02 Kasım 2022

Nurettin Topçu İle Demokrasi yahut Demagoji Üzerine Düşünceler

Nurettin Topçu çağımızın kült kavramlarından demokrasiyi ele alırken: “Demokrasi, geçmiş asırlarda zorba hükümdarların zulmünden usanan insanlığın, bu zulümler tarihine karşı tabii bir tepkisi ve ayaklanmasıdır… Demokrasi, kendisinden beklenen gayeye ulaştırabilmek için, onu kullanan insanlardan kemal ve fazilet ister.( Nurettin Topçu, İradenin Davası-Devlet ve Demokrasi, İstanbul, 2004, s.127.)”, tespitleriyle zulme karşı kemal ve erdemi koyan, insan ve ahlak merkezli bir okumayla konuya yaklaşır. Burada devam ile eleştirel bir gözle demokrasiye algılamamızdaki bazı hataları eleştirir: “Batıdan gelen her fikir gibi, demokrasi bizde halka “amentü” halinde ezberletildi. Tenkit ve münakaşa edilmedi. Bünyemize uygunluğunun şartları üzerinde düşünülmedi. Hukuk ve ahlak yönünden tahlili yapılmadı. Değeri hakkında itirazlar yapılıp cevapları aranmadı(Topçu, İradenin Davası-Devlet ve Demokrasi, s.119.)” Günümüzde demokrasi menşei itibariyle kutsanırken mefhumu icabınca acaba yeterince düşünüldü mü?

Hukuk ve ahlak meselesi medeni varoluşun özüdür. İnsanlık adına her nerede bir medeni tezahür yani toplum-devlet hayatı söz konusu ise, bir şehirde bir düzen kurulmuşsa muhakkak hukuk ve ahlak bu zeminin temel taşlarıdır. Devletin dini adalet ise bunun temel dinamikleri/ilkeleri hukuk ve ahlak olsa gerektir. Hukukun ve ahlakın hangi kültürel içerikle doldurulacağı ise o toplumun ne idüğü ile yakından alakalıdır. Türkler tarihte bu ikiliyi töre kavramı ile düşündüler. Zira hukuk ve ahlak üzerinden yapılacak hareketler muhakkaktır ki bilgelik icap ettirir. Töreli olmak bilgelikle medeniyete sahip olmaktır. Bilgeliğin özünde ise kuta sebebiyet veren hasletlere, erdeme ve olgunluğa sahip oluş yatar. Yusuf Has Hacib bunu adalete istinat eden kanun diye dile getirmişti. Böyle değilse olan biten keyfilik yahut keyfiliğe kılıf olacaktır. Topçu bu konuda düşüncesine devam ederken “Hiçbir rejim kendiliğinden, mutlak surette ne iyidir, ne de fenadır. Esas olan, onu kullanacak, insanın ruh ve ahlak yapısıdır. Sade bir alet, bir cihaz olarak, insan hak ve hürriyetlerinin korunmasında demokrasi, en elverişli bir hukuki müessesedir. Lakin bu müessesenin muvaffakiyeti, onu kullananların iyi niyetine bağlıdır. İyi niyet olmazsa demokrasiden, başka rejimlerden doğacak bütün fenalıkların doğması beklenebilir.( Topçu, İradenin Davası-Devlet ve Demokrasi, s.119.)” İnsan merkezli bir ahlak ve hukuk anlayışında esas olan ister töre diyelim ister demokrasi kavramları masumiyet ve meşruiyeti şahısların bunları istismarını örtemez. İyi niyet son derece önemlidir. Ruh ve ahlak yapısı bilgelikten uzak ve aykırı tiplerin demokrasi oyuncağını oynarken yapacakları şey demagojidir. Peki, bunun aşılması için demokrasi olgusu mefhumundaki manayı gerçekleştirmek için ne ister?

