17 May 2017

Menzil ve diğer kavramlar -1-

Tuba Akar'ın makalesinde kavramlara ilişkin bir izah yapılmaktadır: “Fatih'in vakfiyesinde konutları anlatan terminolojiye bakıldığında genel olarak konutların “menzil” veya “beyt” olarak kaydedildiği görülür. Kâmûs-ı Türkî menzili konak, büyük ev olarak tanımlarken, beyt (sıkça beytin çoğulu olan büyut kelimesi de evleri tanımlarken kullanılmıştır); hâne, ev olarak tanımlanmıştır. Menzilin beytten daha kapsamlı, daha geniş ve büyük ölçekli olduğu söylenebilir. Vakfiyede menzil ve beyti (birbirinden ayıran-LB) temel şey kat sayısıdır. “Tahtani” ve “fevkani” kelimeleri, alt ve üst katlar tanımlar. Sultan Mehmed'in vakfiyesinde alt ve üst katlar, “süflî” ve “ulvî” olarak tanımlanmıştır.” (Tuba Akar, Fatih'in İstanbul'unda Konut Mimarisi, Osmanlı İstanbul'u IV içinde, Ed: Feridun M. Emecen vd, IV. Uluslararası Osmanlı İstanbulu Sempozyumu- Bildiriler, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Yayınları, 2016: 163-164). Menzil beyt(leri), bazen de diğer ek yapıları içerir.

Rafet Metin'in makalesinde ise Şeriyye sicillerinden istifade etmek suretiyle XVIII. yüzyılda Bursa evlerinin fiziki özellikleri ve çeşitleri yanında ev fiyatları ve evlerde kullanılan eşyalar tanıtılmaya çalışılmıştır. Yazarın incelediği Şeriyye sicili kayıtlarına göre Bursa evleri, bir veya iki katlı olup duvarla çevrili avlular içinde inşa edilmiştir. Belgelerde evin bahçesini ve bu bahçede yer alan diğer birimler de zikredilmektedir. Bunlar, bir duvarla çevrili, içinde meyveli ve meyvesiz ağaçlar olan avlu ve avluda yer alan fırın, ahır, kenef (tuvalet), çardak, su kuyusu, iki tarafından bir su kanalına bağlı günümüzde çeşme işlevini gören “mâ-i câri”den oluşmaktadır. Belgelere göre, menzil tabiri, genellikle alt ve üst kat olmak üzere birkaç oda ve diğer bölümlerden oluşmaktadır. Sofa, odaların açıldığı ve aile bireylerinin birlikte oturup sohbet edip yemek yedikleri yer olarak kullanılmaktadır. Ayrıca odalara geçişi sağlama ve hâne halkını bir araya getirme vazîfesini görmektedir. Cihannüma dış manzaranın seyredilebildiği ve ikinci katta bulunan camekânlı kısımdır. Zîr-i zemin de Bursa evlerinde sıklıkla kullanılan bir tabir olarak görülmektedir. Bu, daha çok padişah saraylarının sağ ve sol taraflarında üç köşeli sofalar için kullanılan bir tabirdir. Belgelerde kenef adıyla zikredilen yapının Anadolu'nun diğer şehirlerinde de sıklıkla gördüğümüz evin bahçesinde bir köşede inşa edilmiş olan tuvalet olduğu anlaşılmaktadır (Rafet Metin, Şeriyye Sicillerine Göre XVIII. Yüzyılda Bursa Evleri ve Kullanılan Eşyalar, Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume 9/1 Winter 2014, s:  357-366, 2014: 359-360).

Rafet Metin'in incelediği Şeriyye sicilinden aktardığı bir satış sözleşmesine de yer verelim: “Hayreddin Paşa Mahallesinde sakin Hancı Molla Hasan bin Bayram adındaki kimse aynı mahallede bulunan bir tarafı Ali menzili, bir tarafı Odabaşı Mustafa menzili, bir tarafı İmam vakfı ve bir tarafı tarik-i âmm (umuma açık yol) ile mahdud bir çardak, iki tahtani oda bir sofa, bir zir-i zemin bir mikdar havlulu müştemil mülk-i menzilini Hatice Hatun'a sattığına dair satış sözleşmesi (BŞS, B-157:9/a 14 Şaban 1137/ 28 Nisan 1725).”

