Mustafa Kemâl’in hastalığı, ölümü, cenâzesi 180

Karlsbad'da bir dansözle mâcerâsını okutuyor

“Bir ara, eskiden yazdığı bir hatıra defterini getirtti. 1918'de Karlsbad da Fransızca yazmış. Bundan birkaç sayfayı Ruşen Eşref e okuttu, türkçeye çevirtti. Bir şatoda güzel bir dansözle nasıl görüştüğünü, onunla çeşitli danslarını açık açık yazmış. Ruşen de uzun boyu gibi yüksek sesi ile bunları ballandıra ballandıra şairane bir eda ile okudu. İlk gördüğüm bu genç ve güçlü şairden pek hoşlandım.

“İnönü'ye çıplak dansözle dans etmesini teklif etti”

“İnönü az içiyor, kendisini güzel idare ediyor. Atatürk bir ara çıplak dansözle dansetmesini İnönü ye teklif etti, o kendisine mahsus bir incelikle işi geçiştirdi. 

“Misafirlerden birisi, kadının (Râfet Süreyyâ'nın) o incecik parçaları da üzerinden atmasına emir vermesini rica etti. Atatürk, ‘Olmaz öyle şey, her şeyin bir hududu var' dedi…

“Sofraya oturulduğu zaman maariften bahsedildi. Misafir hanımların maarifte işleri yürüyormuş [yürümüyormuş], bilmem hangi müfettiş arzusuna nail olamadığı için işlerini baltalıyormuş. Atatürk Başbakan a dedi ki: Sen bu maarifi ıslah etmelisin, hem de baştan başlayarak.

“Biraz sonra Hamdullah Suphi nin sıhhatini sordu ve ben de gideyim göreyim, sıhhatini sorayım, acaba aklını mı kaçırdı, o da muhtemel gibi sözleri dikkatimi çekti. Saat 2 ye geliyordu. İnönü yarın çok işi olduğunu söyleyerek müşkülatla izin alabildi. Biraz sonra bizlere de izin verdi.” (Altay 1970: 409-411)

Fresko'da 29 Ekim Balosu

“(29 Ekim 1925) Akşam Çankaya ya çıktım. Yemek sofrası hususî bir aile sofrası halinde. Ata nın kızları ile Salih [Bozok], Kılıç Ali, Tevfik [Bıyıklıoğlu] ve Mustafa [Mecid Boysan] Beylerden ibaretti.

“Yemek arasında az içildi. Gece yarısına doğru gazinoya baloya gidilecekmiş. Küçük kızların baloya götürülüp götürülmemesi münakaşa olundu, götürülmeye karar verildi. Giyindiler, hep beraber çıktık. Atatürk Afet Hanım la, madam Baver öteki kızları ve maiyeti başka otomobillerle kafile halinde Fresko gazinosuna gittik.

“Çok kalabalık vardı, Türk hanımlar pek az idi, ecnebi bayanlar da çok değildi. Zeki Beyin orkestrası çalıyordu. Milletvekilleri, elçiler, yüksek memur ve askerler Atatürk ü şiddetle alkışladılar. 

Bir inkılâb daha: “Râfet Süreyya, 29 Ekim Balosu'nda çıplak hâliyle numaralar yapıyor”

“İlk dansı Atatürk Fransız Elçisinin kızı ile açtı. (Madam yoktu.) Kızın güzelliği herkesin dikkatini çekti; pist bir anda dans edenlerle doldu. Atatürk, kızlarından birisi ile dans etmemi söyledi.

“Danstan sonra, artist Refet Süreyya, çıplak hali ile numaralar yapmaya başladı. Bu, Ankara için bir yenilik idi.

“İnönü de Rus Elçisinin ak saçlı madamı ile dans ederken gülümsedim, yanımdan geçerken ‘Ne yapalım, politika ediyoruz' dedi.

“Subaylara şampanya”

“Atatürk, Başbakanı alarak, birlikte subayların bulunduğu yere geldik. Onlara şampanya ısmarladı. Şereflerine kadeh kaldırınca, bir alkış tufanı koptu, salonu çınlattı. Subaylar karşılıklı kadeh kaldırıyorlar, bu suretle boşalan kadehler birbirini kovalıyordu. Genç subaylar, Atatürk ü kucaklarcasına sardılar. O da onların kahramanlıklarından, memlekete yaptıkları hizmetlerden ve ordusu ile daima iftihar etmekte olduğundan bahsederek subayları ve generalleri taltif ediyordu. Onlardan ayrıldıktan sonra, Fransız Sefirinin kızı ile bir iki defa daha dans etti…

“Fransız Sefiri kızını alıp görünmeden savuşuyor”

“Çok neşeli dolaşıyor, herkese iltifatta bulunuyor, arada da biraz oturup seyrediyordu. Fransız Sefiri kızını alıp görünmeden savuşmuş. Sabah yaklaştı, herkes birer birer çekilmeye başladı. Saat 4 e doğru artık gidelim diyerek birlikte çıktık.

“Otomobilde beni yanına aldı, hareket edince başını göğsüme dayayarak daldı. Göğsümde perişan bir halde saçılan o sırma saçları en büyük heyecanı kalbimde yaratıyor, öpüyor ve kokluyordum. Atatürk ü ilk defa böyle biraz fazla kaçırmış görüyordum. Bu da subayların etkisi ile olmuştu. Tan yeri ağarmaya başlarken köşkün kapısında arabanın durması ile gözünü açtı, ‘Geldik mi?' diyerek indi ve hayırlı geceler temennisi ile içeri girdi. Odama geçtim, tatlı bir uyku güzel geceyi tarihe karıştırdı.”   (Altay 1970: 412-413)

“Dans ederken Fransız Sefîrinin kızına yapılan muâmele” (?)

“(31 Ekim 1925) (Akşam) sofranın başında Atatürk, sağında Saadet, solunda Afet ve S. Hanımlar… Bana da Saadet Hanımın solunda yer ayırmış. Tevfik, Rasim Ferit Beylerden başka kimse yok. Mutad veçhile içiliyor… […]

Başvekil geldi. (Onu) sol yanına aldı. (İnönü) Bayram gecesi, baloda, Fransız Sefiri olayını iyi bir sonuca bağladığını anlattı. Dans ederken kızına yapılan muamelenin fena maksatla olmayıp takdir maksadı ile olduğunu, iyi bir şekilde tefsir edildiğini izah etti… (Altay 1970: 415)

Râfet Süreyya yine akşam sofrasında

“(1 Kasım 1925) Bu gece Atatürk'ün sofrasında İnönü ile Bakanlardan […] (ve) artist Refet Süreyya Hanım vardı. Şarkılar söylendi, şiirler okundu, edebiyat bahisleri oldu. […] Saadet Hanımın Konya'ya, mektebine iadesini emretti…

“Çok tatlı sohbet devam ederken vakit geceyarısını geçeli iki saatten fazla olmuştu ki ancak misafirlere izin verdi. Onları uğurladıktan sonra ben de elini öperek veda etmek istedim, o boynuma sarılarak beni öptü ve tekrar beklediğini söylemek lûtfunda bulundu. Ertesi sabah saat 8 de bir yaver beni istasyona götürdü. Orada birçok zevat ve mızıka ile askerî bir kıtanın selâm ve uğurlamasıyla trene binerek Konya ya gittim.” (Altay 1970: 416)