Mustafa Kemâl’in hastalığı, ölümü, cenâzesi 141

“İnkılâblar için plebisit yapılamaz!”

“Uysal ve asyaî îtikadlara bağlı, sinsi ve sindirici hurâfeler, köstekleyici yanlış îtiyâdlarla inhisârcı kuvvetlerin têsîrlerine sürüklenebilecek yığınlarda iyi inkılâblar için plebisit yapılamaz!

“Esâsen, millet irâdesi ile milleti temsîl edenler, münevverler olacaktır. Bunlar, yaptığımız ve yapacağımız kanûnlarla İnkılâblarımızı kökleştirecek ve Muâsır Medeniyet seviyesine ulaştıracaklardır…

“Bugün iki kerre sekiz on altıdır. Bunu on kişi böyle dese ve yüz kişi de on diye ısrâr etse, yüz kişinin dediğini mi kabûl edeceğiz?

“Biz artık Garplıyız!”

“Biz artık Garplıyız!

“Eski dünyâya hâkim Eski Medeniyetimizle sâdece övünerek değil, bütün zincirleri kırarak, son asır medeniyetinin gittiği yollardan yürüyerek, bu seviyenin de üstüne çıkmağa çalışacağız!

“Hurâfeleri atacağız! İlimde, irfânda, san'atte, her iyi şeyde, nûrlu insanlar [“les Illuminés”, “les Fils de la Lumière”], büyük, asîl ve uysal milletimizi, nûrlarıyle [“les lumières”], bilgileriyle, azimli icrâ ve irâdeleriyle birlikte bu yola götüreceklerdir!

“Şüphesiz ve mutlak olarak hedefe ulaşacağız!” (Prof. Dr. Tarik Zafer Tunaya, Türkiye'nin Siyasî Hayatında Batılılaşma Hareketleri, c. 2, İstanbul: Cumhuriyet Gazetesi Yl., 1999, s. 20'den naklen)

“Biz artık Garplıyız!” Yâni “Frenk!” Binâenaleyh her şeyde Müslümanlık ve Türklükle zıdlaşacak ve hafta sonu tâtilimizde dahi onlara uyacağız… Böylece Müslümanların Cuma tâtilini kaldıracak, Hıristiyanların Pazar ve Yahûdilerin Cumartesi tâtilini benimsiyeceğiz… Biz İhtilâlciyiz… Biz halka uymayız… Bilakis, biz ne yapsak, bu koyun süresi, ona uyar…
*** 
 

 

 

 

 

 “Her şeyimizi ona, yaratıcı Atamıza borçluyuz”

CHP'nin matbûâttaki bir numaralı propaganda kalemi Falih Rıfkı Atay, Partisinin nâşiriefkârı Ulus'un (ki sâhibi Atay olarak görünüyordu) 29 İlkteşrîn 1935 târihli nüshasında, 29 Ekim'in tes'îdi münâsebetiyle yazdığı “Bayramımız” başlıklı başmakalesinde, Milletimizin her şeyini “Büyük Şef”e borçlu olduğunu iddiâ ediyor ve bu iddiâsı, gazetesine de manşet oluyordu:

“Sevinç ve gurur, bizim kadar kimsenin hakkı değildir. Bizi sevindiren ve gururlandıran ne varsa, hepsini ona, yaratıcı ve kurtarıcı Atamıza borçluyuz. Bütün dünyayı bize ve bizi kendimize inandıran odur.”

 

CHP'nin nâşiriefkârı (gerçi o devirde bu kategoriye girmiyen bir matbûât uzvu da yoktu) Ulus gazetesinin 29 Ekim 1935 târihli nüshasında, Falih Rıfkı'nın başmakalesinin son satırları, manşet olmuştu… Birinci sayfanın en sağ sütûnunda ise, Kâzım Nami Duru'nun şahısperest bir “şiiri” (tabiî, bu berbâd metne “şiir” demek câizse) yer alıyor ve bu uzun metin ikinci sayfada devâm ediyordu…
***  

 

 

“Ona candan tapınmalıdır!”

Mezkûr gazetenin aynı sayfasında, şiir görünüşünde, “Cumhuriyet İçin” başlıklı uzun bir metin daha mündericdi. Bu, Mustafa Kemâl'in Selânik'de, Macedonia Risorta Locası'ndan arkadaşı Kâzım Nami Duru'nun imzâsını taşıyan şahısperest bir metindi. Birkaç satırı, hakkında bir kanâat edinmeye kâfîdir:

“Her yer karanlık / Gök kara, / Yer kara, / Sular kara. / Ne yana baksan güneş görünmüyor artık. / Gel de bu karanlıkta, / Işık ara. / […]

“19 mayıs 1919 da / Samsunda bir Gök Işık görününce, / Karanlıklar başladı kaynaşmaya. / Bu kaynaşma, Gök Işığın önünde, / Yavaş yavaş eridi. / Türk buldu kendi kendini şimdi. / […]

“O gün bu gün, / Gök Işık, / Hergün yeni bir devrim yaparak parlıyor. / […]

“Ama Türkün göğsünde yer tutan / Atatürk'e / Kimseler yaklaşamaz. / Ona varmak için / Ancak, / Çok arı bir yürekle / Onu sevmeli, ona candan tapınmalıdır.”

Marcel Sauvage'ın Kemalist gazete tarafından tercüme edilip iftihârla neşredilen tesbîti: “Yarım bir İlâh, Türklerin babası”…
***   

 

 

 

“Atatürk, yarım bir ilâhtır; Türklerin babasıdır”

Mustafa Kemâl'in Selânik'den beri ahbâbı Yunus Nadi'nin Cumhuriyet gazetesi, 5 Ağustos 1935 târihli nüshasının birinci sayfasının baş kısmında, iki sütûn üzerinden, büyük iftihârla verdiği habere şu başlığı koymuştu:

“Peçesini atan Türkiye

“Atatürk yarım bir ilâhtır; Türklerin babasıdır

“Hiçbir Devlet Şefi için hayatında bu kadar heykel dikilmemiştir, ne Musolinin, ne Hitlerin, ne de Leninin anıdları onunkilerle ölçülemez”

Haberdeki portrenin altında da şu îzâhat vardı:

“Bir Fransız muharririnin, yarım ilâh ve Türk ulusunun babası olduğunu yazdığı Büyük Önder Atatürk”…

Haber, L'Intransigeant gazetesinden tercüme edilmişdi. Fransız muharrir ve gazetecisi Marcel Sauvage'ın (1895-1988), mezkûr gazetenin  30 Temmuz – 21 Ağustos 1935 târihli nüshalarında 23 tefrika hâlinde neşredilen röportajının başlığı “La Turquie dévoilée” idi.