Mustafa Kemâl’in hastalığı, ölümü, cenâzesi 48

Soy adını da ‘Büyük Şef'ine borçlu

Bu statünün bir tezâhürü de, 21 Haziran 1934 Soyadı Kanûnundan sonra, “Büyük Rehber”in kendisine, tam bir Totaliter Şef edâsıyle, “İnönü” soyadını vermiş olmasıdır. Bu hâdise, Cumhûriyet Halk Fırkası'nın nâşiriefkârı Hâkimiyeti Milliye'nin 26 İkinci Teşrîn 1934 târihli nüshasında manşet olmuştu:

“İsmet İnönü: Atatürk saygın Başbakanımıza bu soyadını verdi.

“Dün en büyük türkün Soyadını kutlamıştık. Bugün de, savaşta ve barışta onun davasına bağlanmış olan Başbakanımıza Büyük Önder'in vermiş olduğu Soyadını kutluyoruz. Bu ün, Başbakanımızı ne kadar övündürürse, bizim de o kadar göğsümüzü kabartmıştır.

“Birinci İnönü kahramanı İsmet Bey, İkinci İnönü kahramanı İsmet Paşa, Lozan kahramanı İsmet Paşa, Cumhuriyetin Büyük Başbakanı İsmet Paşa… ancak İnönü soyadını taşıyabilirdi. Lozan'ı canı kadar seven barışçı türk, Lozan'dan sonrası üzerine yüreği titriyen ileri türk, İnönünde ters taliini çevirmiş olana bu adı vermek gerekti.

“Atatürk şu mektubunda onu anlatıyor:

‘Başvekâlete:

‘Başvekil İsmet Paşa Hazretlerinin, inkılap tarihimizin ilk şerefli ve parlak sahifesi olan ‘İNÖNÜ' meydan muharebelerinin baş kahramanı olmuş bulunması itibariyle Soyadı Kanunu icabı olarak alacağı aile isminin ‘İNÖNÜ' olmasını çok yerinde bulduğumdan kendilerine bu soy adını tevcih ettiğimi bildiririm. 15.XI.1934. Reisicumhur Gazi M. Kemal.' ”

 1_26

 Mustafa Kemâl, “Râdifesi”ne “İnönü” soyadını tevcîh ederek bu vesîleyle de babalığını gösteriyor… Kemalist kadroların önde gelen pek çok şahsıyeti için de aynı kaide cârî olacaktır…

***  

 Komitacılıkları

25-30 sene gibi uzun bir müddet devâmlı bir dayanışma ve işbirliği hâlinde olmalarına zemîn hazırlayan başlıca bağ, İttihâd ve Terakkî Komitacılığı olsa gerektir. Bittabi uyuşan fikir ve menfâatlerle kuvvetlenen bir bağ…

İnönü, Gençlik Çağı Hâtırâtı'nda, birkaç cümleyle kendisinin Komitacılığa Harbiye ve Erkânıharbiye Mekteblerinde meylettiğini îzâh ediyor. Zâten (Ali Fuat Cebesoy'unki gibi) başka şahâdetlerle de bu mekteblerde kuvvetli bir Komitacı propagandası mevcûd olduğunu ve mekteblerin Macedonia Risorta İTK'sının esâs militan kaynaklarından birini teşkîl ettiğini biliyoruz. Öyle anlaşılıyor ki muallim kadrosu da umûmiyetle İttihâdcı Hareketine meyyâldi:

“Biz Erkânıharbiye talebeleri, pek mahdut olan sakınılacak hafiyeleri bilirdik ve birbirimizle aklımıza geleni serbestçe konuşurduk. Siyaset isnatlarıyla tahkik altına alınmayanımız azdır. Ama umumi olarak az çok disiplin hapislerinden sonra hepimiz Erkânıharbiye tahsilini bitirdik. […]

“…O devirde hafiye takımı bizim hocalar arasında kalmamış gibiydi. Erkânıharb sınıfındaki hocalarımızla hayatta da arkadaşlık ettik.” (İnönü, Gençlik Yılları, 1997: 19, 21)

İttihâdcı Birâderliği

Bilhassa mezkûr askerî mekteblerde kazandıkları zihniyet, mêzûniyet sonrasında Macedonia Risorta İTK'sının ihtilâlci propagandasına îtibâr etmelerini ve netîcede bu Komitaya intisâb etmelerini kolaylaştıracak, bu sûretle Erkânıharbiye'de başlayan tanışıklık, İttihâdcı Birâderliği ile pekişecektir.

