27 Şubat 2023

Nasıl sohbet? (1)

Ramazanoğlu Mahmut Sami (K.S) nasıl sohbet yapardı diye araştırdığımızda bizlere şu tavsiyelerde bulunuyor : kendisi Kur’an-ı Kerim daima önünde açık gibiydi. Anlattığı konu ile ilgili ayet-i kerimeler birbiri ardınca inci gibi dizilir, fakat o gün anlatılması gerekenler yalnızca kırkbeş dakika içinde dürülür, o kırkbeş dakikalık sohbetin bereketi alan için bir ömür boyu sürerdi. “Bir insanın dinleme kabiliyeti bu kadardır” der ve bu süreyi aşmamağa dikkat ederdi. Yolunda oldu büyük sahâbi Ebu Bekr Sıddıyk da gönderdiği kumandanlara talimatında böyle derdi: “Uzun konuşursanız sonra söyledikleriniz önce söylediklerinizi unutturur.” O takdirde önce söyledikleriniz boşa gider. Ölçü taşınca söylenenler tersine dönebilir. Sevgi biter, nefret başlar. Dinleyenleri buna mecbur etmemek lazımdır.

ELEKTROLİZ –YA DA YALDIZLAMA TEKNİĞİ

Bu satırların yazarının baba mesleği kuyumculuktur. Babamız, kuyumculuk mesleğini icra ederken, takılar zamanla rengi atar veya parlaklığını yitirirdi. İşte bunun içinde elektroliz sistemi dediğimiz bir teknikle altınlar çeşitli kimyasalların olduğu bir suyun içine konur ve içerisine sadece 5 gram has altın atılırdı. Elektrik verildiği zaman su kaynamaya başlar ki bu da en fazla bir iki dakika sürerdi. Bitince o suyun içindeik altını alır yıkadığımızda o suyun içinde bulunan altın 8 ayar veya 14 ayar olsa bile pırıl pırıl parlar sanki 22 ayar gibi dururdu. Neden az tutulurdu,1-2 dakika gibi, çünkü çok tutulursa o içine konan 5 gram altından daha çok altın alır da kendi üzerine onun için. Yaldızı yapan 5 gram altında bir kiloya yakın 8 ayar veya 14 ayar altını yaldızlama yapar. İşte sohbet meclisleri de bu şekilde bir ELEKTROLİZ SİSTEMİ gibidir .Yani o meclise girenin arayı ne olursa olsun eğitimi, yaşı, sosyal statüsü, sıkıntıları vb ...Sohbeti yapan kişinin hali sohbete katılanlara geçer. Tıpkı o 5 gram has altın gibi. Sohbet meclisleri ya da sohbet halkaları insanı bu şekilde parlatır, cilalar hatta ayarını yükseltir. 8 ayar geldiğimiz sohbette farkına varmadan 14 ayar, 18 ayar hatta 22 ayar çıkarız. Merhum Sami efendi hazretlerinin Aksarayda bulunan Saatçi  Osman amcamızdan bize aktarılan bir sözünde dediği gibi , muhterem kardeşim altının en iyisi 24 ayardır işte olmuşken bizde 24 ayar olalım....O zaman sohbet halkaları bizi kişiliğimizi bulmayı, kendimizi tanımayı ve eksiklerimizin düzeldiği yer olarak da görebiliriz.

Şehabeddin Sühreverdî (k.s) buyurmuştur:

“Sohbet, insanın iç âleminin gözeneklerini açar. Sohbetle insan, hadiselerin hakikatini kavrar.

Seyyid Abdülkadir-i Geylani (k.s) hazretleri şöyle buyurmuştur:

‘’Allah dostları ile Salihlerle beraber ol. Onların sohbetlerinde bulun. Böylece Allah’ın onlara olan yardımı sayesinde sen de güçlenirsin. Sen de onların gözü ile görürsün. Allah’da tıpkı onlarla övündüğü gibi seninle de övünür.‘

SOHBETLE TERAPİ İMKANI

Terapist, psikolojik destek ihtiyacında olan kişilere profesyonel bir çerçeve içerisinde destek veren, aldıkları eğitimle terapi konusunda uzmanlaşmış kişilere denir. Terapinin verimli olabilmesi için terapist ve danışan arasında, "iyileştirici ittifak" olarak tanımlanan ilişkinin gelişmesi ve korunması çok önemidir. Bu ilişki samimi, anlayışlı ve gün verici bir ilişkidir ve danışan ile terapistin birlikte koymuş oldukları hedeflere ulaşmalarına yardımcı olur. Nitelikli bir terapi için, terapistin işinin ehli olması kadar danışanı ile doğru bir ilişki kurabilmesi de önemlidir. - Terapi sırasında yaşanan aktarım ve paylaşımlar hem kişiyi rahatlatabilir, hem de ona sorunlarını farklı ve uzman bir perspektiften görme şansı tanıyabilir. Elbette ki; dertlerin hiç biri sihirli bir değnekle ortadan kalkmıyor ancak tarafsız bir gözle size bakılması ve en önemlisi de bu sorunları sadece sizin yaşıyor olmadığınızı idrak etmek belki de çözümün başlangıcını oluşturabilir.

National Geographic son sayısında bu konuyu kapağa taşıdı. Bu dergide aktarılan rakamlara göre 1995 yılında Türkiye’de satılan antidepresan sayısı 6 milyon 816 bin 200 kutu iken, bu rakam 2010 yılında 34 milyon 158 bin 82 kutuya yükselmiş. Bu rakamlara göre Türkiye halkının yarısı depresyon geçiriyor.  Şimdi, bunun en temel sebebi materyalist temele dayalı kurgulanan sosyal/ siyasi/ kültürel/ ekonomik yaşam algısıdır. Bu temelden neş’et eden 2 önemli sebep var. Birincisi ilaç şirketlerinin “hastalıktan” para kazanıyor olmasıdır. Bu hastalıkların pazarlanmasına yol açıyor.

Türkiye Psikiyatri Derneği Dış İlişkiler Sekreteri Dr. Halis Ulaş’ın açıklamasına göre, gerek ilaç tüketiminin azalması gerekse bilinçli ilaç kullanımın sağlanması için koruyucu sağlık (ruh sağlığı) uygulamalarına ağırlık verilmesi gerekiyor. Evet, işte burada tekkeler devreye giriyor.