11 Aralık 2015

Murat Belge’nin düşündürdükleri

Geçtiğimiz günlerde Uludağ Üniversitesi Sosyoloji Klübünün Uludağ Üniversitesi'nde düzenlediği "Kapitalizm ve Sistem Karşıtı Kültürler" başlıklı sempozyuma solun önemli isimlerinden Murat Belge sunumuyla renk kattı.

Murat Belge'nin yanı sıra Türkiye'de liberalizmin önemli isimlerinden Atilla Yayla, şair Celal Fedai ve Kürt sorununda şiddeti espirili diliyle anlatan Aytekin Yılmaz, Besim Dellaloğlu ve Mahmut Hakkı Akın yaptıkları konuşmalarla kapitalizmi çeşitli boyutlarıyla tartışan önemli isimlerdi. Burada her bir konuşmacının kıymetli sunumlarını tek tek ele almaya imkan yok ancak Murat Belge'nin sunumundan ve düşündürdüklerinden biraz söz etmek isterim. Zira iki haftadır da Türkiye'de solu yazdığım için Belge'nin söyledikleri iddialarımı doğrular nitelikteydi.

Murat Belge sunumunda sosyalizmden ve kapitalizmden bahsederken mesele Türkiye'deki sola geldiğinde önemli bir itirafta bulundu. En azından sol hakkında yazılar kaleme alan benim için bu önemli bir itiraftı.

Belge, "bugüne kadar jakobenlerle itişip kakıştığını şimdi ise önüne "toplum"un çıktığını sonrasında da toplumla nasıl itişip kakışabileceğini düşündüğünü" ve bunun da "kendisinin çıkmazı" olduğunu söyledi. 

Evet, bu bir çıkmaz ve Türkiye'de solun çıkmazı. Çünkü sol son seçimlerin gösterdiği neticeyi kabul etmese bu sefer demokrasiyi tamamen reddetmiş olacaktı. Gözlerini toplumun ne istediğine tekrar kapamış olacaktı. Belge gözlerini önündeki gerçekliğe kapayamayacağını söylüyor aslında. Üstelik toplum dediğinin kahır çoğunluğu muhafazakâr ya da muhafazakâr bir partiyi desteklerken bunu söylüyor ve çıkmazını kabul ediyor.

Bu durumda tekrar geçen hafta yazdığım "sol ne yapmalı?" yazısına dönmüş oluyoruz. Geçen hafta da ifade ettiğim gibi sol artık Türkiye'de eski reflekslerini sürdüremez. Sürdürürse asla iktidar yüzü göremeyecektir. Statükoyu savunmaktan vazgeçmek zorunda. Ben kendi adıma solda bir dönüşümü umut ediyorum hatta olabilir diyorum. Bunun ilk sınavını da başkanlık sistemiyle verecektir sol. Vermelidir.

Belge toplumla çatışamayacağını, bunun kendisinin çıkmazı olduğunu söylüyor. Fakat sol çatışmadan besleniyorsa bundan sonraki istikametini nasıl belirleyecek ve hangi vasıtalarla yoluna devam edecek? Zira Marx'a göre tarih çatışmalarla ilerliyordu. İki sınıfın çatışmasıyla: Efendi/köle, soylu/Serf ve burjuvazi/işçi sınıfı arasındaki çatışmayla. Çatışmasız bir toplum solun amaçları için uygun mudur? Bu sorular sanırım solun önümüzdeki dönemde cevabını vermek zorunda olduğu sorular.

Belge'nin söylediği ve önemli diğer husus sosyalistler ve onların yönetim arzuları hakkındaydı. Belge, sosyalistlerin "kapitalistler kapitalizmi iyi yönetemiyor, kapitalizmi o zaman biz yönetelim" dediklerini ifade etti. Gerçekten de Sovyet komünizminde de gördüğümüz üzere, komünizm sözde yeni bir sistem olarak devletçi kapitalizmin ortaya çıkmasına, yönetimin tam olarak merkezileşmesine ve sivil toplumun ölümüyle birlikte bireysel özgürlüklerin yok olarak toplumun çalışma kamplarında köleleşmesine yol açmıştı. Üstelik insanları kardeşini dahi gammazlayacak şekilde ajanlaştırarak bir korku imparatorluğu kurmuştu. İnsan yüzlü bir sosyalizm Belge'nin de ifade ettiği gibi totaliter bir güce dönüşerek kurulamamıştır.

Belge'den çok önce Batı'da Alman bir sanatçı, besteci ve müzisyen Wagner, Belge'nin de ifade ettiği, sosyalizmin asıl niyetini çok güzel ifade etmişti. Wagner'e göre "sosyalizm, sanayiye dayalı modernliğin insanlıktan çıkmış işyerini aşmayı değil, sadece onu yeniden düzenlemeyi hedefler." Üstelik yeni düzenlemeyle oluşturulan işyeri köleleşmeyle, kitlesel katliamlarla sonuçlanır.

Türkiye'de sol Belge'nin çıkmazlarını bana kalırsa henüz yaşamıyor ya da yeterince hissetmiyor. Belge, Türkiye'de solun, yumuşak, ılımlı ve düşünen yüzü. Genel olarak solun AK Parti ve Erdoğan karşıtlığı öyle bir gözünü bürümüş ki, kimileri Putin gibi bir manyak ve diktatörün yanında AK Parti iktidarına karşı olmak adına yer alabiliyor, onu savunabiliyor. Uçak niçin düşürüldü diye sorarken, açık arıyor, hata bulmak istiyor ama aynı anda Rus uçağı niçin sınırımızı ihlal ediyor diye soramıyor bile. Sormuyor. AK Partiye karşı hendeklerde çatışan PKK'yı meşrulaştırmak için onu canla başla savunanların adını ağzıma bize almak istemem. Bu ruh hali hastalıklı bir ruh hali ve yalnızca Türkiye'ye değil, solun kendisine de büyük zararlar veriyor.

Türkiye'de Belge gibi solcuların sanırım sayısının artması lazım ki, solun içinde de bir eleştiri yükselebilsin. Muhalefetsiz demokrasi olmaz fakat Erdoğan düşmanlığıyla muhalefet olamaz. Eleştiri başka düşmanlık gütmek başkadır. Eleştiri fikirlerle olur, hakaret ederek ve savaş açarak değil.

Son olarak aşırı gelse de gelmese de daha ilerideki fikrim ya da iddiam şudur: Türkiye'de solun iktidara gelmesinin tek yolu başkanlık sistemidir. Parlamenter sistemdeki çok parçalı yapıda bu mümkün görünmüyor. Başkanlık sisteminde ise sol kendi Başkan adayını seçtirmek için güçlü bir şekilde mücadele edebilir. Erdoğan'a şu an için karizması ve siyasi manevra kabiliyeti nedeniyle bu Başkan adayı alternatif olamasa bile, Erdoğan sonrası siyaset için sol kesinlikle ümit besleyebilir. Tabi statükoculuğu bırakıp, toplumu sosyolojiyi olduğu haliyle kabul ederek topluma rakiplerinden çok daha iyisini sunabilirse...