27 Mart 2019

Mutlu Olmak İçin Ne Çok Sebep Var

Haberler, gazete manşetleri, araştırma sonuçları birbiri ardınca insanın mutsuzluğundan bahsediyor. Modern çağın insana verdiği konfor ve lüksün, tüketim odaklı yaşamanın, bir bedeli belki de bu mutsuzluk. Ya da mutluluğu yanlış yerde ve yanlış şeylerde aradığımız için hüsrana uğruyoruz.

Oysa, ben insanın mutlu olmak için çok fazla nedeni olduğunu düşünüyorum. Elbette üzüldüğümüz, canımızın sıkıldığı zamanlar ve bizi mutsuz eden sebeplerde var hayatımızda. Peki ya mutlu olmak için? İsterseniz hep birlikte fark edelim, mutlu olmak için aslında ne kadar çok nedenimiz olduğunu.

Gökyüzüne bakmak hala bedava ve denizler henüz esirgemiyor dalgalarını kıyılardan. Mevsimler birbiri ardınca dönüp duruyor, işte yine geldi Nevbahar. Gökyüzü, kuşlarla rengarenk ve bebekler nur gibi doğuyor modern karanlığın üzerine. Göğe bakan avuçların içi yıldızlarla dolu ve her sabah mütemadiyen açılıyor rahmet hazineleri.

Toprak, sabırsız ve heyecanlı, tüm maharetlerini birbiri ardınca gösterme arzusunda. Kardelenler, papatyalar, sümbüller, gelincikler sırada bekliyor, sunmak için en güzel kokularını. Ağaçlar çiçeğe duralı hayli oldu. Kiraz, erik, kayısı, şeftali, kimi tatlı, kimi ekşi birbirinden güzel hepsi.

Selviler başı önde bekliyor bekliyor güneşin dokunuşlarını. Kadim çınar, bu yaz gölgesinde kim bilir hangi bahtiyar kulları ağırlayacak. Şanlı bir ecdadın sayısız hatırasını gizleyerek yüreğinde, sessizce akıtacak göz yaşlarını. Uzayıp gidecek sohbetler gün batımından gün doğumuna dek.

Başımızın üstünde duran bu gök, binlerce yıldır sapasağlam. Yıldızlar fark edilmek telaşıyla göz kırpacak her göğe bakışımızda. Kimine yol, kimine umut, kimine dilek olmuş milyarlarca yıldızımız var. Üstelik henüz kimseler ışığına, parlaklığına etiket koyamamış.

Güneş usulca sızacak her sabah odamıza. Kalk ve rızkının peşinde koş, işte önünde sonsuz kâinat dercesine. Karanlığı silip berrak bir gökyüzüyle selamlayacak her uyanışımızda. Ne ay küsecek güneşle mutlu oluşumuza, ne güneş kızacak ay için uykusuz kalışımıza.

İftar sofraları kurulacak her Ramazan'da, sanki tüm beşerî davet etmişçesine. Tok açın halinden anlayacak. Sıcak pideler bölünecek belki ama yüreklerimiz birleşecek. Mazlumlar dualarıyla vururken zalimleri, yetim yüreklerin hüznüyle hüzünlenen yürekler olacak. 

Çocukların çığlıkları dolduracak yine sokak aralarını. Salıncakların ardında, dondurmacıların önünde uzayıp gidecek kuyruklar. Dünyanın tüm kirlenmişliğine rağmen çocuk yüreği inatla masum kalacak ve çocuklar ruhumuza yine şifa olacak.

Davullar çalacak yine mahallemizde, bazen telli duvaklı gelinler için bazen de yiğit erleri vatan nöbetine uğurlamak için. Bayrağında, toprağında, ezanında bekleyenleri olacak. Canından, eşinden, çocuğundan, yarınından vazgeçerek bekleyenleri.

Müslüman zorluk ve kederle karşılaşmış ise, bu mutluluğu için bir imtihandır. Müslüman için bir şer var ise bunda gizlenmiş hayırlar vardır, Müslüman için sıkıntı var ise bunda günahlarından arınması için fırsatlar vardır. Evet gerçekten inanan ve sabredenler için mutsuzluk değil iki cihanı da kuşatacak bir saadet vardır. Ve Müslüman bilir ki, onu işiten, gören, gözeten ve yaşatan bir Rabbi vardır ve kuluna kafidir.

Dünyanın malı, makamı, şan ve şöhreti için mutsuz olmaya değmez. Şükür, kulun saadetini artıran zikridir. Dünya nimetlerine sahiplik yönünden bizden varlıklı olanda var, bizden yoksul olan da var. İnsan, ilim ve takva yönünden kendisinden üstün olanlara bakarak gayret etmeli, varlık ve maddiyat yönünden kendisinden yoksul olanlara bakarak şükretmeli. Allah mutluluğumuzu artırsın…

Vesselam…