24 Nisan 2022

'Medenî Bilgiler' kitabı pozitivist bakış açısı dayatır

Mübarek Ramazan Ayı’nda dînimize, İslâm medeniyetimize ve Müslüman Türk hüviyetimize uymayan “Medenî Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları” kitabından bahsetmek mecburiyetinden kaldığım için affınızı istirham ediyorum.

KEMALİZM’LE UYUMLU “YURTTAŞ” YETİŞTİRME KİTABI

Kemalizm’e uyumlu “yurttaş” yetiştirmek gayesi güden bu şenî kitap bin yıllık İslâmlaşmış değerlerimizi inkâr ediyor. Bu kitap Kemalist tarihi yaymak için yazılmış “Kemalizm’in model ders kitabı” dır. Pozitivizm ve deizm felsefesini esas alan bu meş’um ve inkârcı kitap 1930-1950 yılları arasında liselerde Tarih ve Medeniyet ders kitabı olarak okutuldu.

MEŞ’UM VE MÜNKİR KİTABIN SAFAHATI

İlk olarak 1930’da M. Kemal’in fikirleri ve tâlimatı gereğince, Prof. Dr. Ayşe Âfet İnan imzasıyla “Vatandaş İçin Medenî Bilgiler” adıyla yayınlandı ve ders kitabı olarak Ortaokul ve Lise müfredatına girdi. İkinci safhada “Medenî Bilgiler-Türk Milletinin El Kitabı” adıyla Mustafa Kemal Atatürk imzasıyla çıktı ve Lise Tarih müfredatında yer aldı. Kemalist devlet kısa bir müddet sonra, bin yıllık İslâmlaşmış Türkçemizi tasfiye ediyor ve uydurukça ibare ilâve edilerek “Medenî Bilgiler (Uygarlık Bilgileri)” adıyla “Gâzi M. Kemal” imzasıyla yeniden yayınlanıyor.

Kitabın üçüncü safhası daha fena! M. Kemal’in Allah, Kur’ân ve Peygamberimiz hakkında pozitivist anlayışla yazdığı el yazılarının da ilâve edildiği genişletilmiş bir halde “Medenî Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları” adını alarak, Prof. Dr. Ayşe Âfet İnan imzasıyla üç kez neşrediliyor ve kütüphanelere dağıtılıyor.

POZİTİVİST MEDENÎ BİLGİLER KİTABIDIR BU…

Siyaset sosyolojisi ilminin bile dışladığı, tarih, toplum ve kültür mevzuu olmaktan çoktan çıkmış lâdinî ve pozitivist bir ideoloji olan Kemalizm’le iktidar da dâhil bütün siyasî partiler âşıkdaşlık etme yarışına girdiklerini izaha gerek görmüyoruz. Makyavel’in pabucunu dama atan siyasî bir partinin genel başkanı hanım kişi bu yarışta rekor üstüne rekor kırıyor bugünlerde. M. Kemal’in İslâm’sız Türk milleti ve tarih projesi olan “Medenî Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları” kitabını meydan mitinginde vecde gelerek havaya kaldırıp, “Eğer iktidar olursak bu kitabı okullarda okutacağız” diye konuşmaya başlıyor:

Bakın bu kitabın adı Medenî Bilgiler. Kim yazmış biliyor musunuz? Gâzi Mustafa Kemal Atatürk. Bu kitabı alacaksınız genç teşkilâtlarımızın tümüne dağıtacaksınız. Bundan sonra hediyemiz Nutuk'un yanında budur. Medenî Bilgiler, Atatürk'ün Türk milletiyle vatandaşlık vizyonunu paylaşmak için mânevî kızı Âfet İnan'ın adıyla yayınlattığı ama sonradan bizzat kendisinin yazdığı anlaşılan, okullarda okutulmasını vasiyet ettiği bir kitaptır. İnşallah iktidar olduğumuzda okullarda bunu ders olarak okutacağız. Çok önemli bir eserdir.”

ALLAH’I, KUR’ÂN’I, PEYGAMBERİMİZİ İNKÂR EDEN KİTAP

Allah’ı ve Peygamberimizin risâletini ve Kur’ân-ı Kerim’in varlığını inkâr eden bu kitapta M. Kemal’in, “Allah’ın doğuşunun sosyolojisi” ve “Dinler tarihi” başlıklarını taşıyan ifsad edici yazılardan hülâsa ettiğimiz şu ifadeleri okuyan gençler ve talebeler iflah olur mu?:

“Kur’ân sûreleri açık semada peyda olmuş bir şimşek gibi günün birinde birdenbire inmiş değillerdi. Muhammedin söylediği sûreler uzun bir devirde dîni düşüncelerinin ürünü olmuştu. Muhammed bu sûrelere birçok çalıştıktan ve incelemeler yaptıktan sonra edebî bir şekil vermişti. (…) Masum ve câhil insanları, yüzlerce Allah’a taptırmak veya Allahları muayyen gruplarda toplamak ve en nihayet bir Allah fikrini kabul ettirmek, siyasetin doğurduğu neticelerdir.(…) Din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir (etkili) olduğunu söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim gözümüzün önündeki Türk Milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz. Türkler Araplar’ın dînini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dînini kabul ettikten sonra, bu din ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemler’in ve ne de Mısırlıların vesairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilâkis Türk Milleti’nin millî rabıtalarını gevşetti, millî hislerini, millî heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammed’in kurduğu dînin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şâmil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Muhammedin dinini kabul edenler kendilerini unutmaya, hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasretmeye mecburdular. Bununla beraber Allah’a kendi lisanında değil, Allah’ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah’a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk Milleti birçok asırlar ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin âdeta bir kelimesinin mânâsını bilmediği halde Kur’ânı ezberlemekten beyni sulanmış hâfızlara döndüler.” (a.g.e., s.40-41-364-365-366-367-368-369)

Siyasete başladığı ilk zamanlarda “Anıtkabir’de îmanımı tazeledim” diyerek azılı Kemalistlere taş çıkartan bu hanım kişi iktidar olduğunda muazzez medeniyetimize kasdeden “medenî bilgiler” olarak takdim eden bu kitabı okullarda okutursa ve gençlik teşkilâtlarına dağıtırsa, vay Türkiye’nin hâline! Müslüman Türk ülkesi 1930’lara döner, Kemalizm’in karanlık yılları yeniden başlar ve mazlum Türk milleti Kemalizm’in zulmüne bir daha mâruz kalır.