Müslüman hayâsız seküler mekânlarda tâtil yapmaz
Tâtil, sürdürülen bir işi, bir faaliyeti belli bir süre durdurmak veya ara vermek mânasına gelir. Müslüman kültüründe ve Osmanlı asırlarında hastalık dışında, iştigal edilen işlerden geri kalmak ve tehir etmek mânasına gelen “tâtil” diye bir mefhum yok. Hastalık ve yaşlılık gibi sebeplerden dolayı istirahat vardır.
Avrupa’nın sanayi toplumunda
başlayan ve Osmanlı’nın son döneminde toplum bünyemize giren “tâtil-i eşgal”, istenilen
ücret ve hakların verilmesi için iş bırakma olarak adlandırılıyordu. Bizim
meselemiz ne budur, ne de resmî tatillerdir. Derdimiz seküler mekânlardaki utanç
verici tâtil tarzı ve anlayışıdır.
MÜSLÜMANLAR UTANÇ VERİCİ TÂTİL TURİZMİNİN KISKACINDA
Bize ait olmayan birçok âdet
gibi, yarı çıplak insanların pespâye bir tarzda cümbür cemaat doluştuğu seküler
mekânlarda tâtil yapması Cumhuriyet Batılılaşmasıyla başlamıştır. İnsanlar
lâdinî ve gayr-ı ahlâkî “tâtil turizmi” nin bir parçası olmak için
koşturuyorlar, yırtınıyorlar. Batılılaşma projesinin bir parçası olarak
Türkiye’yi “tâtil cenneti” yapan Kemalist Cumhuriyet düzeninin günahlarından biridir
bu… “Tâtil turizmi” nin devlet eliyle teşvik edilmesi “sosyal ve ekonomik” bir
projedir. Yüz kızartıcı, yâni seküler mekânlara tâtile koşanların millî
hassasiyetleri zayıfladıkça “tâtil turizm” nin patronları şeytanice
seviniyorlar.
Batılı insan tâtili “özel
hayat” sayar ve ertelenemez bir vecibe olarak görür. Bu mânada tâtil seküler
bir tavırdır, yâni İslâmî hayat tarzından tâviz vermektir. Müslümanların,
hususen Müslüman Türklerin gayr-ı ahlâkîlik taşıyan seküler tâtil anlayışı ve
“özel hayatı” yoktur.
SEKÜLER MEKÂNLARDA TÂTİL MÜSLÜMAN KİMLİĞİNE İHÂNETTİR
Türkiye’nin kıyılarındaki
Batı tarzı lâdinî tâtil mekânları yüz kızartıcı yerlerdir. Müslüman toplumun
bir kısmı modernlere özenerek, her köşesinden edepsizlik akan bu tâtil
mekânlarına akın ediyorlar. Alkolün ve çıplaklığın yaygın olduğu bu hayâsız
mekânlarda Müslümanların tâtil yapması eşref-i mahlûkat kimliğine ihânettir. Modernleşmeyi
Avrupalılaşmak zanneden güçler seküler hayat tarzını alabildiğine genişletmek
için “maksimum tâtil”, “tâtilinizde sınırsız eğlence”, “ Avrupaî tâtil
köyleri”, “deniz manzaralı lüks oteller”, “kamplar, plajlar, yüzme havuzları…”
gibi ifsad edici reklâmlarla Müslümanları mahremiyet sınırları olmayan tâtile
teşvik ediyorlar.
“MODERN İNSANIN İŞİDİR TÂTİL”
Ali Yurtgezen hocanın Semerkand
Dergisi/Mayıs 2018 sayısındaki “Tâtilde Huzur Aramak” yazısı tâtil yapmak
gafletine düşenleri nâzikâne bir dille uyarıyor: “Tâtilde huzur aranmaz. İnsan
kendini tâtil edemez. Tâtil, modern anlayışın belirlediği bir hayat tarzıdır.
Fâniliğini unutan, rızâya yabancılaşan, mânevî ve toplum mes’uliyetlerinden
kaçan, problemlerin üzerini örten, modern insanın işidir tâtil… Hayatı
birbiriyle irtibatsız kompartımanlara ayıran ve insanı ‘makine’ olarak gören
modern anlayışın ihtiyaç saydığı tâtil, sanayi inkılâbından sonra Batı’da
ortaya çıkan bir kavram. Müslümanlar olarak bizim tâtile değil, ‘şerh-i sadr’
ihsanına ihtiyacımız var. Bunun için Fatiha’daki ‘ihdina’ niyazına samimiyetle
devam…”
TÂTİL “AKLETMEYİ ENGELLEYEN BİR UYUŞTURUCUDUR”
Adı geçen yazıda tâtilin
nefsimizi ayartan, hayatımızı yozlaştıran bir uyuşturucu olduğu anlatılıyor: “…Zannedildiği
gibi bir dinlenme metodu değil. Mânasını kaybetmiş bir hayatı sorgulama…
korkusunun, yâni bir trajedinin bastırılması çabasıdır. İnsanların akletmesini
geçici bir süre de olsa engelleyen bir çeşit uyuşturucu sanki. İslâm’da elbette
bu mânada bir tâtil yok… ama ‘istirahat’ var… Cuma dahi tâtil değil, bayramdır.
Cuma günlerinin tâtil edilmesi, Batı’ya yöneldikten sonradır. Arapça bir kelime
olan ‘tâtil’in lügatteki mânalarını dikkate alanlar, bu kavramın insan için kullanıldığında
bir tezyifi ifade ettiğini görür. Tâtil, ‘işsiz kalmak, iş görmekten
mahrum olmak’ mânasına ‘a-ta-le’ fiilinden türemedir. ‘Kullanılmayan,
faydalanılamayan, çalışmaz halde olan’ karşılığı ‘âtıl’ ile ‘tembellik’ demek
olan ‘atâlet de aynı kökten gelir. Artık işe yaramadığı için terk edilen
nesneler ‘muattal’dır.”
ÖRNEK ŞAHSİYETLER İÇİN TÂTİL YÜZ KIZARTICI
FİİLDİR
Bu yazıya göre, “tâtil yapan”
mânasına gelen “muattal” itibarlı bir sıfat değil. Kimliğinden kopuk modern
zümreler bu menfî sıfatı zaten taşıyorlar. Esef verici olan, maddiyat sahibi
olmuş sonradan görme muhafazakârlar da “muattal” duruma düşüyorlar. Çünkü enerjilerinin
ve vakitlerinin çoğunu tâtil yapmakla tüketiyorlar. Kafalarında daima tâtil
hesabı var. Müdâvimi oldukları vâkıf ve derneklere uğramaktan geri kalmak
istemezler. Fakat akılları hep tâtildedir. Öyleleri var ki, senede birkaç defa
seküler deniz sahillerine gidip semirirler ve Müslümanlıklarını zedeleyerek
dönerler. Böylesine tâtiller mes’uliyet sahibi örnek şahıslar için yüz
kızartıcı fiillerdir.
TÂTİLİN RÛHU VE FİKRİ YOKTUR
Sözün hatmi; kültür ve medeniyet coğrafyamıza seyahat etmenin seküler
tâtille benzerliği yoktur. Tebdil-i mekânda fayda var elbet. Fakat Müslümanca gaye
ve usûl ile… Tâtilin rûhu ve fikri yoktur. Tâtilsizlik, Müslümanın ve
mes’uliyet sahiplerinin her an yaşadığı bir hâldir. (ilbeyali@hotmail.com)