“İttihâdcı Birâderliği” diyoruz, çünki İttihâd ve Terakkî, Masonluk bünyesinde doğmuş, fikriyâtı, siyâsî hedefleri, âzâ kabûl merâsimi ve hücre tipi gizli faâliyet tarzıyle tam bir Mason teşkîlâtı idi; binâenaleyh İTK'ya intisâb ile Mason Locasında tekrîs edilmek hemen hemen aynı mânâya geliyordu. Dîğer taraftan, Komita'ya ve Localara hâkim olan esâs unsur, Siyonist-Sabataî zümreydi…

Nitekim, Yeni Söz'de 20 Aralık 2017 ilâ 9 Ocak 2018 târihlerinde tefrika edilen “Kemalizm, İsrâil'in Kuruluşuna Nasıl Yardım Etti?” ve yine aynı gazetede 7 Şubat - 15 Nisan 2018 târihlerinde tefrika edilen “Mustafa Kemâl'in Masonluğunda Merâk Edilen Mes'ele: Nîçin Loca Matrikülünde İsmi Yok?” başlıklı araştırma makalelerimizde, 1908-1909 İhtilâlini gerçekleştiren İttihâd ve Terakkî Komitası'nın Selânik'deki (Avukat ve Tüccâr Emanuele Carasso'nun Üstâd-ı Muhteremi olduğu) İtalyan Locası Macedonia Risorta'nın sînesinde teşekkül ettiğini, İttihâdcı öncü kadronun tamâmının bu Loca ile bilhassa İtalya, Fransa ve İspanya'ya tâbî başka Localara mensûb bulunduğunu, bu Localarda eğitilip İhtilâle hazırlandığını delîlleriyle ortaya koymuştuk…

Muâsır Türkiye târihinin bir kilit şahsıyeti: Ali Fethi Okyar

Bu iki makalede tesbît ettiğimiz bir başka vâkıa şu idi:

Mustafa Kemâl, evleviyetle, Manastır Askerî İdâdîsi'nden beri ve Harbiye ve Erkânıharbiye'de de sınıf arkadaşı olan Pirlepeli Kolağası Ali Fethi Bey'in tavassutuyla Macedonia Risorta Locası'na ve İTK'ya intisâb etmişti. (Kâzım Nâmi Duru → Osman Zeki Koylan → Tamer Ayan ile Benoist-Méchin'e istinâden.)

İnönü, mezkûr Hâtırât'ında, kendisinin Komita'ya intisâbına da aynı arkadaşlarının vâsıta olduğunu kaydediyor. Muâsır târihimizin perde arkasını kavramak bakımından fevkalâde mühim olan bu vâkıayı, biraz aşağıda kendi ağzından nakledeceğiz. Ondan evvel, sâdece M. Kemâl ve İnönü'nün Komita'ya intisâblarını sağlamasından dahi ne kadar mühim bir şahsıyet olduğu anlaşılabilecek Ali Fethi üzerinde bir nebze duralım. 

Ali Fethi Okyar (1880-1943), Makedonya'nın Pirlepe şehrinde, Yazıcı İsmâil Efendi ile Fatma Hanım'ın oğlu olarak dünyâya geldi. Kendisi pek küçük yaşta iken babası ölünce, Manastır Vâlisi olan dayısı Müderris İbrâhim Edhem Efendi onu himâyesi altına aldı ve İptidâî Nümûne, Askerî Rüşdiye, Askerî İdâdî Mekteblerini Manastır'da bitirdi (1897). 1898'de girdiği Harbiye'den 1900'de Mülâzım ve Erkânıharbiye'den de 1903'te Yüzbaşı rütbesiyle mêzûn oldu. Mustafa Kemâl'le Manastır Askerî İdâdîsi'nde başlayan yakın arkadaşlıkları yüksek tahsîlleri esnâsında ve sonrasında da devâm etti. (Prof. Dr. İhsan Sabri Balkaya, “Trablusgarp ve Balkan Savaşlarında Ali Fethi Okyar”, http://devlet.com.tr/makaleler/y190-TRABLUSGARP_VE_BALKAN_SAVASLARINDA_ALI_FETHI_OKYAR_.html; 30.7.2018)

Ocak 1904'te Selânik'deki 3. Orduya tâyîn edildi. Mayıs 1908'de Binbaşı rütbesiyle Selânik Jandarma Zâbitân Mektebi Kumandanlığı uhdesine verildi. Ocak 1909'da Askerî Ataşe sıfatıyle Pâris'e gönderildi. Bu sıfatla ve arkadaşı Mustafa Kemâl'le berâber, 12-18 Eylûl 1910'da yapılan Picardie askerî tatbîkatını (http://www.military-photos.com/picardie.htm; 12.8.2018) tâkîb etti. Bu esnâda çektirdikleri bazı fotoğraflarda her iki arkadaş tam bir Frenk görünüşü içindedir. Başlarında da melon şapka vardır. “Müslümanların, Hıristiyanın iyisine ‘mâkul kefere', kötüsüne ‘gâvur', beterine ‘şapkalı gâvur' dedikleri” bir devirde (Falih Rıfkı Atay, Çankaya, İstanbul: Bateş Yl., 1980, s. 430) alâkasız oldukları Türk Milletini böyle temsîl ediyorlardı…