16 Kasım 2015

Kolektif terör

Fransa'da meydana gelen ve Paris'i kana bulayan saldırılar, G 20 öncesi birçok yönden analiz edilmesi gereken ayrıntılar içeriyor.

Saldırıların hemen akabinde Viyana'da yapılan toplantı ile “Suriye'nin demokratikleştirilmesi” süreci için yol haritası çıkarıldı.

Bırakın uluslararası toplumu, konunun asıl muhatabı Suriyeli'ler için bile oldu-bitti bir gelişme. Suriye'de Esed'siz bir dönem isteyen ve bunu yüksek perdeden dile getiren Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, patlamalar nedeniyle G20 programını iptal etti. Gelmiş olsa muhtemelen ikili görüşmelerde Esad'sız çözüm iradesini burada da yüksek perdeden ifade edecekti.

Suriye ile ilgili çözüm arayışları, Fransa'da meydana gelen patlamanın şoku fırsata dönüştürülerek, konunu asıl paydaşları devre dışı bırakılıp, Küresel Sistemin ana aktörlerinin belirlediği yol haritasına mahkum edildi. Bu harita, 6 ay içerisinde yeni bir anayasa ve 18 ay içerisinde de özgür seçimden ibaret…

Patlamanın şoku ile bu önemli ayrıntı tartışılamadı bile. Suriye krizinin asıl muhatapları, bu yol haritasının dışına itildi. Ortadoğu'yu gerilim, kan ve gözyaşına mahkum eden 100 yıl önceki Sykes-Piccot haritasının eksik ayakları tamamlandı belki de 14 Kasım 2015 günü Viyana'da…

İşte bu tartışmalar yaşanırken, ana gündem maddesi Suriye ve mülteciler olan G20 Antalya'da toplandı.

Aslına bakarsanız bu toplantının ana gündem maddesi zaten terördü; Küresel kolektif terör…

Paris saldırısına bu kolektivizmin yansıması…

O saldırı, 2009'da Gaziantep, 2010'da Reyhanlı ve peş peşe gelen Suruç ve Ankara patlamalarıyla birebir ilişkili.

Bu gerçek varken, batının kolektif teröre yönelik izlediği ikiyüzlü politika, Paris saldırısının Avrupa'nın farklı metropollerinde klonlanmasını tetikler.

Küresel sistemin çıkarlarını korumak adına teröre göz yumanlar ve meşrulaştıranların, terörün acı yüzüyle bir gün muhakkak yüzleşeceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Kendi çıkarları için Ortadoğu ve çevresinde ateşe benzin dökenlerin bir gün o ateş çemberinde kavrulması mutlak.

Suriye krizinin bir sonucu olan mülteci akını karşısında bile paniğe kapılan Avrupa, bu krizin ateşinin kendi kalbinde alev alacağını hesaba katmalı.

Bakın bugün Fransa, yaşanan terör eylemleri karşısında savaş hali durumuna geçti. Batı tarafından sınırsız destek açıklamalarıyla karşılanan terörle mücadele kararlılığından dem vuruyor Hollande.

Peki samimi mi? Ya da Hollande ve Batı'nın kastettiği gerçekten terörle mücadele mi?

Sadece küçük örnekler…

Bu ülkenin bir bölgesini yangın yerine çeviren ve binlerce ocağa ateş düşüren PKK terör örgütünün en önemli merkezleri, Brüksel, Paris ve Berlin'de.

Türkiye'nin İnterpol'e bildirdiği 350 kişilik PKK'lının 144'ü Fransa'da yakalanmasına rağmen iade edilmiyor. 

G20 için Antalya'ya gelen Barack Obama'nın, burada yaptığı açıklamada kullandığı şu ifadeler kolektif terörle mücadele için Batı ve Doğunun önceliği olmalı: “Ankara'daki saldırıda olduğu gibi Paris'teki de sadece Fransa'ya ve Türkiye'ye değil tüm insanlığa yapılmış saldırılardır”.

Batı söylemdeki bu gerçeği eyleme geçirdiğinde, bölgeyi ve Türkiye'yi terörle dizayn etme hastalığından kurtulduğunda emin olan Ortadoğu coğrafyası ebedi huzura kavuşur.