Mesele Yunanistan'ın küresel hesaplara bağımlı olma sorunudur
Yunanistan, Fransa ile Savunma ve Güvenlik Alanlarında İş Birliğine Yönelik Stratejik Ortaklık Anlaşması imzaladı.
Kiryakos
Miçotakis, anlaşmanın Yunanistan'ı Akdeniz'de güçlendireceğini ifade ederek
bunun Avrupa’nın stratejik özerkliğine yönelik ilk cesur adım olduğunu savundu.
Miçotakisin konuşmasında
aslında iki mesaj vardı; birincisi anlaşmanın Akdeniz ile ilgili oluşu,
ikincisi Avrupa’nın stratejik özerkliğine yönelik adımlar.
Malum, Fransa
nükleer güce sahip tek Avrupa ülkesi ve Akdeniz’e karşı sömürgeci genetiğinden
gelen bir ilgisi olduğu biliniyor
Atina’da
miçotakise göre iktidarda geçirdiği süre göz önüne alındığında daha deneyimli
olan Çipras anlaşmaya karşı daha gerçekçi.
Anlaşmanın Türkiye ile deniz yetki alanlarında yaşanabilecek bir
gerginlik sırasında Fransa’ya, Yunanistan’a yardım yükümlülüğü getiremeyeceğinin
farkında.
Zira
Yunanistan ile olan sorunlarımızın çoğu uluslararası hukuka konu olmuş
ihtilaflar.
Anlaşma
Bölge ekseninde Yunanistan üzerinden Türkiye’ye bir mesaj aslında
Malum; Geçmişte
olduğu gibi bugünde, Türkiye bölgesel ve tarihten gelen coğrafi ve jeopolitik
konumu gereği, istese de istemese de Akdeniz ve bölge eksenli yazılıp çizilen
tüm küresel projelerin odak noktasında oluyor.
Türkiye Coğrafi
ve jeopolitik konumundan dolayı, Küresel oyunun merkezinde oldukça da, Batı
eksenli emperyal hesaplar kaçınılmaz olacaktır.
Yunanistan (Helen
medeniyeti -megali idea-), 20 yüzyılda küresel akıl tarafından orta ve uzun vadede
kullanılmak üzere kurulan ‘'Oldu da bitti maşallah'' bir devlet.
Hedef ve
politikaları, geçmişten gelen tarihi ve kültürel asabiyet üzerine kuruludur. Yüksek
ideallere inandırılarak devletleşmeleri karşılığında, bugüne kadar ABD ve
batının küresel hesaplarında kullanılan, daha doğrusu tetikçilik payesi ile
payelendirilmiş bir devlet.
Batı, stokunda
bulunan tüm yedek hesapları bu yönde seferber etmiş görünüyor.
İhale uzun
süredir Fransa'da.
Fransa, Türkiye’ye
karşı Kafkaslarda Ermenistan üzerinden denediğini, bu gün Yunanistan ile denemeye çalışıyor. Anlayacağınız
1940’ların veya 2. Dünya savaşının demode olmuş, klasik hamleleri.
Hatırlarsınız;
yakın zamanda Akdeniz de Türkiye’nin var olması
karşısında Fransa’nın yönlendirmesi ile Yunanistan, AB'ye çağrı yaparak
Türkiye'ye yaptırım uygulanmasını istemişti.
Şayet Ermenistan,
Azerbaycan a saldırı konusunda ikna edilmemiş olsaydı muhtemelen Yunanistan ile
ege de benzeri bir sorun yaşayacaktık.
Yine
hatırlarsınız; AB Komisyonu Türkiye’nin Bölge üzerinde küresel hesaplarda var
olmasını, BM'nin Deniz Kanunu ile
örtüşmediğini iddia edecek bir taslak metin çıkararak sömürge döneminden kalma bir
iştah ile Aslına rücu etmişti.
İsrail ise
zaman zaman Yunanistan ile iş birliğine büyük önem verdiğini ve Tel Aviv'in
Atina yönetiminin yanında olduğunu ifade eden açıklamaları ile konunun Türkiye-Yunanistan
arasında yaşanan gerginliklerin çok ötesinde olduğunu gösteriyor.
Evet, Her ne
kadar Türkiye ve Yunanistan NATO üyesi iki komşu ülke olarak Batı Bloğunda yer
alsalar da, ikili ilişkilerin genel olarak “gergin” ve “mesafeli” olduğu
söylenebilir.
Fakat Yunanistan,
Türkiye ile sorunları Türkiye’nin ağır bastığı güç ve stratejik hesaplar
zemininde değil, Yunanistan’ın üye olması dolayısıyla daha avantajlı olduğu
Avrupa Birliği zemininde çözmeye çalışıyor.
Nitekim
bugün de Yunanistan Türkiye ile sorunlarında Avrupa Birliği’ni arkasına alarak
hareket etmekte, sorunlarda muhatap olarak Avrupa Birliğini bir şekilde olaya
müdahil etmeye çalışıyor.
Yunanlılar
“Helen imparatorluklarını” Türklerin elinde kaybetmiş, dört asra yakın Osmanlı egemenliğinde
kalmış, ulusal uyanış ve ulusal kimlikleri büyük ölçüde Osmanlı ve Türkiye karşıtlığı
ile gelişen bir ülke. Bu sosyal psikolojinin halen devam eden etkileri, diğer
sorunlarda olduğu gibi uluslararası İlişkiler de’de kendini göstermektedir.
Öte yandan
Türkiye, Osmanlı’nın çöküşünün ardından batıyı temsilen Yunan genişlemesinin
hedefi olmuş, Anadolu da Kurtuluş Savaşı esas olarak Yunanlılara karşı
verilmiştir.
Türkiye
açısından Yunanistan’ın, Türkiye aleyhine devam eden var olan hukuksuz
girişimleri ya da etki alanını genişletme (Kıbrıs, azınlıklar ve Fener Rum
Patrikhanesi sorunlarının gündemde tutulması örneklerinde olduğu gibi)
manevraları, sadece egemenlik alanlarının
genişliğine ilişkin rakamlar üzerinde bir sorun değil, bunlardan daha çok bir
güven ve Yunanistan’ın Prematüre olarak Küresel
sisteme bağımlı olma sorunudur.
Vesselam.