Muhammed Nuh Kasadar'ın trajik vefatı ve İslam hukukundaki kısas hükmünün önemi
İstanbul'da meydana gelen çok acı bir olay, Milli Gazete yazarı ve kıymetli hocam Mustafa Kasadar'ın oğlu Muhammed Nuh Kasadar'ın kaçırılması ve ardından öldürülmesiyle sonuçlandı. Bu dehşet verici cinayetin ayrıntıları ortaya çıktıkça, toplumda büyük bir üzüntü ve şok yaşandı. Muhammed Nuh Kasadar'ın babası ve kıymetli hocam Mustafa Kasadar, taziyeleri kabul ederken ve cenaze namazını kılarken, acının ve hüznün içinde sağlam bir İslami duruş sergiledi.
Mustafa
Ağabey, cenaze namazı öncesinde yaptığı konuşmada; “Bugün 19 yaşında fiziği ve
kalbiyle altın kalpli bir oğlumu toprağın altına gönderiyoruz. Biz Müslümanız,
kadere iman etmişiz. 19 yaşında Allah kendine bu kadar ömür takdir etmiş. Buna
üzüntümüz yok. Allaha teslim olmuşuz. Bizi üzen hunharca öldürülmesidir. Kalp
krizi, beyin kanamasıyla gitseydi yapacağımız bir şey yoktu. Allah'tan geldi
teslim olduk. Burada bizi üzen yapılan muameledir. Medyada, basında, bugün
sunulan sosyal hayat kısa yoldan para kazanmaktır. Uyuşturucu müptelası gibi
olma sebepler insanları katil yapıyor. Oğlumun katili de böyle birisi. Borç
bataklığına batmış, uyuşturucuya bulaşmış, hayattan ümidini kesmiş birisi
tarafından katledildi. Bu ortamları sağlayanlar aynı zamanda çocuğumun
katilidir. Bunu söylüyorum, başka bir şey yok. Çocuğum adına kalbim rahat,
şehit olarak gittiğine inanıyorum. Peygamberimizin bize müjdesidir. Bizim
üzüntümüz, muameledir. Çocuğumuzun cenazesini bir bütün olarak alamadık” demiş
ve böyle vahim bir olay karşısında dahi bir Müslümanın nasıl onurlu, nasıl
dimdik ve imanlı bir şekilde durabileceğini göstermiştir.
Bu
trajik olay, sadece bir ailenin değil, tüm toplumun kaybıdır. Genç bir yaşta
hayatını kaybeden Muhammed Nuh Kasadar, geleceği parlak olan bir gençti ve onun
bu şekilde hunharca katledilmesi herkesi derinden etkiledi. Ancak, Mustafa
Kasadar ağabeyin ifade ettiği gibi, İslam inancına göre bu tür acı olaylar
karşısında teslimiyet göstermek önemlidir. İnancını koruyarak, Mustafa Kasadar,
oğlunun şehit olarak kabul edilmesiyle teselli buldu.
KISAS
BİR ADALETTİR
Bu
trajik olay, aynı zamanda İslam hukukundaki kısas hükmünün ve kısasın
getirdiği adaletin önemini de
vurgulamaktadır. Kısas Hükmü, İslam hukukunun bir prensibi olarak, bu tür vahim
suçların işlendiği durumlarda failin hayatının alınmasını savunmaktadır. Bu
prensip, dengeyi yeniden sağlamak ve suç işleyenleri gerçek manada caydırmak
amacıyla gereklidir. Muhammed Nuh Kasadar'ın ölümüyle ilgili olarak, adaletin
sağlanması ve katilin cezalandırılması gereklidir. Katilin bizim vergilerimizle
içeride beslenmesi ve birkaç yıl sonra salınması asla adalet değildir. Ancak
kısas uygulanırsa bu, aileye ve topluma bir tür teselli sağlayacak ve adaletin
yerine getirilmesine katkıda bulunacaktır.
Mustafa
Kasadar'ın bu zorlu süreçte gösterdiği vefa ve sağduyu, takdire değerdir.
Acıyla baş etmek için inancını koruması ve oğlunun şehitlik mertebesine
eriştiğine inanması, güçlü bir duruş sergilemektedir. Bu duruş, toplumda
hayranlık uyandırmış ve özellikle onu yakından tanıyanlara büyük güç vermiştir.
Muhammed
Nuh Kasadar'ın kaybı, derin bir üzüntü ve hüznün yanı sıra adalet arayışını da
beraberinde getirmiştir. İslam hukukundaki Kısas Hükmü, bu tür suçlara karşı adaletin
sağlanması için önemli bir araçtır. Umarız ki, bu acı olayın sorumluları adalet
önünde hesap verecek ve Muhammed Nuh Kasadar'ın ailesi, adaletin yerini
bulduğuna inanarak huzura kavuşacaktır.
Sonuç
olarak, Muhammed Nuh Kasadar'ın trajik kaybı, toplumda büyük bir etkiye neden
olmuştur. Tekrar ifade ediyorum ki bu olay, İslam hukukundaki kısas hükmünün ve
kısas adaletinin önemini hatırlatmaktadır. Mustafa Kasadar'ın gösterdiği güçlü
duruş ve toplumun desteğiyle, umuyoruz ki kısasın güzelliği yeniden gündeme
gelecektir.