. (Türk Dili Tetkik Cemiyeti, 1934 Kurultayı’nda Türk Dili Araştırma Kurumu, 1936 Kurultayı’nda Türk Dil Kurumu isimlerini almış, son isimle günümüze ulaşmıştır.)

Uydurma Resmî Dil projesinde, “Büyük Şef’in Râdifesi”nin rolü

Uydurma Dil projesini tasavvur edip adım adım tahakkukunu têmîn eden başlıca şahsıyetin Mustafa Kemâl̃ olduğu, münâkaşa götürmez. Bununla berâber, bu projenin başlangıcında ve 1940’lı senelerde kat’edilen büyük merhalede, onun “Râdife”sinin rolü, çok def’a, dikkat̃ten kaçmaktadır. Filhak̆îka, başından îtibâren, İsmet İnönü, mezk̃ûr projeyi candan benimsemiş, (her iki Encümenin de Âzâsı olan Prof. Dr. Ragıp Hulûsi Özdem’in kaydettiği vechiyle) “Dil Encümeni’ne nezâret ederek” ilk çalışmaları yönlendirmiş, hattâ ilk “Öztürkce” nutuk îrâd etme şerefi, “Büyük Şef”inden evvel ona “müyesser olmuştur”. 1929 Şubat’ına âid aşağıdaki gazete haberi, bu vâkıayı hatırlatan târihî bir vesîka kıymetini hâizdir. Haber, 19 Şubat 1929 târihli Akşam gazetesinin birinci sayfasında “Yabancı kelimeler atılacak” manşetiyle yer almış, tafsîl̃ât 2. sayfada verilmiştir:

Ankarada mühim bir içtima; Dilimizden yabancı kelimeler atılacak; İsmet Paşa Hz. irat ettikleri nutukta hep türkçe kelimeler kullanmıştır

Darülfünun Talim ve Terbiye ve Dil heyetleri ile umum tedrisat müdürü, Hukuk fakültesi profesörleri, Ziraat müsteşarı, Güzel sanatlar müdürü evvelki gün Ankarada Başvekil İsmet Pş. Hz.nin riyasetinde büyük bir içtima akdetmişlerdir.

Bu ictimada İsmet Pş. Hz. bir nutuk irat etmişler ve sözlerinde arapça kelimeler kullanmaktan içtinap ederek bir çok tabirleri türkçe kelimelerle ifade etmişlerdir.


Yesevizade8.jpeg

(Akşam, 19.2.1929, ss. 1 ve 2)

Resmî bir toplantıda ilk “Öztürkce” nutuk îrâd etmek şerefi, Başvekîl Mustafa İsmet’e âiddir. Nutkunda: “Okurken, yazarken, konuşurken öz Türkçe kullanmalıyız!” diyor ve “Öztürkce” yaftası altında Kemalist Uydurma Dilin bir ân evvel inşâ edilmesi için Maârif câmiasını seferber ediyordu… Günümüzde, İnönü’nün bu dilin inşâsındaki ehemmiyete şâyân hissesi, çok kerre gözden kaçmaktadır…

***

İnönü, daha 17 Şubat 1929’da: “Okurken, yazarken, konuşurken öz Türkçe kullanmalıyız! Yorgu, uygu, sarsı, edinen, işleti, durgulamak, vuruşlu, isteli, kayarıntı, gidek gibi…”

Başvekil Hz. ‘Önlü Efendiler’ diye başlayan nutuklarında ‘Dilimiz yabancı sözlerle, yeri yokken doldurulmuştur. Bunları temizlemek, öz Türk dilini meydana çıkarmak lâzımdır. Okurken, yazarken, konuşurken öz Türkçe kullanmalıyız.’ diyerek ‘Külfet’ kelimesi yerine ‘Yorgu’, ‘Ahenk’ yerine ‘Uygu’, ‘Tereddüt’ yerine ‘Sarsı’, “Vücut vermek’ yerine ‘Varmak’, “Mütehassıs’ yerine ‘Edinen’, ‘Terkip’ yerine ‘Birleştirme’, ‘tesir’ yerine ‘işleti’, ‘tespit’ yerine ‘durgulamak’, ‘çare’ yerine ‘tutam’, ‘mütekâmil’ yerine ‘erişkin’, ‘isabetli’ yerine ‘vuruşlu’, ‘hattıhareket’ yerine ‘tutum’, ‘ihtiyaçlı’ yerine ‘isteli’, ‘muhit’ yerine ‘çevre’, tebarüz’ yerine ‘kayarıntı’, ‘hars’ yerine ‘ekim’, ‘meslek’ yerine ‘gidek’ tabirlerini kullanmışlardır.

Darülfünun emini Neşet Ömer B. Darülfünunun ayrıldığı üç fakültenin üçer müderrisinden [“profesöründen”] heyetler yapıldığını, Dil heyetinden gönderilen ıstılah fişlerinin ihtisas şubesine göre bu heyetlere dağıtıldığını, bu heyetlerden gelecek fişlerin tetkikten geçirilmek üzre (15) kişilik bir komisyon yapıldığını, diğer yüksek mekteplerde ihtisas mekteplerine gönderilen ıstılah fişlerinin de ayni mektip muallimleri tarafından hazırlanmakta olduğunu, bunların nihaî karar için Dil heyetine gönderileceğini söylemiştir.

