02 Ekim 2017

Millet-i İbrahim ve Ermeni Müslümanlar meselesi

Silopi'nin ilçe olduğu 1960 senesinde kaymakam, ilçe Jandarma komutanı, hâkim, müddei umumi,  vs. sohbet ederken, mevzu elektrik ve Edison'a uzanır.

Kaymakam "Edison'un yeri cennettir. Onun icat ettiği elektrik yolları, evleri aydınlatıyor" der.

Bu kez doktor alır sazı eline ve “Tabii ki cennette girecek, camiler ışıl ışıl, isteyen bu ışık altında Kur'an da okuyabilir…

Söze yüzbaşı girerek “Gelin Cizre'ye gidelim. Orada Mahmut Bilge adında bir müftü var, çok âlim bir zattır meseleyi ona soralım" der.

Müftü efendi buyur eder, otururlar hemen aralarındaki tartışmayı aktarırlar. Müftü “hele bir kahve içelim konuşuruz” der, kahveler içilir.

Ardından müftü efendi der ki “Yüzbaşım sizin Habur gümrük kapısında bir askeri birliğiniz var. Edison Irak'tan Türkiye'ye geçmek ister. Köprünün üzerinde, sizin nöbetçi asker pasaportunu ister.

Edison kimliğini gösterip, ‘Ben elektrikli lambanın kâşifiyim. Dünya beni tanır pasaporta ne gerek var.' Asker ise ‘kanun böyle, bu şekilde geçemezsin' der. Edison ise askeri iteler ‘çekil' der…

Yüzbaşı müftünün sözünü kesip, “Şerefsiz Edison, kendini ne zannediyor, hem pasaportu yok, hem askere hakaret ediyor. Pasaportsuz geçemezsin ki!”

“Mesele hallolmuştur” diyerek sözüne devam eden müftü efendi: “Edison Irak'tan Türkiye'ye pasaportsuz giremiyor da, cennette nasıl girer. Cennetin pasaportu Müslüman olmak ve İslam'ın icaplarını yerine getirmektir. Aksi halde cennette giremez” diyerek koyar noktayı.

Bu hikâyeyi şunun için aktardım. Geçtiğimiz hafta Müslüman olmuş Ermeni bir kadının Rusya'nın isteği ile gözaltına alındığı ve sınır dışı edileceği yönünde bir haber ulaştı. Söz konusu olan bir annenin bebeğinden ayrı kalmasıydı. Üstelik de Müslümandı.

Hiçbir art düşünce olmaksızın manşet yaptık. Mazlum mazlumdu. Mazluma kavmi, inancı ve lisanı sorulmazdı.

Bu haber sonrasında bazı dostlar bu toplantıyı yapan “Müslüman Ermeniler Platformu”nun internetteki paylaşımlarını gönderdi. Paylaşımlarını görünce haberimizin içeriğinin değil ama manşette geçen “Ermeni Müslüman” ifadesinin mühim bir hata olduğunu fark ettik.

Zira işin içinde İslam'ın tasvip etmeyeceği cahiliye kalıntıları vardı. Ayrıca “Ermeniler yabancı değildiryerine “Müslümanlar yabancı değildir” denilmeliydi.

Evet, belki kendilerine din olarak İslam'ı seçmiştiler ama İslam'ın reddettiği kavim asabiyelerini hâlâ taşıyorlardı.

Bu mesele; Rasulullah Efendimiz'in (s.a.v.) döneminde Bilal-i Habeşi'ye (r.a.) “kara kadının oğlu” denmesi ve Selman'ı Farisî'nin (r.a.) de Arap olmaması nedeniyle küçümsenmesi hadiselerini akla getirdi.

Bunların her ikisinde de Efendimiz (s.a.v.) bunları yapan sahabeye “sende hâlâ cahiliye kırıntıları görüyorum” buyurdu. (Sahih-i Müslim)

HANGİ MİLLETTENSİN?

Çocukluğumuzda çeşitli sorular ve cevaplar öğretilirdi. Bunlardan biri “Hangi millettensin?” diğeri ise “Hangi Ümmettensin?” idi. İkinci sorunun cevabı bir Müslüman için elbette “Muhammed ümmetindenim” olacaktı.

İlk sorunun kesin ve vazgeçilemez cevabı ise “Millet-i İbrahim” idi.

Ama kimse bize “hangi kavimdensin” diye sormadı ve öğretmedi de.

Bir kişinin kavmi anadili ne ise odur. Kimliğini, kişiliğini oluşturan ve değerlerini inşa eden şey ise dinidir, inancıdır.

