Nasıl sohbet? (1)
Ramazanoğlu Mahmut Sami (K.S) nasıl sohbet yapardı diye araştırdığımızda bizlere şu tavsiyelerde bulunuyor : kendisi Kur’an-ı Kerim daima önünde açık gibiydi. Anlattığı konu ile ilgili ayet-i kerimeler birbiri ardınca inci gibi dizilir, fakat o gün anlatılması gerekenler yalnızca kırkbeş dakika içinde dürülür, o kırkbeş dakikalık sohbetin bereketi alan için bir ömür boyu sürerdi. “Bir insanın dinleme kabiliyeti bu kadardır” der ve bu süreyi aşmamağa dikkat ederdi. Yolunda oldu büyük sahâbi Ebu Bekr Sıddıyk da gönderdiği kumandanlara talimatında böyle derdi: “Uzun konuşursanız sonra söyledikleriniz önce söylediklerinizi unutturur.” O takdirde önce söyledikleriniz boşa gider. Ölçü taşınca söylenenler tersine dönebilir. Sevgi biter, nefret başlar. Dinleyenleri buna mecbur etmemek lazımdır.
ELEKTROLİZ –YA DA YALDIZLAMA TEKNİĞİ
Bu satırların yazarının baba mesleği kuyumculuktur. Babamız,
kuyumculuk mesleğini icra ederken, takılar zamanla rengi atar veya parlaklığını
yitirirdi. İşte bunun içinde elektroliz sistemi dediğimiz bir teknikle altınlar
çeşitli kimyasalların olduğu bir suyun içine konur ve içerisine sadece 5 gram
has altın atılırdı. Elektrik verildiği zaman su kaynamaya başlar ki bu da en
fazla bir iki dakika sürerdi. Bitince o suyun içindeik altını alır
yıkadığımızda o suyun içinde bulunan altın 8 ayar veya 14 ayar olsa bile pırıl
pırıl parlar sanki 22 ayar gibi dururdu. Neden az tutulurdu,1-2 dakika gibi,
çünkü çok tutulursa o içine konan 5 gram altından daha çok altın alır da kendi
üzerine onun için. Yaldızı yapan 5 gram altında bir kiloya yakın 8 ayar veya 14
ayar altını yaldızlama yapar. İşte sohbet meclisleri de bu şekilde bir
ELEKTROLİZ SİSTEMİ gibidir .Yani o meclise girenin arayı ne olursa olsun
eğitimi, yaşı, sosyal statüsü, sıkıntıları vb ...Sohbeti yapan kişinin hali
sohbete katılanlara geçer. Tıpkı o 5 gram has altın gibi. Sohbet meclisleri ya
da sohbet halkaları insanı bu şekilde parlatır, cilalar hatta ayarını
yükseltir. 8 ayar geldiğimiz sohbette farkına varmadan 14 ayar, 18 ayar hatta
22 ayar çıkarız. Merhum Sami efendi hazretlerinin Aksarayda bulunan Saatçi Osman amcamızdan bize aktarılan bir sözünde
dediği gibi , muhterem kardeşim altının en iyisi 24 ayardır işte olmuşken bizde
24 ayar olalım....O zaman sohbet halkaları bizi kişiliğimizi bulmayı, kendimizi
tanımayı ve eksiklerimizin düzeldiği yer olarak da görebiliriz.
Şehabeddin Sühreverdî (k.s) buyurmuştur:
“Sohbet, insanın iç âleminin gözeneklerini açar. Sohbetle
insan, hadiselerin hakikatini kavrar.
Seyyid Abdülkadir-i Geylani (k.s) hazretleri şöyle
buyurmuştur:
‘’Allah dostları ile Salihlerle beraber ol. Onların
sohbetlerinde bulun. Böylece Allah’ın onlara olan yardımı sayesinde sen de
güçlenirsin. Sen de onların gözü ile görürsün. Allah’da tıpkı onlarla övündüğü
gibi seninle de övünür.‘
SOHBETLE TERAPİ İMKANI
Terapist, psikolojik destek ihtiyacında olan kişilere
profesyonel bir çerçeve içerisinde destek veren, aldıkları eğitimle terapi
konusunda uzmanlaşmış kişilere denir. Terapinin verimli olabilmesi için
terapist ve danışan arasında, "iyileştirici ittifak" olarak
tanımlanan ilişkinin gelişmesi ve korunması çok önemidir. Bu ilişki samimi,
anlayışlı ve gün verici bir ilişkidir ve danışan ile terapistin birlikte koymuş
oldukları hedeflere ulaşmalarına yardımcı olur. Nitelikli bir terapi için,
terapistin işinin ehli olması kadar danışanı ile doğru bir ilişki kurabilmesi
de önemlidir. - Terapi sırasında yaşanan aktarım ve paylaşımlar hem kişiyi
rahatlatabilir, hem de ona sorunlarını farklı ve uzman bir perspektiften görme
şansı tanıyabilir. Elbette ki; dertlerin hiç biri sihirli bir değnekle ortadan
kalkmıyor ancak tarafsız bir gözle size bakılması ve en önemlisi de bu
sorunları sadece sizin yaşıyor olmadığınızı idrak etmek belki de çözümün
başlangıcını oluşturabilir.
National Geographic son sayısında bu konuyu kapağa taşıdı.
Bu dergide aktarılan rakamlara göre 1995 yılında Türkiye’de satılan
antidepresan sayısı 6 milyon 816 bin 200 kutu iken, bu rakam 2010 yılında 34
milyon 158 bin 82 kutuya yükselmiş. Bu rakamlara göre Türkiye halkının yarısı
depresyon geçiriyor. Şimdi, bunun en
temel sebebi materyalist temele dayalı kurgulanan sosyal/ siyasi/ kültürel/ ekonomik
yaşam algısıdır. Bu temelden neş’et eden 2 önemli sebep var. Birincisi ilaç
şirketlerinin “hastalıktan” para kazanıyor olmasıdır. Bu hastalıkların
pazarlanmasına yol açıyor.
Türkiye Psikiyatri Derneği Dış İlişkiler Sekreteri Dr. Halis
Ulaş’ın açıklamasına göre, gerek ilaç tüketiminin azalması gerekse bilinçli
ilaç kullanımın sağlanması için koruyucu sağlık (ruh sağlığı) uygulamalarına
ağırlık verilmesi gerekiyor. Evet, işte burada tekkeler devreye giriyor.