19 Ekim 2016

Mîsâk-ı Milli’de son tango! -4

Mondros'ta nerede isek...

Bu metinde açıkça görüldüğü üzere Misak-ı Millî, -umumiyetle sanıldığı gibi- asgarî vatanımız için hudut çizmeyip bir prensip vaz' etmiştir.
O prensip de şudur:

30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesinin imza edildiği gün, fiilen veya hukuken bizim olan yerler vaz geçilmez vatan parçalarıdır. Bu hükmün nereleri ihtiva ettiği halde kurtarılamadığını anlamak için bahsi geçen mütarekenin akdi gününde ordumuzun fiilen bulunduğu yerleri tespit etmek lâzımdır. Buna göre, Halep'in 40 kilometre güneyindeki “Nibil”den Lazkiye ve Musul mıntıkalarını içine alan bir çizgi güney hududumuzu teşkil etmektedir. Bundan dolayı Batum, Batı Trakya, Adalar, Kıbrıs, Antakya, Halep ve Musul, Mîsâk-ı Millî'nin çizdiği hudutlar dâhilindedir. Bunların 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütârekenamesi'nin imzalandığı ân, fiilî veya hukukî durumlarını birer cümleyle izah edersek bu durum daha kolay anlaşılabilir:

BATUM:
Mondros Mütârekenâmesi'nin akdi günü Batum, fiilen bizim idaremiz altında bulunmaktaydı. Gerek Osmanlı Meclis-i Mebusânı'nda ve gerekse TBMM'de 4 Batum mebusu bu mübarek vatan toprağını temsil etmekte idi.

Batum, '93 harbi denilen 1877-78 Türk-Rus harbinde kaybettiğimiz “elviye-yi selâse”den (üç vilâyetten) biriydi. Birinci Cihan Harbi'nde Ruslarla imzaladığımız Brest-Litovsk muahedesiyle plebisit şartı kabul edilmiş ve yapılan plebisit sonunda ahali bizi tercih etmişti. Sonradan Ermenilerin buna itiraz ederek karışıklık çıkarmaları üzerine bir kere de Kâzım Karabekir Paşa tarafından fethedilmişti.

Bilâhare 1921 tarihli “Moskova Muâhedesi” ile alınan birkaç bin piyade tüfeği ve dört buçuk milyon ruble yardım mukabilinde Rusya'ya bırakılmıştır. (Tafsilat için bakınız: Kadir Mısı-roğlu, Moskof Mezâlimi, c: 1)

harita_1

BATI TRAKYA:
1912 tarihli Balkan muharebesi neticesinde kaybedilmiş bulunan Batı Trakya da Mîsâk-ı Millî hudutları dâhilindedir. Çünkü mütarekenin hîni akdinde burası ihtilaflı bulunmakta ve ahali Yunan idaresini kabul etmeyerek silaha sarılmış bulunmaktaydı. O derecede ki, az bilinen bir gerçek olarak, “Garbî Trakya Hükümet-i Müstekıllesi" adıyla bir hükümet teşkil etmeye kadar, bu silahlı mücadelede muvaffakiyet ihraz edilmiş bulunmaktaydı. (Tafsilat için bakınız: Nevzat Günbağ, 1913 Garkı Trakya Hükümet-i Müstekıllesi, Ankara, 1987)
Mîsâk-ı Millî'ye dâhil olan Batı Trakya, Lozan Muâhedenâmesi ile Yunanistan'a bırakılmıştır. Ne hazindir ki, Lozan'da baş murahhas olan İnönü bu vatan parkasını dava etmek yerine Bulgaristan'a verdirmeye çalışmıştır. (Tafsilat için bakınız: Kadir Mısıroğlu, Lozan Zafer mi, Hezimet mi? c: 2, İstanbul, 1992, s. 323 vd.)

Untitled-2_32
Irak'a saldırı planı- Newsweek, 16-23 Eylül 2002.

EGE ADALARI:
Osmanlı İdare sinde bir vilâyet (Cezâir-i Bahr-i Se-fid Vilâyeti) olarak idare edilen Ege adaları 1912 Balkan Harbi'nde Yunanlıların eline geçmemesi için İtalya'ya Uşi antlaşması (15 Ekim 1912) ile “emaneten" bırakılmıştı. Harp bitiminde geri alınacaktı. Balkan Harbi'ni, Birinci Cihan Harbi, onu Millî Mücadele takip etmiş, bu geri alma işi Lozan'a kadar te'hire uğramıştı. Ne yazık ki. Türkiye ile Yunanistan arasında bir tampon devletin bulunması düşüncesiyle bu adalar, Lozan'da İtalya'ya bırakılmış, daha sonra İkinci Cihan Harbi'nde Alman işgaline mâruz kalmış, onlardan da Türkiye'nin yukarıda zikretmiş olduğumuz gafı sebebiyle Yunanlılara intikal etmiştir.
(Tafsilat için bakınız: Kadir Mısıroğlu, a,g. e., s: 306 vd.)

ANTAKYA:
Bu kadim Türk vilâyeti de Mîsâk-ı Millî'ye dâhil olduğu halde Lozan'da kurtarılamamış, Fransız idaresindeki Suriye'ye bırakılmışken yukarıda izah etmiş olduğumuz üzere bilâhare 1939 yılında İngilizlerin desteğiyle Fransızlardan geri alınabilmiştir.

KIBRIS: 

Millî tarihimizin en büyük şahsiyetlerinden biri olan Sultan Aziz merhûmu önce hal' ve sonra da câniyâne bir suretle katletmiş olan ihtilalci bir gürûhun iade-i itibar etmek ümidiyle çıkardıkları, Sultan Abdülhamid merhumun da tahta henüz geçmiş ve dizginleri ele alamamış bulunduğu için önleyemediği '93 harbi gailesi neticesinde İngilizlere bir üs olarak verilmişti.

Gerçekten düşmanı İstanbul'un bir banliyösü demek olan Yeşilköy'e kadar getirmiş bulunan bu güruhun sebep olduğu felâketi hafifletmek maksadıyla Berlin Muâhedesi'ni akde muvaffak olan Sultan Abdülhamid Han bu iş için büyük ölçüde yardımını gördüğü İngilizlere Kıbrıs'ı bir taviz ve fakat sadece bir üs olarak devretmek mecburiyetinde kalmıştı.

Bu, şununla da sabittir ki, burada yaşayan ahali Lozan Muâhedenâmesine kadar Osmanlı nüfus kâğıdı taşır ve İngiltere'ye ancak pasaportlu gidebilirlerdi.

5 Kasım 1914'te Türkiye, Almanya yanındı harbe girince İngilizler Kıbrıs Adasının kendilerine ilhakını ilân etmişler, fakat Türkiye bunu kabul etmediğinden bu durum Lozan'a kadar muallâk kalmıştı. Lozan Muâhedesi'nin 20. ve 21. maddeleriyle bu durum netleştirilmiş ve Kıbrıs İngiltere'ye terk edilmiştir. 

Bu demektir ki. Mondros Mütârekenâmesi'nin akdi sırasında Kıbrıs hukuken bizim olduğu için Mîsâk-ı Milliye dâhildir. (Tafsilat için bakınız: Kadir Mısıroğlu, a.r. e.)

lozan-antlasmasi-gizlenen-maddeleri
İsmet İnönü Lozan anlaşmasını imzalarken.

Devamı yarın...