04 Temmuz 2017

Kültürel iktidar nasıl olunmaz?

Eskiden ev hanımları “Herif akşama geç gelecek” dediğinde kocasının o gün çok işi olduğunu ve geç geleceğini anlatmak isterdi.

Herif, Hirfet kökünden gelir. Meslek, sanat ve iş demektir. Hiref, hirfetin çoğuludur. Evine sanatı ve emeğiyle ekmek götüren sanatkar kimse manasında kullanılmıştır..

Osmanlı'da “Ehl-i Hiref-i Hassa” teşkilatı vardı. Yani sanat erbabının bir arada bulunduğu teşkilat.

Doğrudan saraya bağlı bir yapı olan Ehl-i Hiref mensupları yetenekli kişilerden seçilirdi.

Çıraklık, ustalık ve meslek edinmeleri usullere bağlıydı.

Acemi oğlanlardan, yabancı ülke sanatçılarından ya da çarşı esnafından bu teşkilata girenler olurdu.

Maaşlarını üç ayda bir alırlardı. Ayrıca ortaya koydukları eserin durumuna göre ilave ücret alırlardı. Bazı zamanlarda aldıkları ücret Kethüda'nın ya da Ser bölüğün ücretini geçerdi.

Günümüzde kimse bu kavramı kullanmıyor maalesef. Çünkü her şeyde olduğu gibi bu kavram da yozlaşmaya uğramış durumda. Türk Dil Kurumu'nun web sayfasında “herif” kelimesini aradığınızda ilk cevap olarak “Güven vermeyen, aşağı görülen, bayağı kimse” açıklaması çıkıyor.

Eskilerde herif kelimesini kullanan kadın, kocası hakkında olumsuz bir şey söylememiş, tam tersine onun işi olduğunu, evine ekmek getirdiğini, emeğiyle çalıştığını, evin adamı olduğunu ifade etmiş olurdu.

Aynı yozlaşma “Sanatçı” kelimesi içinde geçerli. Günümüzde sanatçı dediğimizde sadece “şarkıcılar” kastediliyor ve bana göre bu bilerek yapılıyor. Yoksa şarkıcılar sanatçıların bir kolu olsunlar ama sadece şarkı söyledikleri için koca “Sanat” kelimesinin tamamını işgal etmeleri hiç de adil değil.

Hele ortada hattattan nakkaşa, mimardan ressama, ebrucudan birçok sanat ve zanaat dalına ait meslek dururken ve bunların tamamı bir sanat icra ederken…

Aynı şey spor dalları için de geçerli. Güreş, okçuluk, atletizm ve benzeri birçok spor varken sadece futbolun ön planda olması da büyük bir sorundur.

Bu, meslek, spor, iş ve kavramların hepsi bir emek, yetenek, disiplin ve kurallar bütününü içerirler. Hepsini hakkıyla tamamlayanlar usta konumuna ulaşır ve günümüzdeki karşılığıyla profesyonelleşirler. Artık usta olan kişi emeği sonucunda bir eser veya ürün ortaya koymaktadır.

Yaptığı icraat, bir sonuç ortaya çıkarmakta ve bu sonuç onun mesleğine, yeteneğine, o eserdeki ilhama, tasarım gücüne, duruma bağlı olarak zamanını aşan bir ürüne de dönüşebilmektedir.

Mesela her mimar, Mimar Sinan değildir.

Her güreşçi, Koca Yusuf değildir.

Her ressam Van Gogh veya Zonaro değildir.

Her hattat, Şeyh Hamdullah ya da Karahisari değildir.

Her hafız, Abdüssamet değildir.

Dolayısıyla herkes tasarladığında Süleymaniye'yi inşa edemez,

Her yazılan hat Karahisari Besmelesi olmaz,

Her boyayan Zonaro'nun İstanbul'un fethini gösteren tablosunu ortaya koyamaz,

Her sırtı yere getiren Koca Yusuf değildir.

Bunların hepsi eserdir ve hepsi “İstisna akdinin” bir sonucudur.

Yani eser sözleşmesi.

Herif olan kişi, has yeteneği, emeği, malzemesi ve ünvanı ile eser ortaya koyar.

Hiç kimse “Herif”, “Sanatçı”, “Usta”, “Mimar”, “Meslek erbabı” nın hakkında, onun baştan belirttiği, şart, zaman, üslup, fiyat ve benzeri durumların dışına çıkmamalıdır.

Hele “malzemeyi biz alalım sen işçilik yap” teklifi, hiçbir şekilde kültürümüzde karşılığı olmayan bir ucubedir.

M² sini bilmem kaç liraya en pahalı bir şekilde aldığınız bir seramiğin işçiliğini üç kuruşa yaptırarak o villanızda mutlu ve huzurlu olamazsınız.

Yaptırdığınız koca koca inşaatlarda çalıştırdığınız ustalara verdiğiniz yevmiyeler eğer onların geçimini sağlamıyorsa vebal altındasınız.

Bir mimara, çizdiği bir ev için verdiğiniz ücret o evin dış kapısının ücretinden az ise ortada bir kul hakkı var demektir.

Mimarın müelliflik hakkını elinden almak külliyen haramdır ve inşaat sürecini olumsuz etkilemektedir.

Odaların tavanlarını fır dolayı kartonpiyer yaparak çok sanatsal bir iş yapmış olmazsınız.

İş yerinizin duvarına astığınız kötü bir Zonaro veya Osman Hamdi replikası değerinizi düşürür bunu bilin. Bir de ressamı ölünce değer kazanacak resim konusu büyük safsata, hiç beklemeyin.

Bir fotoğraf sanatçısının günlerce düşündüğü, bir sürü arka plan kurguladığı ve çok pahalı aletler kullanarak çektiği bir fotoğrafa, ne güzel yakalamışsın dediğinizde o kadar emeği bir tesadüfe bağlamışsınızdır ki, büyük bir gaf yapmışsınızdır. Gidin hemen özür dileyin.

Niye kendi sinemamız olmaz biliyor musunuz?

Eline kamera alıp ileride büyük bir yönetmen olmak isteyen kaç çocuk bu imkânı yakalar sizce? Anne ve babasından yediği azarlara aldırmayıp bir yerlere gelmeye çalışan kaç yönetmen, hangi zenginden, hangi vakıftan, hangi devlet kuruluşundan hakkıyla parasını almıştır?

Ey zenginler, ey durumu ve geçimi rahat insanlar, ey devletimizin ve kurumlarımızın yöneticileri, ey cemaat ve kanaat önderleri, ey muhtelif başkanlar ve bilumum güçlü insanlar!

Emeğe saygı duyun

Yeteneğe hürmet edin

Mesleğe saygı duyun

Malzeme ile işçiliği ayırmayın

Eserin kalitesine odaklanın

Başlamış işe pazarlık yapmayın

Biten işin parasını hemen ödeyin

Cimrilik yapmayın

Eserin ücretini o işe münhasır ödeyin, Başka bir iş üzerinden ödemeyin

Yeteneğini gördüğünüz kişiye her türlü itibar edin  

Yeniliğe ve gelişime açık olun 

Şeytanın ve küreselcilerin itibar ettiği sözde sanatçılar yerine yerli ve milli olan insanımıza hürmet edin

Yetenekte cinsiyet ayrımı yapmayın

Dünyada kültür ve sanat nasıl gelişmiş biraz inceleyin

Tarafgirlikle bir yere varılmaz

Kul hakkı yenerek ahirette kurtuluş zaten yok

Böyle yaparsanız Kültürel iktidar falan beklemeyin maalesef.

https://twitter.com/Mimarserkanakin