Nasıl sohbet? (2)
İstanbul’da Osmanlı İmparatorluğunun son dönemine kadar 300 tane tekke ve zaviye vardı. Yani hemen hemen her mahallede bir tekke bulunuyordu.
Mustafa Kara’nın Tekkeler ve Zaviyeler kitabına baktığımız
zaman, tekkelerin birçok faydasını olduğunu görüyoruz. :”Tekke ve zaviyelerin
zaman zaman ruh ve sinir hastalıkları için bir tedavi merkezi olarak
kullanıldığını da biliyoruz. Daha çok telkin ve irşat yoluyla hizmetlerini
sürdüren bu şifa yurtları, çoğu zaman bir şeyhin önderliğinde toplumun bu
yöndeki yaralarına da çareler aramıştır. Doktorla hastalar arasında genellikle
samimi bir hava vardır. Hasta şifa bulmak için elinden geldiği kadar doktorun
tavsiyelerine uyar. Tekke şeyhleri de bu noktayı değerlendirerek, Ruhi
dertlerine çareler aradıkları insanlar arasında İslam’a uzak olanlara da
böylece bir şeyler verme fırsatını bulmuşlardır…”
2009'da psikolojik rahatsızlıklar sebebiyle hastanelere 3
milyon kişi giderken 2013'te bu rakam 9 milyona çıktı.
Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan alınan verilere göre son 5 yıla
ait antidepresan ve benzer özelliklerdeki ilaçların kutu bazında tüketim
miktarları da dikkat çekici. 2009 yılında 37 milyon 727 bin 498 kutu; 2010
yılında 40 milyon 739 bin 706 kutu; 2011 yılında 46 milyon 817 bin 849 kutu;
2012 yılında 48 milyon 425 bin 163 kutu; 2013 yılında ise 37 milyon 866 bin 804
kutu ilaç tüketildi. Son 5 yılda tüketilen toplam ilaç 211 milyon 577 bin 20
kutu oldu.
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Türkiye’nin ruh
sağlığı profili raporunda paylaşılan bu 5’te1’lik oran aslında az, her 3
kişiden birinin ruh sağlığının bozuk olduğunu söyleyebileceğimiz bulgular
mevcut. Bu, dünyadaki rakamlara da uyuyor. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki
depresyon, depresif belirti oranları ile Türkiye’deki oranlar örtüşüyor.
Ancak Türkiye şu açıdan ayrılıyor, bizdeki durumun artışı
biraz da tedavinin olmamasıyla ya da verimli tedavi yapılamamasıyla ilgili.
Dünya Sağlık Örgütü, eğer önlem alınmazsa 2020 yılında dünyanın en büyük sağlık
sorununun depresyon olacağını söylüyor. Konu sadece psikiyatrinin değil
psikolojinin de yardımıyla irdelenmeli.
İNSANIN KENDİNİ TANIMASI SOHBETLE OLUR
İnsanımız daha doğrusu İNSANLIK kendini tanımıyor sanki. Biz
buz üstüne bina yapmaya çalışıyoruz, evlilik, eğitim, çocuk vb gibi… Yanılıyor
muyum? Yani kişi kendini tanımadan gözü kapalı kararlar veriyor ya da kendini
tanımadan öğrendiği bilgilerle belki dünyaya kafa tutar hale geliyor. Sonra da
bunun olmayacağını görünce de depresyonlar ya da intiharlar başlıyor…
İnsanın kendini tanıması 3 tür zekâ vasıtasıyla gerçekleşir,
rasyonel, duygusal ve ruhsal zekâ. Rasyonel ve duygusal zekâ alanları batı
sözde-değerleri ile parsellendiği ve batıda insanı yeterince tanımadığı için
bizler dolaysız olarak onların cehaletini ithal ediyoruz. Bir Nietsche’yi,
Schopenhauer’i, Camus’yü, Sartre’ı, Freud’u okuyarak mı insan anlaşılır, yoksa
Hz.Mevlâna (ks), Yunus Emre (ks), Şihabuddin Suhreverdi (ks), İbn Arabî (ks)
gibi bize ait velilerden mi?
Aradaki fark o kadar devasadır ki, adı geçen filozoflar ve
sözde “ruh” bilimciler karikatür gibi kalır. Bu nedenle USA da satılan manzum
eserler arasında Hz. Mevlana’mızın Mesnevi-i Şerifi birinci sırayı alır. Ama
bizdeki batı hayranlığı ile bu topraklarda üstünde oturduğumuz hazinenin
farkına varmadan yaşarız, öyle olmayanları tenzih ederim.
Ruhsal zekâyı geliştirmek için ne yapmak lazım, bunun
yöntemi nedir?
Ruhsal zekâyı geliştirmek için ise İslam’ı “dinamik bir
şekilde yaşamak gerekir, yani kıldım beşi, yedim aşı gibi minimalist bir tutum
içinde değil, Efendimiz (asv) ve Sahabenin hayatlarını örnek alarak. Hakiki
İslam sürekli tekâmül gerektirir, “bir günü bir gününe uyan zarardadır”. Nafile
ibadetler ve infak, isar hayat tarzı tatbik edildiğinde, kabı aldığınca insanda
hikmet ve marifet uyanır. Hikmet kendi nefsini bilmekle başlar, “nefsini bilen
ise Rabb’ini bilir”.
Kaynaklar:
Ahmet ÖĞKE Yrd. Doç Dr. Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Mevlânâ’nın
Mecâlis-i Seb‘a’daki Sohbet Metodu
Ramazanoğlu Mahmud Sami –Musahabe (Erkam yayınları)
Osman Nuri Topbaş –İmandan İhsana Tasavvuf (Erkam Yayınları)
Abdulkadir Geylani –Sohbetler