Bundan sonra Dil heyeti ile ıstılah komisyonu arasında lüzum olursa umumî içtimalar yapılması, âlem kısmının lûgat içinde, yahut haricinde çıkarılması hususunun Dil heyetince tayini kabul edilmiştir.

İsmet Paşa Hz. leri söz kitabının pek çabuk, nihayet bir sene içinde bitirilmesi lüzumunda ısrar buyurarak ıstılahlar kısmı için müderris Beylerden söz almış ve mesainin hasılası hakkında bir fikir edinmek ve çalışmanın çabuklaştırılması için yeni tedbirler alınmak üzre bir ay sonra toplanılacağını heyete bildirmiştir.

Istılahların yapılabildiği kadar öz türkçe olması sözlenmiştir. Ancak bir ıstılah Almancada, Fransızcada, İngilizcede birse bunun alınması düşünülecektir.

İçtimadakilerin anlattıklarına göre, hükûmet reisimizin kat’î ve azimkâr sözlerinde bu millî ve hayatî meseleye ne kadar derin bir kıymet verdiği ve toplantıda hazır bulunan memleket münevverlerini âdeta ilmî bir seferberliğe davet ettiği gözüküyor. Münevverlerimizin de sözlerinden, yüzlerinden, aldıkları işi biran evel başarmak dileği okunuyordu. Toplantıdan sonra Dil heyetinin reisi Emin B. [Tâlîm ve Terbiye Reîsi Emîn Bey] dedi ki:

- İcap ederse, Dil heyeti, azasını çoğaltacak, kendisine verilen işi behemehal başaracaktır. Yarın toplanacak olan heyetin bunu kabil olabildiği kadar kısa bir zamanda çıkarması için bütün tedbirler alınacaktır.’ ” (Akşam, 19.2.1929, s. 2)

Dil Kurumu’nun 1945’teki ilk “Türkçe Sözlük”ünün şahâdeti

1928’de tatbîkâta konulan Uydurma Dil İnşâsı Projesi, 1939’a gelindiğinde, bu istikâmette kâfî derecede bir birikim hâsıl etmişti; artık (kullanılması istenen) “Öztürkce” umûmî dilin bir l̃ugat̃inin hazırlanmasına başlanabilirdi… Bu kanâat̃le, Mustafa Kemâl̃’in daha 1930’larda teşkîl ettiği Dil Kurumu ekibi 1939’da l̃ugat̃ (kendi tâbirleriyle “sözlük”) çalışmalarına başladı:

“1939 yılına kadar beklenildi. Artık ‘Tarama Dergisi’ ve ‘Cep Kılavuzu’ çoktan çıkmış, ‘Derleme Dergisi’ de hazırlanmış, Dil Kurumunun ve Türk yazarlarının çalışmalariyle Türkçenin yazı dili, hatırı sayılır bir devrim geçirmiş bulunuyordu. On yıl önce herkesin kaleminde dolaşan binlerce yabancı kelime, artık ölü halini almış, bunların yerine birçok öz Türkçe söz yeniden canlanmış ve yazılarda yer almağa başlamış, altı bin kadar bilim terimi de Türkçeleştirilmişti. Günden güne yazı dilinin konuşma dilinden ve eski betiklerden yeni varlıklar aldığı, yazarların düşüncelerini öz Türkçe anlatmak için türlü kelimeler yarattığı görülüyordu. […]

‘…[Binâenaleyh] öncü çalışmaların az çok yeterliğine hükmeden Dil Kurumu, 1939 da, dilimizin canlı söz varlıklarını koynunda toplıyacak olan Türkçe sözlüğü hazırlamağa karar verdi.” (1945 baskısı Türkçe Sözlük’ün “Önsöz”ünden, ss. IV-V, VIII)

Dil Kurumu’nun ilk “Öztürkce” L̃ugat̃i, 1945’te ikmâl̃ edilip piyasaya çıkarıldı. O sene, “Kurum Genel Sekreteri” İbrahim Necmi Dilmen ölmüş, yerini (L̃ugat̃in 1939’da “ilk planını hazırlayan” –“Önsöz”, s. VIII-) “Lengüistik Kolbaşısı, Maraş Saylavı” Prof. Dr. Hasan Reşit Tankut almıştır. “Sözlük” çalışmasını doğrudan idâre eden ise, hep şu mâl̃ûm “Öztürkce” / ”Güneş-Dil” ekibinden Dr. Mehmet Ali Ağakay’dır. Âşik̃ârdır ki “Ebedî Şef”, onlara Uydurma Dil projesinden vazgeçmeleri tâlimâtı vermemiş, bilakis, er-gec, onu tahakkuk ettirmelerini vasıyet etmişti ve onlar da sadâkat̃le vasıyeti îfâ ettiler…