MOSKOVA'DA BÜTÜN İSLAM DÜNYASININ HALİNİ NASIL GÖRDÜM? (1)
Bundan yıllar önce 1990'lı yıllarda hızlı okuma tekniği çok modaydı. O günlerde bir fıkra duymuştum. Bir kişi hızlı okuma tekniği ile Dostoyevski'nin ‘Suç ve Ceza’ isimli kitabını okumuş. Sonra kendisine “Ne anladın, ne hatırlıyorsun?” denilince, “Olay Moskova'da geçiyordu. Başka da bir şey hatırlamıyorum” demiş.
Ben de aradan yıllar
geçtikten sonra 2018 yılında bir görev münasebetiyle Moskova'ya gittim. Bir
kamu kurumunda, başkanın yardımcısı olarak Moskova'da çeşitli toplantılara
katılmak için gitmiştik. İşte bu toplantılara gittiğimde Moskova'da Türkiye'nin
halini, Afganistanlı Müslümanların halini, İran'ın halini, Kafkas Müslümanlarının
halini görmek gözlemlemek fırsatı oldu. Bu iki yazımda bunları sizinle
paylaşayım dedim.
07.11.2018
Rusya’daki Avrasya Toplantısı için 14:30 uçağı ile
İstanbul’a vardık. Buradan 17:00 uçağı ile Moskova için yola çıktık.
İstanbul’dan kalktıktan sonra Karadeniz’in üzerinden geçmek yaklaşık 1 saat
sürdü.
Seyahat ettiğimiz uçakta herkese Kavaklıdere şarabı ve
içkisi verildi. Bu durum canımı sıktı. Dindar Türkiye’nin uçak firmasının
havada içkili bir restorana dönmesi beni
ürpertti ve korkuttu..
Daha sonra kara üzerinde yolculuk yaptık ve toplam iki buçuk
saatte Moskova’ya vardık. Bizi burada Büyükelçilik görevlileri karşıladılar ve
otele götürdüler.
Otelimiz kominizim döneminde yapılmış, zevksiz ancak devasa
bir oteldi. Adı President Otel imiş. Burası Kongre oteli olarak
kullanılıyormuş.
Otele giriş yaptıktan sonra Kurum Başkanı “Yarım saat sonra
lobide buluşalım” dedi. Ben biraz erken inmişim. Ardımdan Genel Sekreter indi
ve beni gördüğü halde sağ çaprazda oturan iki bayanın yanına gitti. Birazdan Başkan
geldi. Başkan gelince G.Sekreter koşturarak geldi ve Başkanım ‘’Başkanım bizim
Sırplar ile konuşuyordum’’ dedi.
Boşnak kardeşlerimizin katillerine Türkiye’nin bir devlet
kurumu memurunun “Bizim Sırplar” demesi canımı sıktı.. “Demek ki daha hala
bu noktadayız” dedim kendi kendime.
Sabahleyin Otelin odasının caddeye bakan penceresinden saydım. Tam 7 adet kilise
gözüküyordu. Ruslar, Komünizmi bırakıp yeniden hızlı bir şekilde hristiyanlaşmışlar.
Toplantı için aşağıya indiğimde İranlı Başkanın danışmanı
ile karşılaştık. Toplantı 10:00 da başladı. İki kadının yönettiği toplantıya
yaklaşık 100 kişi katılımcı olarak gelmişti. Daha ziyade bir Ortodoks
dayanışması gibiydi. Protokolde Ermeni Başkanı, toplantı başkanı Rus Başkanın tam
sağında idi. Güya harf sırasına göre söz verdiler. Dolayısıyla Türkiye’ye
neredeyse en sonlarda söz verdiler.
Bizim Başkanın tercümanlığını Türkçe bilen bir Rus genç
yapıyordu. Tercümesinin bir yerinde Büyükelçilik görevlileri not kâğıdı
göndererek onu uyardılar. “Yanlış tercüme ettin” dediler.
Bizim Başkan ve G.Sekreter Yunan Başkan ile samimi
görüşüyorlar. Ben hep uzak durdum. Nerede bir Yunanlı görsem, aklıma Kurtuluş
Savaşı Yıllarında Anadolu halkına yaptıkları canice katliamlar geliyor.
Öğle yemeği öncesi bir odada İran Heyeti ile görüşme yaptık.
İran Başkanı Rusya için adeta taşeronluk yapıyor, Türkiye’yi de Avrasya
Birliğine monte etmeye çalışıyordu. Başkan Rusları kastederek “Ermenilere
öncelik tanıyorlar, Azerileri dışlıyorlar. Biz bunun için aktif katılım
sağlamıyoruz” deyince İran Başkanı, “Biz isterseniz size Rus Başkanı ile arabuluculuk
yapalım’’ diye ısrar etti.
İran İslam Cumhuriyetinin eski Komünist, yeni Hristiyan Rusya
tarafından bir taşeron gibi kullanılmasına çok üzüldüm doğrusu…
Akşam saatlerinde toplantının gala yemeğine geçtik. Yemeğin
başında Rus Başkanın bütün konukları hep birlikte kadeh kaldırmaya davet etmesi
üzerine ben yemeği terk ettim. İçlerinde bir çok Müslüman Başkanın da olduğu
konuklar, içkili gala yemeğinin ardından odalarına çıkmışlar.
Ben yukarıya odaya çıkınca, televizyon kanal listesine
baktım. Burada TRT yok. İran kanalı da yok. Bir kilise kanalı var. Papaz
etrafındakilere vaaz ediyor yâda telefon bağlantısı alıyor. Rusya’da 70 yıllık
komünizmden sonra din yeniden ortaya
çıkmış.
08.11.2018
Sabah erkenden otelin karşı terasından fotoğraf çektim. Burada
manzara daha güzeldi. Bir nehir ve köprü vardı. Yine bol sayıda kilise
manzarada yer alıyordu. Komünizm döneminden kalma bir anıt ise arada kalmıştı.
Ben kahvaltı yaparken 60 yaşlarında uzunca boylu bir Arap
bana uzaktan selam verdi. Sonra açık büfe sisteminden sadece bir bardak süt
alarak oturdu. Bu kişiye yardımcı olmak için açık büfedeki diğer helal gıdaları
gösterdim. Sonra buyur edince masasına oturduk. Birlikte kahvaltı yaptık.
Bağdatlı olan bu kişinin ismi Mahmut olup, Abdülkadir Geylani Türbesinde vakıf
görevlisi bir alim imiş.
Bana Cumayı nerede kılacağımı sordu. “Erdoğan’ın yaptırdığı
camide” dedim. ‘’Türkiye güçlü ve güzel’’ dedi. Kahvaltının ardından valizi
toplayıp aşağı indim. Az önceki şahıs da yanında bir İranlı Molla ile birlikte
lobide oturuyordu.
Daha sonra Büyükelçilik görevlilerimiz geldiler. Adli
Müşavir bana bazı konulardan bahsetti. Buraya tayin olduğu zaman Rusya Yargı
sistemi ile ilgili Adalet Bakanlığı sitesinde bir araştırma yaptırmış. Sadece
2005 yılında hazırlanmış bir rapora rastlamış. Hâlbuki buraya binlerce kişi
gelmiş. Kimse rapor hazırlamamış.
(Devam
edecek)