09 May 2018

Meral Akşener ilk büyük hatasını yaptı

Meral Akşener, ekonomi konusunda halkın önünde elle tutulur gözle görülür  ilk diyebileceğimiz konuşmasını yaptı. Ekonomi konusunda  hata yapmamak için,  prompterden okutulmasını  doğal karşılıyorum. Ancak burada çok önemli olan ve doğal olmayan şey, ekonomi ile ilgili İyi Parti'nin kurmayı konumunda Durmuş Yılmaz beye,  çok güvenmelerinin ilk hazin durumunu  İyi Parti'nin yaşamasıdır. 

Ekonomi ile ilgili İyi Parti'nin ‘'Türkiye Dayanışma Fonu''  ismi ile  yaptığı açıklamanın özünü şöyle  ifade edebiliriz;

  1. Meral Akşener, halkın yüksek borçluluk durumunu dile getirerek 4.5 milyon insanın  kredi borçlarını sileceğiz diyor. Sayın Akşener, Borca Dayalı Para Sisteminin  ne  olduğu  ile ilgili kendisinin ve mevcut ekonomi kurmaylarınızın bilgisi yoktur. Çözüm önerisi olarak sunulan  Türkiye Dayanışma Fonu da bunu göstermektedir.
  2.  4.5 milyon insanın  borcu TDF ( Türkiye Dayanışma Fonu) tasarruf ile  ödenecekmiş.  İyi Parti'nin Manifestosu bu mu? Sayın Akşener ‘' Bizim ekonomi ve finans ekibimiz son kuruşuna kadar bunu hesapladı. Borç silme ve azaltma fonunun bir defalık olmak üzere 2018 bütçesine yaklaşık maliyeti 8 milyar TL olacaktır. Borç kaderiniz değil, sileceğiz ve kurtaracaksınız. '' diyor. Madem siliyorsunuz nasıl oluyor da bütçeye 8 milyar % 1 yük getirdiğini söylüyorsunuz ?

İyi Parti Genel Başkanı Sayın Akşener;  bu 8 milyar TL tutarını kaynak olarak, israf edildiğini düşündüğünü söylüyor.  Nereden bu paraları bulup vereceksiniz?  diye sorulduğunda; Suriyeli mülteci  kardeşlerimize harcanan yaklaşık 10 milyar dolar, Devleti temsilen yapılmış Külliye masrafı,  makam arabalarını, örtülü ödenekten  ödenmiş paralar, devlet ihtiyacı olan satın almaya gitmeden yapılan bina kiralamaları gibi kalemlerden tasarruf yaparak,  4.5 milyon  borçlu olan halkın parasını silecek.

Bu tasarruf  adı altında asıl sorunu  saptırma taktiğini, Ecevit'e de faizci  küresel finans uygulatmıştır.  Yani bu şekilde bankalara bu paralar ödenecek. Bu  parayı nereden bulup bunları sileceksiniz? sorusuna ; İyi parti, tasarruf ederek halkın borçlarını ödeyeceğiz diyor. Bunuda tanımlarken  Türkiye Dayanışma Fonu diye tanımlıyarak, borcu olmayan halka tabana yayılarak ödettirilecek. Özetle  verilen cevap budur.

Türkiye Dayanışma fonu adıyla yeni bir  kavram tanımlaması ile; halka sanki çok güçlü bir proje imajı vermek, bu işin algı profosyonelleri tarafından oy avcılığı için yapıldığı işaretlerini taşıyor.  

Halkımızın en önemli  çözüm bekleyen sorunlarının başında yüksek borçluluk gelmektedir. Buna sebep faizci banka düzeneğin işleyiş biçimi oln para kredi sistemidir.

Mesele öyle 8 milyar TL tasarrufla halledilecek kadar basit değildir. Bu kadar  tasarruf ederek borçları ödeyeceksiniz öyle mi?  Bu mümkün değildir.  Çünkü 4.5 milyon insanın borcu geri ödenemez durumdaki hali 67 milyar TL dir.  8 milyar nere 67 milyar TL nere.

 

İyi Parti'nin bu iddiası gerçekte  nasıl olacak ? Nasıl bu finanse edilecek?  Bu halkın borçsuz olan kesimine yayılarak yapılacaktır. Tasarruf edeceğiz, borçları sileceğiz çocuğa anlatılacak masal bile olamaz. İşte popülist politika budur. Sayın Durmuş Yılmaz, birde buna sözüm ona yeniden bölüşüm projesi diyor. Yani aslında borçlar bölüştürülüyor.

Hayır, bu yeniden borç tazeleme projesidir. Borçlandırmak için; borcu borçlanmamış halkın diğer kesimi üzerine  borç transferini gerçekleştirmektir.

Bu borçların ödenmesi konusunda  Meral Akşener'in gösterdiği kaynağı gösteren Durmuş Yılmaz; faizci  küresel finans sistemin, devletleri ve halkları sürekli borçlandırma sistemiyle köleleştirdiği düzeneğinde;  örnek uygulamasını yaptığı Güney  Kore'den  Durmuş Yılmaz tarafından  adres gösterilmesi ve rehber alması ise  başlı başına bir faciadır.

Borç silme, yeniden borçlandırma sürecinin sürdürülebilme aşamasıdır. Asıl olan sürekli borçlanma yapısının değiştirilmesi ve kaldırılmasıdır.

Güney Kore deli gibi üretim yapıyor ama sürekli borçlanıyor. Neden? Uygulanan sistem Borca Dayalı Para sisteminden dolayıdır. Sizin çok üretmeniz de borca  bağımlı olduğu için,  sonuçta elinizde avucunuzda sadece borç olacaktır. İşte İyi Parti'nin borç silme yaklaşımı budur.   Biz borçlanmadan bunları yapacağız demesi yanlıştır.  

Borçlu kim, alacaklı kim?  Bu kadar borçlunun oluşmasının nedeni nedir ? Bu soruların cevapları son derece önemlidir.

Neden  borçlandıran bankaları  İyi Parti sorgulamıyor?  Halkın öğrenmesinden korktuğunuz şey nedir? İşi getirip halkı borçlandıran bankalar değilde hükümetmiş gibi, oy avcılığı ile temel soruna dokunmamak İyi Parti'nin ekonomi kurmaylarının kimin ağızı ile konuştuğunuda gösterir. İyi Parti'nin bu sistemin ne yapısal işleyişine,  ne programında ne de  söylemlerinde  zerre kadar itirazı yoktur.  Yoksa İyi Parti'yi Bankalar mı kurdu !?

Borçlu halk, alacaklı bankalardır. Halkı sistem üzerinden borçlandıran bankalardır. Yani bizim yapısal itiraz ettiğimiz Borca Dayalı Para Kredi sistemidir.  Seçim sonrası yeni siyasal dönemde; Ak Parti'nin  gerçekleştirdiği siyasal devrimden sonra, yeni para kredi sistemi modeli ile, iktisadi devrimi inşallah gerçekleştirecektir.

Selam ve dua ile....