21 Temmuz 2015

Kürt Sorununda Erdoğan Faktörü

Kürt Sorununda çözüm süreci dönemin Başbakanı, hâli hazır Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat inisiyatif alması ile başlamıştır. Bunu kimse inkar edemez. Yıllardır akan kanın durması için Erdoğan, "Kürt sorunu benim meselemdir, siyasi hayatıma mal olsa da çözeceğim"  ifadesiyle bunu kati olarak ifade etmiştir.

 Oslo görüşmesinin sızdırılması ile başlayan sabotaj çalışmaları  bu kararlılığı yok edememiştir. Daha sonraki gelişmelerde de hükümet geri adım atmamış, süreç devam ettirilmiştir. Cumhurbaşkanı müteaddid defalar ve her halû kârda bu yoldan dönüş olmayacağını tekrarlamıştır.

7 Haziran seçimleri öncesi, HDP'nin barajı geçmesi ile ilgili çalışma yapılırken Demirtaş'ın "Seni başkan yaptırmayacağız" çıkışı ile başlayan süreçle aslında HDP sürece tekmeyi atmış bulunuyordu. HDP çizgisinin süreci devam ettirecek tek parti olan Ak Parti'ye karşı sert söylemi Ak Parti cenahında da aynı sertlikle cevap buldu. Sırrı Süreyya Önder'in "gerekirse süreci MHP ile devam ettiririz" söyleminin ise hiçbir karşılığının olmadığını Bahçeli'nin "biz HDP'li hiçbir formülün içinde olmayız" ifadesiye gördük.

Birilerinin gazına gelip "seni başkan yaptırmayacağız" deyip, Ak Parti'yi seçim meydanlarında yerden yere vuranlar, yüzde 54'lük sözde blokla hükümet kuramayınca tekrar Ak Parti'ye döndüler. Lakin testiyi kırdıklarını görmezden gelerek hadi kaldığımız yerden devam edelim demeye başladılar. Şurası muhakkak ki, bu ülkede Ak Partiye ihtiyaç var. Seçim döneminde gözlerini kör edip, ağızlarına ne geldiyse söyleme hakkını kendinde görmelerinin neticelerini görmeye başladılar. Evet Erdoğan'ı başkan yaptırmadılar, ama Erdoğan'ın başlattığı "çözüm süreci"nin neden akamete uğratıldığını ifade etmektende kaçınıyorlar. HDP, Demirtaş'tan bir kahraman yarattı;elinde saz, gözünde yaş... ama yarattığı bu kahraman ne Apo'nun ne de Kandil'deki yöneticilerin önüne geçemiyor. 80 kişilik HDP vekil ordusu da çözüm üretemiyor, zira sol tandanslı toplama bu ordu üretimden çok "Kürt Sorununu" tüketiyor.

Kanaatimce bu süreçte Öcalan kendisi HDP heyetiyle görüşmek istemiyor, Dolmabahçe mütabakatını boşa çıkarma ve itibarsızlaştırma çabalarını önceden gören Öcalan, ne haliniz varsa görün diyor aslında. Ben bu işten çekilirsem iki ileri bir geri gidersiniz ve hiçbir şeyde üretemezsiniz, ben HDP, PKK ve Kürt Halkının bir kısmı üzerinde söz sahibiyim, beni dinlemek zorundasınız demek istiyor. Kandil ise kendince çözümler üretiyor, YPG nin hali hazır durumu ve Suriye Kürt bölgesi nedeniyle fiili olarak PKK'nin silah bırakma şansı da yok. Öyleyse ateşkesi Devlete bozdurmak lazım diyerek ekoloji ve barajlar üzerinden savaşı yeniden canlandırmaya çalışıyorlar. Çatışmalı sürecin yeniden başlaması, düşük seviyeli bile olsa, Apo'nun İmralıya gömülmesi olduğunu görmesine rağmen Kürt toplumundan herhangi bir ses çıkmaması manidar addedilebilir.

HDP ve PKK'nin şapkasını önüne koyup, savunma vermeleri gerekiyor. Çözüm sürecini istiyor muyuz, istemiyor muyuz? İstiyorsak neden bu çok başlılık? Sahi süreci kim baltaladı? Neden baltaladı? Bu günden sonra kimle görüşülebilecek? Erdoğan meselesinde haksız değiller mi? Erdoğan'ı başkan yapmadılar da ne oldu? Kürt milliyetçiliği ve Türk milliyetçiliğini tırmandırmak "Kürt Sorununu" çözer mi? Şimdi ne olacak? Ve en önemlisi Apo'ya ne cevap verecekler?

Hadi seksen vekil aldınız, Erdoğan'ı başkan da yaptırmadınız, kurun şu hükümeti de çözün şu meseleyi, yok olmuyor demek ki... Erdoğan'ın "Dolmabahçe mütabakatı yoktur  ve ben böyle bir mütabakat kabul etmiyorum" söylemi de aslında HDP-PKK kanadına şunu açıkça ifade etmek içindir, ben varsam masa var ben yoksam masa da yok, siz masayı tekmeleyip beni iktidardan etmeye çalıştığınıza göre artık oyunu tamamen benim kurallarımla oynayacağız, Çözümün yeni adresi Meclistir, sivil toplumdur, ben yasalarla bazı düzenlemeler yapacağım, bunu kabul edin, zaten PKK silah filan bırakmayacak ve bu yapılanların hepsi oyalmaca o zaman oyunu yeniden dizayn ediyorum, kabul ederseniz ben buradayım, ama etmezseniz canınız sağolsun'a getiriyor aslında...

Süreç nasıl mı devam eder? Tabiki aslına rücû ettirrilip bugüne değin devam etmesi gerektiği gibi Meclis eksenli, karşılıklı güvene değil karşılıklı adımlara dayalı devam edecek, bugüne kadar tüm adımları önce Devlet atıyorken artık bir sonraki aşama için HDP-PKK çizgisinin adım atması ve somut öneri ve uygulamalarla gelmesiyle çözülecek. Erdoğan ipleri yeniden ele aldı ve ona rağmen hiçbir şey olmaz, tıpkı Öcalan'a rağmen PKK kanadında olamayacağı gibi...

Bu kriz bize bir kere daha gösterdi ki, işin sahibi Erdoğan'dır ve bu oyunda Erdoğan kartları dağıtıyor. Mızıkçılık bu ülkeye sadece vakit kaybettiriyor. Herkes aklını başına almalı ucuz siyasi hesaplardan kaçınmalı, zira kan akmaya başlarsa ne Kürtler ne Türkler artık ucuz figüranları affetmez.

Bekleyelim görelim, neylerse Mevlam güzel eyler...

Selam ile efendim...

Ömer Evsen

@evsenomer