Nurettin Topçu bu soruya net ve kesin bir cevap verir: “Demokrasi, kendisinden beklenen gayeye ulaştırabilmek için, onu kullanan insanlardan kemal ve fazilet ister.( Topçu, İradenin Davası-Devlet ve Demokrasi, s.120.)” “Demokrasinin muvaffak olması için, bütün halkın siyasi hürriyete sahip olması kâfi değildir. Olgunlaşmamış ve kendi yolunu bulmamış bir halk kütlesinin fena emeller elinde oyuncak olması her zaman mümkündür. Demokrasiyi değerlendirecek olan, halka önderlik edecek olgun ve faziletli bir münevver zümrenin yetişmesidir. Gazete ile parti bu kültür ve ahlakın kaynağı değildir. Halkla beraber, gazete ve partiyi de kuşatan bir büyük daire, bir gerçek temel lazımdır. Bu temel veya daire, mürebbi ve öğretmenlerin irşadıdır; millet çocuklarına verilecek ilim zihniyeti ve ödev ahlakıdır. Doğunun, ilim zihniyetini benimsememiş ve ödev iradesi ise asırların uyuşukluğu içinde çürümüş memleketlerinde, demokrasinin manzarası acıklıdır. Buralarda, seçim cambazlığına bağlanmış demokrasi gösterisi içinde halkın heyecan ve enerjisi harcanarak fert ve zümrelerin hırs ve menfaatleri ile gizli teşkilatlara bağlı despotik kuvvetlerin hazin bir karışığı yaşatılmaktadır.(Topçu, İradenin Davası-Devlet ve Demokrasi, s.121-122)Hırs ve menfaatlere bağlı despotik kuvvetler cambazlıklarla coğrafyamızı modern zamanlarda son derece anlamsız ve değersiz yerlere sürüklediler. Medeniyetlerde devletler törenin tecelligâhıdır. Demokrasi bu manada kemal ve fazilet ile tahakkuk eden bir medeni düzen kurma vasıtası ise burada bilge bir zümrenin tıpkı törenin tahakkuku ve korunması için teşkilatlanmış toplum gibi organize olması gerekmez mi? Peki neden?

            Topçu burada nihai olarak tespitini yapar: “Demokrasi, insan olarak bütün vatandaşların şahsiyetine hörmet esasına dayanmaktadır. Demokrasi ahlakının temeli hörmettir. İnsan şahsiyetine karşı duyulan saygı tam oldukça ve bütün vatandaşlar bu karşılıklı saygı esasını elden bırakmadıkça demokrasi cihazı mükemmel işleyecektir. Ancak ihtirasların insana saldırarak başkasına hörmet yerine nefsi için menfaat endişesini hakim kıldıkları yerde hakka hörmet esasının, demokraside yalnız bir veya birkaç tarafı değil de, fırsatı ele geçiren her vatandaş tarafından çiğnenebileceğini düşünürsek, demokraside fazilet yaşatmanın monarkın faziletinden daha güç ve ender olacağını kabul edebiliriz.(Topçu, İradenin Davası-Devlet ve Demokrasi, s.141)” Hülasa değerler üzerinden var olmayan siyasi düzenler hangi kültürel zemine dayanırsa dayansın maksat hâsıl olamayacaktır. Hrömet insana değil de menfaate ise demokrasi orada yozlaşmanın zemini olmaz mı? “Genel menfaat ideali, gerçek demokrasilerin ruhunu teşkil eden ana davadır. Memleket davalarının muhtaç olduğu kültür ve tam faziletle genel menfaat fikir ve ideali ne sahip olmayıp da, seçmenlerin arzularına söz vermek suretiyle seçilenlerin kuracağı demokrasi, tam manasıyla demagoji haline gelmeye mahkumdur.(Topçu, İradenin Davası-Devlet ve Demokrasi, s.124-125)” Genel menfaat ideali Russeau’dan beri modern bir erdem ilkesidir. Kişinin menfaatini toplumun genelin önünde görmemesi, onunla birlikte yücelme ilkesi aslında Kutadgu Bilig siyaset zihniyetinde asırlar öncesinden söylenmiş idi. Lakin modern zaman bezirganlığı ne onu ne ötekini anlamaya yanaşmadığından vaki demagoji sürgit devam ediyor.

            Demagojik demokrasilerin medeni bir hayat kurmasını beklemek abesle iştigaldir. Topçu beyin bu tespit ve tenkitleri muhakkak ki gelecek adına düşünülmesi ve üzerinde durulması gereken konulardır. Aslında burada düşündüğümüz ve üzerinden durduğumuz kendiliğimizden başka bir şey de değildir. Kendimize ne kadar samimiyiz ve iddiamız ne kadar sahih her şey tam da burada ortaya çıkacaktır. Hırs ve menfaat mi, hak ve ahlak mı? Demokrasi mi demagoji mi?

            Vesselam