Tuba Akar “Çartak”, “Gurfe”, “Muhavvata”, “Istabl”, “Ocak” ve “Bağçe” kavramlarına da yer verir. “Kâmûs-ı Türkî, “çartak” veya “çardak”ı dört dikme ve üst örtüden oluşan gölgelik strüktür, yarı açık mekân olarak tanımlarken “gurfe”yi cumba, çıkma, balkon ve pencere çıkması olarak tanımlamaktadır. “Muhavvata” etrafı çevrili açık alan anlamına gelmektedir. Birkaç örnekte de “bağçe”, bir konutun açık alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunların haricinde “ıstabl” yani ahır ve “ocak”ı da konutların servis mekânları olarak tanımlandığı görülmektedir” (Akar, 2016: 164).

Tuba Akar'ın tespitlerine göre Kostantiniyye'de bulunan konutların yaklaşık yarısı, %48'i, “menzil” olarak belirtilirken, diğer yarı, %52'si, beyt olarak tanımlanmıştır. Bunların yanı sıra 48 adet hücre bulunmaktadır. Toplam 210 menzilden yaklaşık 2/3ü (140 - % 66) tek katlı konutlar, geri kalan 1/3'ü (70 - % 33) ise iki katlı yapılardır. Menzillerin yaklaşık 1/3'ünde gurfe, çartak, dükkân, muhavvata, hücre, ahır ve ocak gibi servis mekânlarına sahiptir. Tek katlı yapıların 20'sinde gurfe mekânı üst katta bulunurken, 1 örnekte de üst katta çartak bulunmaktadır. Menzillerin 11'inde (%5) muhavvata kaydedilmiş ve 12 menzilde 15 dükkân bulunurken bu dükkânlardan 5'inin üst katında gurfe yer almaktadır. Kostantiniyye'de 229 beyt ve 1 yıkılmış beyt arsası kaydedilmiştir. Bunların haricinde 9 dükkânın üzerinde de beyt bulunmaktadır. Toplamda 229 adet beytten sadece 7'si (%3) iki katlı, 69'unda (%30) herhangi bir tanımlama bulunmamakta ve 153'ü (%67) ise tek katlı olarak tariflenmiştir. Beytler de gurfe, çartak, dükkân ve hücre gibi ek mekânlara sahiptir. Sadece 6 adet (%3) tek katlı beytte üst katta gurfe bulunurken, 3'ünde (%1) ise çartak bulunmaktadır. 7 dükkân ve 3 hücre tek katlı beytlerde kaydedilmiştir” (Akar, 2016: 164-165).

Akar'ın incelemesi genelde vakfiyeleri temel almaktadır. Bunlar gelir getiren bina ve konutlar olup mülk vakfa aittir. Ev-beyt ve menziller ise iktisadî anlamda kendine yeter vaziyettedir. Ocak, kuyu ve ahır bunu göstermektedir. Dışa duvarla kapalı olan ev, bahçeye, avluya ve semaya açılmıştır. Bu mimarî “Rızkınız ve size vaad olunan şeyler semada/göktedir” (51 Zâriyât 22) ayetiyle mutabıktır. Prof. İsmail Doğan'ın ifadesiyle evden semaya çıkılmaktadır. Menzilin suflî katına pencere açılmamaktadır. Ulvî katlar dışarıdaki gözün içeriye nüfuzuna imkân vermez. Menzil-beytlerde yaşayan er kişilerin evin ihtiyaçlarını karşılayacak meslekleri bulunmaktadır. Mesleksiz fertlerin mahallede hâne açmalarına izin verilmez. Ancak burada ölçü zenginlik değil mesleğe mensubiyettir. Mahalle menzillerden oluşur. Zengin kişi, fakirle aynı mahallede oturmakla muazzez olur. Komşular birbirini himaye eder.