18 May 2018

Mucize şifa neden engelleniyor?

Uzun ömür, kök hücre, göbek bağı, lotus doğumu, …

Ülkemizde gündeme pek gelmese de, son zamanların en önemli konularından birisi, insan ömrünün uzatılmasına yönelik çalışmalar. Gen biyolojisinin gelişmesi ile kök hücrelerin yenileyici özelliği önemli tedavilerde kullanılmaya başlanmıştır. Perkinson, lösemi ve ilerlemiş türdeki kanser hastalıklarının tedavisiyle ilgili kök hücreler üzerine araştırmalar sürmektedir. Ama asıl vurucu mesele kök hücrelerin insan ömrünün süresi üzerindeki etkisidir.

Peki, Nedir Kök Hücreler?

Döllenmiş tek bir hücreden başlayarak canlıyı oluşturan, vücuttaki tüm hücrelere dönüşebilen ve limitsiz çoğalabilme özellikleriyle kendilerini devamlı yenileyebilen hücrelere, tüm hücrelerin kaynağı anlamında kök hücre adı verilmiştir. Mucizevi bir şifa kaynağıdırlar. Tıptaki adıyla pluripotent. Bunlarda çeşit çeşittir.

Erişkin bir kişinin tüm dokularında o dokunun bütünlüğünü ve devamlılığını sağlamak için doku hücrelerinin küçük bir yüzdesi kadar, sadece o ve benzeri dokuları oluşturabilen erişkin kök hücreleri bulunur. Yaralanmalarda, hastalıklarda ve benzer hücre kayıplarında, eksilen hücrelere dönüşerek yenileme görevi görürler.

Bu hücrelerinden belli bir ömrü vardır ve zamanla çoğalmaları yavaşlar, sayıları azalır.

Kök hücre tedavisi denen olay ise, kendi vücudumuzdaki kök hücrelere ilave olarak dışarıdan kök hücrelerin nakledilmesidir.

Böylece genç ve çoğalma performansı yüksek taze kök hücrelerle yaşlanmış dokuların tazelenmesi teorisine dayanan araştırmaların hedefi, insan ömrünü uzatmaktır. (Amsterdam'daki VU Üniversitesi Tıp Merkezinden Dr Henne Holstege)

Öyle ki, insan ömrünün yüzde 550 kat uzayabileceğini savunan bilim insanları bile mevcuttur. (Amerikalı Raymond Kurzweil)

Kök Hücreler Nerede Bulunur?

Kemik iliklerinde çok az miktarda, yağ dokularında daha fazla ama asıl kök hücre kaynağı halk arasında eşik diye adlandırılan bebeğin göbek kordonunun bağlı olduğu plasentadır.

Bebek doğduğu zaman aslında sağlam ve kesilmesi zor bir dokusu bulunan göbek bağı ne yazık ki genel bir uygulama olarak hemen kesilir. Plasenta ise yakın bir geleceğe kadar tıbbi atık olarak yakılmaktaydı. Ancak kök hücre alanındaki cezbedici keşifler sonucu kök hücre bankaları kuruldu.

Taze ve enerjik kök hücrelerle dolu kordon kanı özel işlemlerle depolanarak doğumdan itibaren 48 saat içinde kök hücre bankalarına nakledilebiliyor. Ve önce -80 derece, sonra -196 dereceyi bulan uzun saklama koşullarında saklanabiliyor.

Bir aile bebeğinin kök hücrelerinin saklanması ve sadece kendi aile üyelerinin faydasına kullanılması için kök hücre bankalarına başvurabilmektedir. Ancak bunun için saklama bedeli olarak yüklü bir miktar ödemesi gerekir.

