19 May 2021

​MOSKOVA'DA BÜTÜN İSLAM DÜNYASININ HALİNİ NASIL GÖRDÜM? (1)

Bundan yıllar önce 1990'lı yıllarda hızlı okuma tekniği çok modaydı. O günlerde bir fıkra duymuştum. Bir kişi hızlı okuma tekniği ile Dostoyevski'nin ‘Suç ve Ceza’ isimli kitabını okumuş. Sonra kendisine “Ne anladın, ne hatırlıyorsun?” denilince, “Olay Moskova'da geçiyordu. Başka da bir şey hatırlamıyorum” demiş.

Ben de  aradan yıllar geçtikten sonra 2018 yılında bir görev münasebetiyle Moskova'ya gittim. Bir kamu kurumunda, başkanın yardımcısı olarak Moskova'da çeşitli toplantılara katılmak için gitmiştik. İşte bu toplantılara gittiğimde Moskova'da Türkiye'nin halini, Afganistanlı Müslümanların halini, İran'ın halini, Kafkas Müslümanlarının halini görmek gözlemlemek fırsatı oldu. Bu iki yazımda bunları sizinle paylaşayım dedim.

07.11.2018

Rusya’daki Avrasya Toplantısı için 14:30 uçağı ile İstanbul’a vardık. Buradan 17:00 uçağı ile Moskova için yola çıktık. İstanbul’dan kalktıktan sonra Karadeniz’in üzerinden geçmek yaklaşık 1 saat sürdü.

Seyahat ettiğimiz uçakta herkese Kavaklıdere şarabı ve içkisi verildi. Bu durum canımı sıktı. Dindar Türkiye’nin uçak firmasının havada içkili bir restorana dönmesi  beni ürpertti ve korkuttu..

Daha sonra kara üzerinde yolculuk yaptık ve toplam iki buçuk saatte Moskova’ya vardık. Bizi burada Büyükelçilik görevlileri karşıladılar ve otele götürdüler.

Otelimiz kominizim döneminde yapılmış, zevksiz ancak devasa bir oteldi. Adı President Otel imiş. Burası Kongre oteli olarak kullanılıyormuş.

Otele giriş yaptıktan sonra Kurum Başkanı “Yarım saat sonra lobide buluşalım” dedi. Ben biraz erken inmişim. Ardımdan Genel Sekreter indi ve beni gördüğü halde sağ çaprazda oturan iki bayanın yanına gitti. Birazdan Başkan geldi. Başkan gelince G.Sekreter koşturarak geldi ve Başkanım ‘’Başkanım bizim Sırplar ile konuşuyordum’’ dedi.

Boşnak kardeşlerimizin katillerine Türkiye’nin bir devlet kurumu memurunun “Bizim Sırplar” demesi canımı sıktı.. “Demek ki daha hala bu  noktadayız” dedim kendi kendime.

Sabahleyin Otelin odasının caddeye bakan  penceresinden saydım. Tam 7 adet kilise gözüküyordu. Ruslar, Komünizmi bırakıp yeniden hızlı  bir şekilde hristiyanlaşmışlar.

Toplantı için aşağıya indiğimde İranlı Başkanın danışmanı ile karşılaştık. Toplantı 10:00 da başladı. İki kadının yönettiği toplantıya yaklaşık 100 kişi katılımcı olarak gelmişti. Daha ziyade bir Ortodoks dayanışması gibiydi. Protokolde Ermeni Başkanı, toplantı başkanı Rus Başkanın tam sağında idi. Güya harf sırasına göre söz verdiler. Dolayısıyla Türkiye’ye neredeyse en sonlarda söz verdiler.

Bizim Başkanın tercümanlığını Türkçe bilen bir Rus genç yapıyordu. Tercümesinin bir yerinde Büyükelçilik görevlileri not kâğıdı göndererek onu uyardılar. “Yanlış tercüme ettin” dediler.

Bizim Başkan ve G.Sekreter Yunan Başkan ile samimi görüşüyorlar. Ben hep uzak durdum. Nerede bir Yunanlı görsem, aklıma Kurtuluş Savaşı Yıllarında Anadolu halkına yaptıkları canice katliamlar geliyor.

Öğle yemeği öncesi bir odada İran Heyeti ile görüşme yaptık. İran Başkanı Rusya için adeta taşeronluk yapıyor, Türkiye’yi de Avrasya Birliğine monte etmeye çalışıyordu. Başkan Rusları kastederek “Ermenilere öncelik tanıyorlar, Azerileri dışlıyorlar. Biz bunun için aktif katılım sağlamıyoruz” deyince İran Başkanı, “Biz isterseniz size Rus Başkanı ile arabuluculuk yapalım’’ diye ısrar etti.

İran İslam Cumhuriyetinin eski Komünist, yeni Hristiyan Rusya tarafından bir taşeron gibi kullanılmasına çok üzüldüm doğrusu…

Akşam saatlerinde toplantının gala yemeğine geçtik. Yemeğin başında Rus Başkanın bütün konukları hep birlikte kadeh kaldırmaya davet etmesi üzerine ben yemeği terk ettim. İçlerinde bir çok Müslüman Başkanın da olduğu konuklar, içkili gala yemeğinin ardından odalarına çıkmışlar.

Ben yukarıya odaya çıkınca, televizyon kanal listesine baktım. Burada TRT yok. İran kanalı da yok. Bir kilise kanalı var. Papaz etrafındakilere vaaz ediyor yâda telefon bağlantısı alıyor. Rusya’da 70 yıllık komünizmden sonra din yeniden  ortaya çıkmış.

08.11.2018

Sabah erkenden otelin karşı terasından fotoğraf çektim. Burada manzara daha güzeldi. Bir nehir ve köprü vardı. Yine bol sayıda kilise manzarada yer alıyordu. Komünizm döneminden kalma bir anıt ise arada kalmıştı.

Ben kahvaltı yaparken 60 yaşlarında uzunca boylu bir Arap bana uzaktan selam verdi. Sonra açık büfe sisteminden sadece bir bardak süt alarak oturdu. Bu kişiye yardımcı olmak için açık büfedeki diğer helal gıdaları gösterdim. Sonra buyur edince masasına oturduk. Birlikte kahvaltı yaptık. Bağdatlı olan bu kişinin ismi Mahmut olup, Abdülkadir Geylani Türbesinde vakıf görevlisi bir alim imiş.

Bana Cumayı nerede kılacağımı sordu. “Erdoğan’ın yaptırdığı camide” dedim. ‘’Türkiye güçlü ve güzel’’ dedi. Kahvaltının ardından valizi toplayıp aşağı indim. Az önceki şahıs da yanında bir İranlı Molla ile birlikte lobide oturuyordu.

Daha sonra Büyükelçilik görevlilerimiz geldiler. Adli Müşavir bana bazı konulardan bahsetti. Buraya tayin olduğu zaman Rusya Yargı sistemi ile ilgili Adalet Bakanlığı sitesinde bir araştırma yaptırmış. Sadece 2005 yılında hazırlanmış bir rapora rastlamış. Hâlbuki buraya binlerce kişi gelmiş. Kimse rapor hazırlamamış.

(Devam edecek)