22 Nisan 2016

Kürt Sorununda Sri Lanka modeli çözüm olur mu?

PKK ve Kürt sorunu açısından ilginç bir evredeyiz. Sri Lanka Modeli, yok etme, yeni savaş konsepti adı altında çeşitli mücadele yöntemleri ile mücadele evresine geçildiği yazıldı, çizildi. Bunların en ilginci ise dünya da başka bir benzeri olmayan Sri Lanka Modeli olarak adlandırılan yöntem ve bu yöntemin acımasızlığı yıllardır konuşuluyor. Peki bu model PKK ile mücadele ve Kürt Sorununun çözümü olabilir mi?

Soru şu: Sri Lanka modeli nedir? Sri Lanka'da ayrılıkçı “Tamil Kaplanları” adlı gruba devletin hedef şaşmadan operasyonlar düzenlemesi sonucu, Tamil Kaplanları adlı örgütün kurucularından diğer üst düzey yöneticilerine kadar öldürülmesidir. 

 

1976 yılında kurulan örgüt Sri Lanka'da, Tamil etnik gurubunun bağımsızlığı için mücadele eden etnik terör örgütü iken 35 yıllık bir mücadelenin ardından, 2001 yılında Oslo'da başlayan son müzakere sürecinde örgütün Özerklik talebi kabul edilerek, 2002 yılında ateşkes imzalandı. Ancak, anlaşmaya rağmen örgüt Özerkliği yeterli görmeyerek eylemlerini sürdürmüş, bağımsızlık taleplerini yüksek sesle dillendirmiştir. Uzun yıllar süren görüşme trafiği Sri Lanka hükümetinin yeni tecrübeler edinmesini sağlamış, müzakere masasına oturmanın tedbiri elden bırakmak için yeterli olmadığını da tecrübe etmiştir.

Sri Lanka görüşmeleri sürdürürken diğer taraftan gücünü tahkim etmiş, 2004 yılında örgüt içindeki ihtilaflardan yararlanarak örgütün Doğu illeri Komutanı Karuna'yı yanına çekerek bölgesini teslim almıştır.

Tamil Kaplanları ile görüşmelerin sonuçsuz kalması ve örgütün her gün yeni talep listesi ile masaya gelmesi, çözümsüzlüğü dayatmıştır. 2005 yılında Cumhurbaşkanlığına seçilen Mahinda Rajapakse; Çin, Pakistan, Hindistan gibi devletleri de alarak 2007'de Tamil gerillalarına karşı topyekûn savaş başlatmasına neden oldu. Gerilla liderleri Avrupa'nın saldırılar sonrası sesini yükselteceğini düşünürken, Tamillerin terörist olarak kabul edilmesi ve Avrupa'nın olaya sesini çıkarmaması sonucu,  İki yıl içinde binlerce militan etkisiz hale getirildi.

Örgütü kurulduğu günden beri yöneten Prabhakaran ve komutanları, 18 Mayıs 2009'da öldürülerek örgüte son ve kesin darbe vuruldu. Prabhakaran'ın ölümü ile çatışmalar boyunca 40 bin kişinin öldüğü, yüz binlerce kişinin yerinden ve yurdundan edilip kamplara taşınması şeklinde sonuçlanmıştır.

 Sri Lanka Hükümetinin etnik/ayrılıkçı teröre karşı, şiddet kullanarak şiddeti yok etme yöntemi daha sonra literatüre Sri Lanka modeli olarak geçmiştir.

Peki ikinci soruya gelelim, Sri Lanka modeli, Kürt sorunu ve PKK sorununa çözüm getirebilir mi? Ben oldum olası iki sorunun ayrı ayrı ele alınması gerektiğini savunan tarafta oldum. PKK, Kürt sorununun ürettiği bir örgüttür. Devlet Kürt Sorununu çözerse, PKK marjinalleşir ve ya yok olur ya da öyle kalır. Ama çözüm süreci denen süreçte Kürtlere verilen her hak sanki PKK tarafından müzakerelerle alınmış gibi verilerek, PKK'ye “Kürt Siyasal Hareketi” üst payesi verilerek PKK, Kürtler için tek yol olarak sunulmuştur. PKK bu süreçte kendini olmazsa olmaz görerek, Suriye konjüktürünü de kullanarak, bölgede kendince asayiş birimleri ve mahkemeler dahi kurmuştur. Kürtler PKK'nin mahkumu haline getirilmiştir. 90'ların Ceberrut devleti yerini, 2010 yılların Ceberrut PKK sine bırakmıştır, meydanı…

Sri Lanka modeli PKK için bir çözüm modeli olarak düşünülebilir mi, ben buna katılmayan tarafta duruyorum. Çünkü sosyal olaylarda iş mota mot bir birine uymaz. Bizim için gerekli olan kendi dini inançlarımızın da gereği olarak, İnsan eksenli bir mücadele sürdürmektir. Son dönem çatışmaları başladığından beri iyi bir politika izleyen hükümet, bürokratik engelleri aşarak, Kürt Sorununda çözüm inisiyatifi alarak Kürt Halkına vereceği hakları, PKK'ya endekslemeden vermeye başlayarak yeni bir çığır açabilir. Bölge çatışma alanı havasından acilen çıkarılarak, Sri Lanka modeli hikâyesinden de uzak durulmalıdır.

Ölüm hiçbir sorunun çözümünde yöntem olmamalıdır. PKK ve Kürt Meseleleri iki ayrı başlıkta açılıp, bir birinden ayrılmalıdır. Aksi takdirde iki sorun bir birini beslemeye devam edecektir. Türkiye'nin arkası deniz değil, PKK bölgedeki bu konjüktürde yerli olmasa da diğer ülke vatandaşlarından militan bulmaya devam edecektir. Sorun zor, ama çözüm var. Temel çözüm de İnsani ve İslami yöntemlerle adımlar atmaktır.