Parayı ödeyemeyen ailelerin saklanan kök hücreleri yönetmeliğe göre belli bir süre daha saklanıp başka kullanıcılara satılıyor. (Kordon Kanı Bankacılığı Yönetmeliği)

Bugün 100 seneden fazla yaşamak için zenginler kök hücre tedavilerine başvurup bir servet harcıyorlar. Bu adamlardan biride Fetullah Gülen denen terör örgütü elebaşı. (30 milyon 500 bin lira, Yeni Şafak /Cihan Arpacık haberi / Nisan 2017)

Hal böyleyken yine zengine hizmet eden bir sistemle karşı karşıya kalıyoruz. Bizim bebeklerimizin kök hücrelerini saklama bedelini ödeyecek gücümüz yoksa yavrularımızın kök hücreleri, bir terör örgütü liderinin ömrünü uzatmak için kullanılabiliyor.

Şimdi, illa saklanacaksa, kök hücre bankacılığının kamulaştırılmasını ve her doğan vatandaşın kök hücrelerinin devlet tarafından sosyal sigorta kapsamında saklanmasını talep ediyorum. Böyle bir seçim vaadini acaba kıyamete kadar duyabilecek miyiz?

Bence bu yazı paylaşılabildiği kadar paylaşılmalıdır. Gündemimizde futboldan, siyasetten daha çok yer alacak ve mecliste tartışılacak kadar önem kazanmalıdır.

Yapılabilecek Bir Şey Daha Var!

Modern tıbbın mevcut doğum uygulamasında göbek kordonu doğum sırasında hemen kesilerek bebek plasentadan ayrılıyor. Ancak son zamanlarda “lotus doğumu” olarak adlandırılan bir yöntem ile kordon kesilmiyor ve plasenta ile bebek arasındaki bağ bir süre daha korunuyor. Böylece kordon kanı bebeğe akmaya devam ediyor. Bütün kök hücreler bebeğin vücuduna geçmiş oluyor. Bu şekilde dünyaya gelen insanların savunma sistemlerinin daha güçlü, hastalıklara karşı çok çok daha dirençli ve daha uzun ömürlü olacakları iddia ediliyor.

Aslında lotus doğumuna da gerek yok, işi bilen doktorlar doğumda kordonun nabzını tutarla ve ortalama 5 dakika sonra nabız atışı durur. Nabız atışı durunca kordonu keserler. (Dr. Gavin Francis: İnsan Vücuduna Seyahat isimli kitabı) Yani Allah kök hücrelerini bankalarda dondurulup saklansın diye yaratmamış. Onlar her yeni doğan bebeğin geleceğidir. Bu gelecek gasp edilmemelidir.

Bütün anne baba adaylarına bu yazıyı ulaştırın. Büyük iyilik etmiş olursunuz.

Uzatmak istemezdim ama eksik kalacak. Göbek kordonun geç kesilesi, sorunu çözmek için yeterliyken, modern tıbbın uyguladığı bir hata kök hücrelerini etkisiz bırakmaktadır. Oda yeni doğan bebeğe K vitamini iğnesi vurulması uygulamasıdır. Çünkü kök hücrelerin doğumda da hasar görmüş olma olasılığı yüksek organlara hızla ulaşmaları gerekir. Bunun için Allah yeni doğan insanların kanını yetişkinlere göre çok daha ince yaratmıştır. Bu durum 7 gün sürer. Ancak modern tıp bu durumu bir hata olarak algılayarak K vitamini iğnesi ile bebeğin kanını yoğunlaştırmakta ve kök hücrelerin bütün dokulara ulaşmasını engellemektedir. Zira iğnedeki K vitamini oranı, yeni doğan bebeğin kanındaki oranın 20000 katıdır. (Kaynak: http://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2010/03/27/high-risks-to-your-baby-from-vitamin-k-shot-they-dont-warn-you-about.aspx)

Merak etmeyin! Hasta Hakları Yönetmeliği ve Anayasanın 17. maddesinden aldığınız haklar ile hastanenize dilekçe yazabilir ve bu uygulamayı bebeğiniz adına reddedebilirsiniz.

Belki de, bir insanda 20000 olduğu bilinen kök hücrelerin sayısı ve insan ömrü, bu yanlış uygulamalar sonucu düşmektedir. “Eskiler neden daha uzun ömürlü olur?” sorusunun cevabı, sadece doğal beslenmek olmasa gerek.

Allah hepimize kendi rızası üzere uzun bir ömür ve imanlı son nefes nasip etsin. Amin.