Bugün her doğru şey gibi, bütün bunlar da saldırı altında. Ömrüm boyunca Türklüğüme vurgu yapmadım pek çok büyüğümüz gibi. Zira Müslüman olmak ve Millet-i İbrahim'den olmak her şeyin üstünde bir değerdi ve kıymetini bilmeyenlerden bizar olduğumuz, Allah'a hesabı verilmesi güç nimetlerdi bunlar.

Bugün kavmini öne çıkararak yapılan bir tanımlama ya cahiliye döneminin kalıntısıdır, ya da gizli amaçlar taşır. Bu İslam'ı seçen herkese tavsiyemiz kavmiyetçiliği öne çıkaran tanımlamadan vazgeçmeleridir. Türkiye'yi suçlayan, Mimar Sinan gibi eski büyüklerin Ermeni olduğunu iddia edip, bunun üzerinden sonu kavmiyetçiliğe çıkan şaibeli gayelerden vazgeçilmelidir.

Siz hiç İmam Maturidi, İmam Buhari, İmam Tırmizi, İmam Nesai ve İbn-i Sina gibi büyüklerin Türk olduğunu hatırlatan birilerini gördünüz mü? Bunu yazıp çizmek, kavmiyetçilik asabiyesini öne çıkaran yanlışlara sürükler insanı. Millet-i İbrahim'e ve kendini “Ermeni Müslüman” gibi ırkı üzerinden tanımlayan herkese zararı dokunur.

HER HAYIRLI KİMSE

Allah-ü Teâlâ Fussilet suresi 33. ayet-i celilesinde “Ben Müslümanlardanım diyenden daha iyi sözlü kim olabilir?” buyurur.

Ben Türk kavminden bir insanım. Ancak Türklüğümü ön plana hiç çıkarmam. Bunu büyüklenme veya başka bir amaçla kullanmam. Allah beni bu kavimden yaratmış ve ecdadım da İslam'a girerek şeref bulmuş. Bu yüzden ve yaptıkları hayırlı hizmetlerden dolayı onları hep rahmetle yâd eder, dua ederim.

Kendim Allah'ın (c.c.) verdiği “Müslüman” sıfatından başkasını asla kabul etmem, etmemeliyiz. İsminden önce sadece okulunda geçerli akademik unvanını, teknik unvanını ekleyenleri sevmediğim gibi. Asla ‘Gazeteci Kemal Özer' demem. Kişiliğine ve kimliğine güvenmeyenler kartvizitlerine önce unvanlarını yazarlar, isimlerinden önce mesleki unvanlarını zikrederler.

Bu ülkede kavmiyetçilik yapmayan bir kavim varsa o da Türklerdir. Arap ulusçuluğunu, Kürt ulusçuluğunu başlatanların kendilerinin Arap ve Kürt olmadıkları gibi, Türkçülüğü yapanlar da Türk değildirler. Ayrıca Türk lisanını tahrip eden bir Ermeni, Türk ırkçısı Ziya Gökalp bir Kürt; Türk faşisti Tekin Alp takma adlı Moiz Kohen ise bir Yahudi'dir.

Bu topraklarda Ermeniler yaşardı. Falan Ermeni'ydi. Filan da Ermeni'ydi. Bakın iş nereye doğru gidiyor.

Biz bu tecrübeyi Türk olmayan kriptoların Kürtlere uyguladığı haksızlık tecrübesinden biliyoruz. Bugün Müslüman olan ancak sık sık Kürtlüğüne vurgu yapmadan edemeyen, Kemalizm'in yaptıklarını biz Müslümanlar yapmışız gibi hatırlatan ve bu sayede Türk gençlerini kavmiyetçilik/ulusçuluk çukuruna iten kardeşlerimizden biliyoruz.

Onların ve kendisini “Ermeni Müslüman” olarak tanımlayanların bilmediği veya bilmezden geldiği şey ise, Osmanlı'nın Türk kavmiyetçiliği yapmadığı, dahası ‘Türk'lüğün Müslüman olmanın başka bir adı haline geldiği, batının hâlâ her Müslüman'a Türk demeye devam etmesi gerçeğidir.

Unutmayın Osmanlı kavmiyetçilik asabiyesini “İslam, Müslüman” olarak tarihe gömmüştür. Şimdi kavmiyetçiliği hortlatmaya kimsenin hakkı yoktur.

Son söz şu: Kim kavmiyetçilik davası güderse, kim kavminden hareketle Millet-i İbrahim tevhidini parçalarsa, kim mal, mülk, toprak, devlet masalına inanıp fitne çıkarırsa, kim kendi kavmini üstün görürse Allah onları ıslah etsin! Ĥannaslık yapanlarının yüzünü bu dünyada da güldürmesin, yeri cehennem olsun! Âmin!