09 Mart 2023

Kömür için değil ömür için buradayız

-AMİN-

Deprem bölgesine neler yapılması gerektiğiyle  alakalı makamında yaptığımız toplantıların birinde Bağcılar Müftüsü İbrahim Yavuz hocamız ‘’Allah beterinden saklasın’’ şeklindeki duayı yerinde bir güncellemeyle şöyle genişletti:

‘’ALLAH benzerinden ve beterinden korusun.’’ Canı gönülden Amin…

 

-HABER DEĞİL, BİBER GETİR-

Bundan sekiz ay önceydi. Yıllık izin için gittiği memleketi Kahramanmaraş’tan İstanbul’a dönen sevgili Recep İnce Maraşlı kardeşim, gelirken eli boş gelmemiş, fakire bir kilo Maraş biberi getirmişti.

Recep’ten biberi alırken teşekkür edip şöyle dediğimi hatırlıyorum:

‘’Recepçiğim Maraş’tan bize haber değil, böyle biber getir.’’

 

-HAREKETTE HAYAT VAR-

Öldü zannedilerek morga götürülen bir bebeğin parmak hareketleriyle yaşadığını anlayan bir görevli bebeği alıp sağlık çalışanlarına emanet etti. Böylece bebek daha bu yaşta hareketin bereketini görmüş oldu. Harekette hayat var, bereket var.

 

-KÖMÜR İÇİN DEĞİL, ÖMÜR İÇİN GELDİK-

Enkaz altında kalan canlarımızı kurtarmak için deprem bölgesine akın eden birçok kardeşlerimize umut olarak  Türkiye’nin  takdirini toplayan madencilerin merhametten harflerle yüreklere yazdıkları destanın sloganı bana hayli hikmetli geldi. Eminim size öyle gelecek ‘’Kömür için değil, ömür için buradayız.’’

 

-O  KİTAPLARINA, BEN DE ONA AĞLADIM-

Depremde evleri yıkılan Kahramanmaraşlı bir hoca hanımla Asrın Felaketini konuşuyoruz. Söz dönüp dolaşıp babasına geliyor. Ben tam sözün burasında gıyaben tanıdığım babasının sağlık durumu ve evinin yıkılmasını izlerken ki halini soruyorum. Hoca hanım, ömrünü kitaba adamış sıkı bir okur olan  babasının durumunu tek cümleyle şöyle resmetti: ’’Babam evimizin yıkılmasına çok üzüldü. Fakat enkaz altında kalan kitapları için yarım saat hıçkıra hıçkıra ağladı.’’

Babası kitaplarına ağlayan hoca hanımdan ayrıldıktan sonra  bende kitaplarına ağlayan abimiz için ağladım.

 

-HANGİSİ MARAŞ?-

Asrın Felaketinin bir şehri nasıl harap ettiğini anlatmak isteyen Maraşlı bir dostum Kahramanmaraş’ın biri depremden önce diğeri de depremden sonra çekilmiş iki fotoğrafını göstererek, ‘’Acun hocam haydi söyle bakalım. Bu fotoğrafların hangisi Maraş? Şu fotoğraf mı bu fotoğraf mı?’’

Gözlerim yaşardı, sözlerim boğazımda düğümlendi, hiç birşey diyemedim.

-GÖRMEDEN ANLAŞILAMAZ, ANLATILAMAZ-

Kendisiyle sık sık kitap kokulu mekanlarda bir araya geldiğimiz sevgili dostum Muzaffer Aktürk birkaç gündür bölgedeydi. İzlenimlerini dinlemek üzere Salı günü yine bir aradaydık. Fasıla vermeden tam bir saat bize bölgeyi anlattı. En son kurduğu cümle her şeyi özetler mahiyetteydi: ‘’Arkadaşlar gidip görmeden oralar ne anlaşılabilir ne de anlatılabilir’’