Öğretmen: Ruhumuzun yolunu aydınlatan kandil
Öğretmen kimdir? Sorusunun binlerce farklı cevabı olabilir. Mesela; rehber, örnek insan, bilge, anne, baba, okutan, öğreten, yol gösteren, fedakâr, sırdaş gibi. Benimde bu soruya bir cevabım var elbette. Öğretmen, karanlıklarla ve dehlizlerle dolu dünyada, yolumuzu aydınlatan kandildir. Başkalarının yolunu aydınlatmak için yanıp tükenen bir kandil. Çocuklar karanlıklar içinde kalmasın, yolunu şaşırmasın diye yanıp tükenen kandiller.
Her insan büyük bir
potansiyelle ve farklı yeteneklerle dünyaya gelir. Az sayıda kişi, yaşam
yolculuğunda dünyaya getirdiği potansiyelini keşfetme ve gerçekleştirme imkânı
bulurken pek çok insan potansiyelini fark edemeden yahut gerçekleştiremeden
dünya sürgününü tamamlar. Potansiyelini keşfeden ve inkişaf ettiren az sayıdaki
insanın hayatında derin izler ve kırılmalar oluşturanlarsa öğretmenlerdir. Sadece
fertlerin değil, milletlerin ve medeniyetlerinde tarihini öğretmenler yapar.
Büyük muallim ve
mütefekkir Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası isimli eserinde şöyle der;
“Devletleri
ve medeniyetleri yapan da yıkan da muallimlerdir. Muallime değer verildiği,
muallimin hürmet gördüğü ülkede insanlar mesut ve faziletlidir. Muallimin alçaltıldığı,
mesleğinin hor görüldüğü milletler düşmüştür, alçalmıştır ve şüphe yok ki
bedbahttır.”
İnsanlık, tarih
boyunca öğretmenlerin ve alimlerin rehberliğinde ilerlemiştir. Asırlar boyu
dünyaya hükmeden Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve yükseliş devrine baktığımızda
bu etkiyi belirgin biçimde görebiliriz. Mesela
Osman Gazi ve Şeyh Edebali, II. Murat ve Hacı Bayram-ı Veli, Fatih Sultan
Mehmet ve Akşemseddin, Yavuz Sultan Selim ve Kemalpaşazâde (İbn Kemal) gibi
alimler yaşadıkları çağda dünyevi ve uhrevi hayatı imar ve inşa etmişlerdir.
Cihan imparatorluğunda, ilme ve alime verilen önemin azalmasıyla birlikte,
gerileme ve çöküş kaçınılmaz olmuştur.
Türkiye yüzyılı
olarak ifade ettiğimiz, büyük umutlar, heyecanlar ve idealler taşıdığımız bu
yeni yüzyılda, beklenen ilerlemeyi ve kalkınmayı başlatacak olanlar; milli ve manevi mukaddesatına bağlı
öğretmenler ve onların yetiştireceği gençler olacaktır. Dolayısıyla
istikbalimizi inşa edeceğimiz yer, şanlı tarihini tanıyan ve bununla iftihar
eden, bugünün ve yarının gerektirdiği yeterlilikleri öğreten, sadece bilgi
değil ahlak ve değerleri de önemseyen bir millet mektebidir.
Yarın 24 Kasım ve
öğretmenler gününü kutlayacağız. Oysa öğretmenler, anılmaktan ziyade anlaşılmak
istiyorlar. Anlaşılmak; yani yaşadıkları zorlukların, yorgunluklarının, daha
iyi yaşam koşullarını hak ettiklerinin anlaşılmasını istiyorlar. Öğretmenler
gününü kutlarken, öğretmenleri anlamaya da gayret edelim.
Farklı alanlarda başarılar
elde etmiş, bir mesleği, hayatını sürdürebileceği bir işi ve geliri olan
herkesin, hepimizin; yaşamında kırılmalar oluşturmuş, derin izler bırakmış bir
öğretmeni olduğuna inanıyorum. Belki anaokulunda, ilkokulda, ortaokulda, lisede
veya üniversitede karşımıza çıktı o büyük ruhlar sanatkarı. Ve ruhumuzun yolunu
aydınlattı. Ben o büyük öğretmenlerle hem ilkokulda hem de lisede karşılaştım.
Sözlerime son verirken, başta şehit
öğretmenler olmak üzere, kendisini çocuklara, vatanına ve büyük ideallere
adamış; mesleğini samimiyetle ve gayretle yapma azminde olan tüm öğretmenlerin
“Öğretmenler Gününü” tebrik eder, dünyanın en masum ruhlarının yolunu
aydınlatacakları sağlık ve huzur dolu bir meslek yaşamı dilerim.
Vesselam…