Şu anda herkesin gündeminde koronavirüs var. Dünya çapında olağanüstü hal ilan edildi. Bazı ülkelerde sokağa çıkma yasağı bile var.

Elbette korkutucu bir hastalık söz konusu. Tabii gerekli tedbirleri almakta fayda var. Ancak meseleye global pencereden bakınca farklı bir manzara ortaya çıkıyor. Dünyanın tamamında koronadan dolayı hayatını kaybeden insanların sayısı şu anda 8.000 civarında. Oysa rutin olarak her gün zaten 104 bin civarında insan ölüyor. Yani koronadan ölenlerin sayısı bu rakamın sadece binde 1'i civarında. Her gün sigaradan dolayı 13 bin, alkolden dolayı ise 7 bin kişi ölüyor. Bu yönüyle bakıldığında ortada panikleyecek bir durum yok. Ama her şeye rağmen salgın özelliğinden dolayı dikkatli olmak ve koruyucu önlemleri almak da gerekiyor. Aslında Tıbb-i Nebeviye göre yaşarsak problem kalmayacak. Çünkü orada her türlü önleyici tedbir var.

Şimdi bir de madalyonun öteki yüzüne bakalım. Yani bu virüs olmadan da aslında alarm zilleri çoktan çalmış durumda. Son üç ayda yok edilen orman miktarı 1 milyon hektar. Aynı zaman zarfında erozyon yüzünden kaybedilen toprak 1,5 milyon hektar ve çölleşen arazi miktarı ise 2,5 milyon hektar.

Silah sanayine her gün 3 milyar dolar para harcanıyor. Bir mukayese olsun diye sağlık ve eğitime harcanan rakamları verelim: Sağlığa harcanan 9 milyar dolar, eğitime harcanan ise 6 milyar dolar.

Yeterli beslenme imkânından mahrum insan sayısı 841 milyon. Sadece bugün 20 bin insan açlıktan öldü. 800 milyondan fazla insan içmek için temiz su bulamıyor.

Öte yandan aşırı kilolu insan sayısı 1.6 milyar. Ayrıca 750 milyon obez var. Sadece ABD'de obeziteye bağlı hastalıkları tedavi etmek için her gün 300 milyon dolar harcanıyor.

Elbette savaşlar yüzünden ölen, yerinden yurdundan edilen insanları unutmamak lazım. Böyle bir dünyada hiçbir şey yok muş gibi yaşamak normal bir durum mu?

Bazen şer gibi görünen şeylerde hayır vardır. Kralın çıplak olduğunu gördük. Bu felaket bir dünya çapında bir uyanışa zemin hazırlayabilirse, daha huzurlu bir dünyada yaşama imkânı bulabiliriz belki de.