24 Kasım 2015

Masonca bakanların “Mason Bakan” operasyonu!

Kasım Gülek'in “Mason Listesi” elinde olduğu izlenimi veren bir gazetenin, bu listeyi yayınlamak yerine bu listeden birinin bakan olmak için çabaladığını haber yapması “rutin bir gazetecilik faaliyeti” olamaz, değil de zaten.

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir

Siz bu satırları okurken kurulmuş olması muhtemel yeni hükümetin birçok kritik eşiği aşmak için önemli bir misyon üsleneceği malum. Bir yandan Suriye'de yaşanan ve Türkiye'nin direk müdahale hakkını zorlayan gelişmeler, diğer yandan ekonomide küresel dalgalanmanın etkilerini minumize etmek...

Bunlara ek olarak yeni Anayasa ve Sistemsel değişim sürecinin yürütme ayağı olacak bu hükümet. Öyleyse Ekonomik Sistemde radikal bir değişim de kaçınılmaz.

Küresel Sistemin sustalı maymununa dönen mevcut ekonomik düzenin, yerel argümanlarla beslenmesi ve Ortadoğu sermayesinin piyasa hareketliliğindeki rolünün daha üst seviyelere çıkarılması elzem olacak.

Bugün Küresel Ekonomiye entegre olmuş ve hatta onların kontrol ettiği hakim sermaye gruplarının piyasada manipülatif kriz çıkarma gücünü biliyoruz.

Bu grupların hem BİS hem de makro ekonomik değerleri bile derinden etkileyen bir piyasa hakimiyetine sahip oldukları inkar edilemez.

Operasyonel para hareketliliği ile siyaset mühendisliği yapan bu ekonomi çeteleri, yeni kabinenin öncelikli sorun merkezi.

Koç grubunun Ali Koç üzerinden Kapitalizme yönelik çıkışı kimseyi aldatmasın. Kapitalizmden feregat olarak algılanan o çıkışın temel sebebi, katpitalist ekonominin Küreselleşmeye evrilmeyi tamamlama aşamasına gelmesi ve Koç grubunun da kendini konumlandırma telaşı.

Grup, Yeni Türkiye'nin ana sermaye akımı olarak kalmayı ve kurulacak yeni sistemin kodlarına erişmeyi hedefliyor.

Uzun uzun ekonomi analizi yapacak değilim; alanım da değil. Lakin yeni kabine öncesi farklı merkezlerden çekilen operasyonları, temel ekonomik gerçeklikler üzerinden de okuma zorunluluğumuz var. Yine bu temel ekonomik gerçekliklerin ana aktörleri olan sermaye gruplarının hareket alanlarını göstermek mecburiyetindeyiz.

Şimdi yeniden başa dönecek olursak...

Yeni kabinenin hem Suriye merkezine oturan Ortadoğu politikası hem ekonomik sistem revizyonu hem de bütün bunların çatısını oluşturan yeni anayasa ve Başkanlık Sistemine geçişin yürütme ayağı olacak olması, bu saydığım alanlarda etkin olmak isteyenleri de harekete geçirdi.

Yeni Şafak Gazetesi'nin “Mason Bakan”  çıkışı bunun en somut örneği. Kasım Gülek'in “Mason Listesi” elinde olduğu izlenimi veren bir gazetenin, bu listeyi yayınlamak yerine bu listeden birinin bakan olmak için çabaladığını haber yapması “rutin bir gazetecilik faaliyeti” olamaz, değil de zaten.

Bu “rutin dışı” gazetecilik faaliyetini, Fetullahçı Terör Örgütü ve Doğan grubunun köpürttüğü, “AK Parti'nin kurucuları arasında masonlar vardı” algısıyla ilişkilendirmiyorum bile. Bu ilişki varsa durum daha da vahim.

Ancak, Yeni Şafak'ın, “Mason Bakan” operasyonu hem de Kasım Gülek'in sadık masonlarından Fetullah'ın medyası tarafından köpürtülünce, ister istemez bu operasyonun ana merkezini merak ediyor insan. Bu “rutin dışı” gazetecilik her haliyle “Masonca bakanların” operasyonuna benziyor.

Durum böyle olunca, bilhassa muhafazakar siyaseti hedef alan bu operasyonun YEREL unsuru olarak akla ilk gelen isim de Fehmi Koru oluyor.

Bizim Bilderbergci Fehmi. MI6'ya ajan yetiştiren Exeter Üniversitesi mezunu, nam-ı diğer Taha Kıvanç olan Fehmi...