18 Temmuz 2023

Muhammed Nuh Kasadar'ın trajik vefatı ve İslam hukukundaki kısas hükmünün önemi

İstanbul'da meydana gelen çok acı bir olay, Milli Gazete yazarı ve kıymetli hocam Mustafa Kasadar'ın oğlu Muhammed Nuh Kasadar'ın kaçırılması ve ardından öldürülmesiyle sonuçlandı. Bu dehşet verici cinayetin ayrıntıları ortaya çıktıkça, toplumda büyük bir üzüntü ve şok yaşandı. Muhammed Nuh Kasadar'ın babası ve kıymetli hocam  Mustafa Kasadar, taziyeleri kabul ederken ve cenaze namazını kılarken, acının ve hüznün içinde sağlam bir İslami duruş sergiledi.

Mustafa Ağabey, cenaze namazı öncesinde yaptığı konuşmada; “Bugün 19 yaşında fiziği ve kalbiyle altın kalpli bir oğlumu toprağın altına gönderiyoruz. Biz Müslümanız, kadere iman etmişiz. 19 yaşında Allah kendine bu kadar ömür takdir etmiş. Buna üzüntümüz yok. Allaha teslim olmuşuz. Bizi üzen hunharca öldürülmesidir. Kalp krizi, beyin kanamasıyla gitseydi yapacağımız bir şey yoktu. Allah'tan geldi teslim olduk. Burada bizi üzen yapılan muameledir. Medyada, basında, bugün sunulan sosyal hayat kısa yoldan para kazanmaktır. Uyuşturucu müptelası gibi olma sebepler insanları katil yapıyor. Oğlumun katili de böyle birisi. Borç bataklığına batmış, uyuşturucuya bulaşmış, hayattan ümidini kesmiş birisi tarafından katledildi. Bu ortamları sağlayanlar aynı zamanda çocuğumun katilidir. Bunu söylüyorum, başka bir şey yok. Çocuğum adına kalbim rahat, şehit olarak gittiğine inanıyorum. Peygamberimizin bize müjdesidir. Bizim üzüntümüz, muameledir. Çocuğumuzun cenazesini bir bütün olarak alamadık” demiş ve böyle vahim bir olay karşısında dahi bir Müslümanın nasıl onurlu, nasıl dimdik ve imanlı bir şekilde durabileceğini göstermiştir.

Bu trajik olay, sadece bir ailenin değil, tüm toplumun kaybıdır. Genç bir yaşta hayatını kaybeden Muhammed Nuh Kasadar, geleceği parlak olan bir gençti ve onun bu şekilde hunharca katledilmesi herkesi derinden etkiledi. Ancak, Mustafa Kasadar ağabeyin ifade ettiği gibi, İslam inancına göre bu tür acı olaylar karşısında teslimiyet göstermek önemlidir. İnancını koruyarak, Mustafa Kasadar, oğlunun şehit olarak kabul edilmesiyle teselli buldu.

 

KISAS BİR ADALETTİR

Bu trajik olay, aynı zamanda İslam hukukundaki kısas hükmünün ve kısasın getirdiği  adaletin önemini de vurgulamaktadır. Kısas Hükmü, İslam hukukunun bir prensibi olarak, bu tür vahim suçların işlendiği durumlarda failin hayatının alınmasını savunmaktadır. Bu prensip, dengeyi yeniden sağlamak ve suç işleyenleri gerçek manada caydırmak amacıyla gereklidir. Muhammed Nuh Kasadar'ın ölümüyle ilgili olarak, adaletin sağlanması ve katilin cezalandırılması gereklidir. Katilin bizim vergilerimizle içeride beslenmesi ve birkaç yıl sonra salınması asla adalet değildir. Ancak kısas uygulanırsa bu, aileye ve topluma bir tür teselli sağlayacak ve adaletin yerine getirilmesine katkıda bulunacaktır.

Mustafa Kasadar'ın bu zorlu süreçte gösterdiği vefa ve sağduyu, takdire değerdir. Acıyla baş etmek için inancını koruması ve oğlunun şehitlik mertebesine eriştiğine inanması, güçlü bir duruş sergilemektedir. Bu duruş, toplumda hayranlık uyandırmış ve özellikle onu yakından tanıyanlara büyük güç vermiştir.

Muhammed Nuh Kasadar'ın kaybı, derin bir üzüntü ve hüznün yanı sıra adalet arayışını da beraberinde getirmiştir. İslam hukukundaki Kısas Hükmü, bu tür suçlara karşı adaletin sağlanması için önemli bir araçtır. Umarız ki, bu acı olayın sorumluları adalet önünde hesap verecek ve Muhammed Nuh Kasadar'ın ailesi, adaletin yerini bulduğuna inanarak huzura kavuşacaktır.

Sonuç olarak, Muhammed Nuh Kasadar'ın trajik kaybı, toplumda büyük bir etkiye neden olmuştur. Tekrar ifade ediyorum ki bu olay, İslam hukukundaki kısas hükmünün ve kısas adaletinin önemini hatırlatmaktadır. Mustafa Kasadar'ın gösterdiği güçlü duruş ve toplumun desteğiyle, umuyoruz ki kısasın güzelliği yeniden gündeme gelecektir.