Mustafa Kemâl'in havradaki resmî cenâze âyini (2)
Ne kadar ibretâmîz bir vâkıadır ki Materyalist dünyâ görüşü nazar-ı dikkat̃e alınarak, bu meyânda L̃aiklik felsefesinin tatbîkâtı mâhiyetindeki İnk̆il̃âblarını dolaylı olarak tekzîb etmek mânâsına geleceğinden de endîşe edilerek kendisi için câmide cenâze namazı kılınmasından imtinâ edilen Mustafa Kemâl̃ için, ölümünden az bir zaman sonra, Pâris’de bir havrada resmî cenâze âyini yapılmıştır!
“Resmî”
diyoruz, çünki Yahûdi Âleminin “Ebedî Şef”e tâzîmen tertîb ettiği dînî
merâsimde Kemalist Totaliter Rejimin “Millî Şef” Hükûmeti de temsîl edilmiştir!
İşbu
çalışmamızın mevzûu, bizim 2017 senesinde keşfettiğimiz, l̃âkin ancak şimdi
efk̃ârıumûmiyeye ifşâ imk̃ânı bulabildiğimiz ve her zamânki gibi yine münhasıran
müsbit vesîkalara istinâden gözler önüne sereceğimiz bu pek ibretâmîz târihî
hak̆îkat̃tir! Bir târihî hakîkat ki, inanılmaz bir şekilde, neredeyse bir
asırdır Kemalist Rejim ve Sabataî Cemâat̃i tarafından saklanabilmiş bir sırdır!
Şu var ki
-Ziyâ Paşa merhûmun vecîz ifâdesiyle-:
“En
ummadığın keşfeder esrâr-ı derûnun,
Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?”
Le
13 janvier 1939, Paris, Synagogue Berith Chalom: “Une vue d’ensemble de la cérémonie religieuse au temple séphardi de la
rue St-Lazare à la mémoire de Kémal Ataturk”…
Büyük
târihî ifşââtımızın ilk vesîkası: -Pek haklı olarak- câmide cenâze namazı
kılınmasından imtinâ edilen Mustafa Kemâl̃ için, ölümünden az bir zaman sonra,
Pâris’de bir havrada resmî cenâze âyini yapıldı!
***
Mustafa Kemâl̃’i ölüme
götüren hastalık ve sebebleri
Mustafa
Kemâl̃’in ölümcül hastalığı, al̃kolik siroz (cirrhose alcoolique) idi. Bunun başlıca sebebi, (babası Ali Rızâ
Efendi gibi) içki müptel̃âsı olmasıydı. Daha lise çağında başlıyan bu
iptil̃âya, başka iptil̃âlar zammolmuştu: Tütün, “eğlence”, gayr-i mazbût hayât…
İçkiye olan zaafını şahsıyle de sınırlamamış, onu hel̃âl̃ kılmış, Orman
Çiftliği’nde bir bira ve şarap fabrikası têsîs ederek, resmî tes’îdlerde,
ziyâfet ve eğlencelerde içki içmeyi teâmül hâline getirerek, bu meyânda
neşriyât vâsıtalarıyle bol bol içki rekl̃amı yaptırarak mêmurları, askerleri,
bütün Anadolu halkını da içkici yapmıya çalışmış ve bunda geniş mik̆yâsda
muvaffak olmuştu. O, içki iptil̃âsı yüzünden ölümcül hastalığa yakalandığı
hâlde, ölümü pahasına, ondan vazgeçmiyecekdir.
Hastalığına
ilk def’a siroz teşhîsini koyan, Yalova Kaplıcaları Müdürü ve Baştabîbi Prof.
Dr. Nihad Reşad Belger’dir. Belger, 22 veyâ 23 Ocak 1938’de, Yalova
Kaplıcaları’nda onu muâyene etmiş, “karaciğerinin üç parmak kadar büyüyüp
sertleştiğini”, siroz olduğunu, şik̃âyetci olduğu “kaşıntılarının da bu
karaciğer rahatsızlığı”ndan mütevellid bulunduğunu kendisine açıklamış, “bunun
bilhassa içmekle ilgili olduğunu” ifâde etmiştir. Binâenaleyh, tedâvîsi, esâs
îtibâriyle, içkiyi ve tütünü bırakmak, diyet yapmak, “sâkin ve âsûde bir hayât
geçirmek” sûretiyle olacaktır. “Her şeyden önce yatakta mutlak istirâhat ve perhize harfi
harfine riâyet gerekmektedir…”
Dr. Belger
tarafından konulan al̃kolik siroz teşhîsini, ertesi gün, Mustafa Kemâl̃’in uzun
senelerdir husûsî tabîbliğini yapan Prof. Dr. Neş’et Ömer İrdelp de têyîd
etmiş, yine sıkı perhîz ve kat’î istirâhat̃ tavsıyesinde bulunmuştur. Müdâvî
(doğrudan tedâvîden mes’ûl) tabîblerden üçüncüsü olan Prof. Dr. Mim Kemâl Öke
de, meslekdaşlarıyle tamâmen mutâbıktır. Celâl Bayar’ın teklîfi ve Hastanın
tercîhiyle bunlara sonradan (Mart 1938’den îtibâren) il̃âve olan Prof. Dr. Noël
Fiessinger de onlarla ihtil̃âf hâl̃inde olmamıştır. Karaciğer hastalıkları
sâhasında dünyâ çapında bir mütehassıs olan bu Fransız tabîbi, “kat'iyen alkol̃
almamak” ve istirâhat̃ etmek şartıyle daha uzun seneler yaşıyabileceğini
kendisine kat’î bir lisânla ifâde etmiştir.
Hastalığın tedâvîsi için
ayrıca şu beş mütehassıstan müteşekkil bir müşâvir tabîb hey’eti
vazîfelendirilmişti: Prof. Dr. Hayrullah Diker, Prof. Dr. Âkil Muhtar Özden,
Prof. Dr. Süreyyâ Hidâyet Serter, Dr. Abravaya Marmaralı ve Dr. Kâmil Berk…
Bunların hepsi, hastalığın teşhîsinde de, tedâvîsinde de müdâvî tabîblerle aynı
fikirdeydiler.
28 Şubat
1938’de, Ankara’da, İstanbul ve Ankara tabîblerinden geniş bir hey’etin yaptığı
tıbbî müşâverede, Belger’in, 22 veyâ 23 Ocak 1938’de Yalova’da koyduğu ölümcül
hastalık teşhîsi bir kerre daha têyîd edildi; tabiî tedâvî de mâl̃ûmdu:
Kat’iyen içki, sigara yok; diyet tâkîb edilecek; birkaç hafta yatakta
istirâhat̃ edilecek; sonrasında da hep mazbût, “âsûde bir hayât geçirilecek”…
“Ankara Birası”nın sâhibi olan Mustafa Kemâl̃,
kucağında küçük Ülkü, solunda TBMM Reîsi General̃ Kâzım Özalp olduğu hâl̃de,
halk içerisinde bira içerken… Lise çağında başlıyan içki iptil̃âsından
(al̃kolik siroz olarak teşhîs edilen) ölümcül hastalık devresinde dahi
vazgeçemedi ve iptil̃âsının bedelini hayâtıyle ödedi. Emeli, bütün Anadolu
halkını da içkici yapmaktı. Bu uğurda büyük gayret sarfetti ve geniş mik̃yâsda
muvaffak oldu…
***