27 Ocak 2017

Meclis tamam, ya pazardaki sebze ve meyvenin fiyatı?

Epey zamandır Meclis görüşmeleriyle gündemin birinci maddesi olan Anayasa değişiklik teklifi Meclis'ten geçip Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın görüşlerine sunuldu.

Memleket adına bu önemli değişiklik için sırada Referandum var.

Referanduma için mevsim şartlarının normalleşmesi beklenecek. Mevcut yasanın gerektirdiği bekleme süresi de zaten teklifin Nisan ayından önce olmasına imkân vermiyor.

Nicedir gündemimizi belirleyen başkanlık sistemini de içeren anayasa teklifinin önemi hususunda itirazımız yok. Lakin biliyoruz ki insanların çoğunu çarşıda, pazarda olanlar şu sıra Meclis'te olanlardan daha fazla ilgilendiriyor.

Malum hayat devam ediyor ve onunla mücadele etmek kolay değil.

Kış mevsiminin kendine öz zorluklarından ötürü her zaman bir fiyat oynaması olsa da nicedir meyve ve sebze fiyatlarında ciddi bir anormallik var. ‘Her sebze ve meyve mevsiminde yenilmelidir' diyenlerden olsam da fiyatların bu denli uçuk kaçık olması es geçilesi bir durum değil.

Öyle ki geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan bile onca yoğun gündem içinde bu konuya dikkat çekmek zorunda kaldı. Aradaki fiyat farkını oluşturan ve yıllardır üreticinin kanayan yarası haline gelen aracı ve tefeciler ile ilgili, ‘Bu işe kesin bir çözüm bulmamız lazım. Buradan çiftçi kardeşlerime sesleniyorum. Bir yıl önceden tarlanızı satın alanlar konusunda dikkatli olun' dedi.

Özellikle orta sınıf oranının ve ekonomik durumunun artmasından da cesaret alan aracı ve tefeciler fiyatlar konusunda kantarın topuzunu öyle kaçırmışlar ki oluşan farktan dolayı hem üretici hem de alt gelir grubundaki tüketiciler fazlasıyla mağdur durumdalar.

Bu haksız ve gayrihukuki uygulamanın nasıl ve ne şekilde yürüdüğü üzerine söylenecek çok şey olsa da gayri türlü kirli ilişkinin bulaştığı her aracı elin topluma yüklediği külfete bir çare bulunması Başkanlık gibi bir değişimin gerekli olduğu bir ülke için bir zorunluluk.

O yüzden üreticiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündeme getirdiği bu haksız dönüşümden ötürü epey umutlandılar. Çünkü nicedir pervasızlaşan aracı ve tefeciler karşısında sahipsizdiler ve ellerinden fazla bir şey de gelmiyordu.

Şimdi Cumhurbaşkanı'nın sözlerinden aldıkları destekle daha uyanık olacaklarını ve direneceklerini söyleseler de bu direncin oluşmasını ve devamlılığını sağlayacak olan makam başta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve bu haksız kazancı denetleyecek ilgili diğer Bakanlıklar.

Tarladan alınan bir ürünün 6 veya 7 el değiştirmesi kabul edilebilir değil. Bu, her elin kendince belirlediği bir kâr oranının sonunda tüketicilerin sırtına yüklenmesi anlamına geliyor ki Bakanlığın, Cumhurbaşkanından çok önce bu aksaklığı görmesi ve çözmesi gerekirdi aslında.

Bakanlık, Cumhurbaşkanın yakınmalarına bugüne kadar üretici ve tüketicilerin yakınmalarına yaptığı gibi suskun kalamaz artık.  Hele de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sebze fiyatlarında da tıpkı dövizdeki gibi rasyonel olmayan nedenlerle artışlar olabileceğine dikkat çekmesinden sonra.

Gerçekten de dövizde olduğu gibi tarım ürünlerindeki anormal artışın ardında da üretici ile tüketiciyi tedirgin etmek, hükümet hakkında olumsuzlukları artırmak, ekonomiyi yavaşlatmak gibi üst akılsı amaçlar olabilir pekâlâ.

Bir Tarım Mühendisi olarak hiçbir zaman kışın domates yenilmesini tavsiye etmiyor olsam da tarlada 1 lira olan domatesin market ve pazarda 8, 9 liraya satılmasını…

Doğal mevsimi dışında ağza sürülmemesi gereken patlıcan, kabak, biber gibi sebzelerin el yakan fiyatlara ulaşmasını…

Taze maydanoz, roka veya nanenin bir demetinin dahi 2- 2,5 lirayı görmesini mercek altına almadığımızda oynanan küresel ekonomik oyunların tarım sektöründe oynanıp, oynanmadığını kestirebilmemiz zor.

Bu konuda bütün iş Tarım Bakanlığına düşüyor.

Öte yandan Bakanlık eğer problemi çözmek istiyorsa yapması gereken, öyle ahım şahım şeyler değil. Düşük gelirli tüketiciyi ve üreticiyi mağdur eden tarladaki fiyatlar ile pazardaki fiyatlar arasındaki makası daraltacak basit, ciddi ve hızlı adımlar atmaları ve çok şey yapmadan inanılmaz paralar kazanan aracı ve tefecileri kontrol altına almaları yeterli.

Bunun için üretici pazarlarının yaygınlaştırılması ilk çare olabilir mesela. Üreten ile tüketeni bir araya getirecek bu pazarlar büyük fiyat farklılıklarını ortadan kaldırabilir. Fiyat aralığının yaşanmaması için tarladaki mal alımlarının, üretici pazarlarının, hallerin sıkı denetim altına alınması da kuşkusuz şart.

Aynı şekilde Tarımsal Birlik ve Kooperatiflerinin kontrollü bir şekilde desteklenmesi de sıkıntıları giderilebilecek ve aracıların pervasızlığına dur diyebilecek adımlardan olabilir.

Aksi halde yıllardır süregelen haksız bir durumun iyice zıvanadan çıkmasına çözüm bulamayan bir Bakanlığın olduğu ülkede ne ‘Milli Tarım Projesi' ne de FETÖ ile mücadele fazla ciddiye alınmaz.