16 Aralık 2022

Olumsuz Düşünmenin Ruh ve Beden Sağlığına Etkileri

İnsan, düşünen bir varlıktır. Düşünmek, insanın medeniyet ve teknoloji inşa etmesinin en büyük aracı olmuştur. Ancak düşünceleri olumlu ve olumsuz olarak iki sınıfta ele alabiliriz. Özellikle kişinin kendisi ve yaşamı ile ilgili olumsuz düşüncelere sahip olmasının, onun ruh ve beden sağlığı üzerinde olumsuz etkileri vardır. 

İnsanın kendisi ve yaşamı hakkında olumsuz düşünmesinin pek çok çeşidi vardır. Bunlardan ilki, kötümserliktir. Kötümserlik, olumsuz sonuç beklentisi anlamına gelmektedir. Kötümser bireyler, kontrol edilemez, dışsal ve genel nedenlere yükleme yaparlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, sonuçları değiştiremeyeceklerine inanırlar. İkincisi ise, kötümserlikle benzer örüntülere sahip olan endişedir. Endişe, kişinin gelecekteki belirsiz bir sonuç temelinde kendisine ve çevresindekilere ve de olaylara ilişkin tekrarlayıcı düşünceleridir. Bu düşünceler, gelecekteki belirsiz ve istenmeyen sonuçlara yöneliktir. Aynı zamanda bu düşünceler, birey için rahatsız edicidir. Üçüncüsü ise, bireylerin geçmişlerine yönelik olumsuz düşünmeleridir. Geçmişe yönelik olumsuz düşünceleri sıklıkla düşünmeye, ruminasyon denir. Ruminasyonda bireyler, problemlerini çözmek için harekete geçmeksizin içinde bulundukları duygu durumlarını ve olası sebep ve sonuçları tekrar tekrar düşünme eğilimindedirler. 

İnsanlar neden olumsuz düşünürler? İnsanların olumsuz düşünmelerinin pek çok nedeni vardır. Bunlardan ilki, insanın diğer varlıklara göre yüksek düzeyde bilme ve anlama kapasitesine sahip olmasıdır. Psikologlara göre insan zihni, herhangi bir deneyimde bir cevap veya bir anlam duygusu arar. İnsanlar bir mesele üzerinde düşünürlerse onu daha iyi anlayacaklarını ve çözeceklerini var sayarlar. İkincisi, daha önce deneyimlediğimiz travmatik yaşantılardır. Üçüncüsü, depresyon ya da anksiyete gibi ruhsal bozukluklara sahip olmamızdır. Dördüncüsü, kısa süreli rahatlama isteğidir. Özellikle geçmişe yönelik olumsuzlukları düşünmek, bizi üzen bir duruma karşı harekete geçme duygusu verir ve bu da kısa vadede sıkıntıyı giderir. Beşincisi, çözülemez bir sorunu kabul etmeye hazır olmamızdır.  Geçmişteki ve gelecekteki olası olumsuzlukları uzun uzun düşünmek iyi hissettirir; çünkü geçici olarak da olsa bu çözülemez sorunu, bu kabul edilemez gerçekliği istediğimiz şekilde değiştirilebileceğimize inanmamızı sağlar. Altıncısı, sorunları büyük, başa çıkma kapasitemizi ise yetersiz algılamamızdır. Yedincisi, yeterince sosyal destek kaynaklarına sahip olmamızdır.

Olumsuz düşüncelerin etkileri nelerdir? Olumsuz düşüncelerin fiziksel ve ruhsal sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri vardır. Öncelikle, olumsuz düşüncelerin bireylerin DNA yapılarını bozduğu sonucuna varılmıştır. İkincisi, olumsuz düşüncelerin bireylerin dokularına da zarar verdiği bulunmuştur. Örneğin; olumsuz düşünceleri daha fazla olan yaşlıların eklem hastalıklarından olan osteoartrit belirtilerini daha fazla sergiledikleri bulunmuştur. Üçüncüsü, olumsuz düşünceler bireylerin organ düzeyinde de işlevselliklerine zarar vermektedir. Olumsuz düşüncelere sahip bireylerin daha fazla kalp hastalıkları belirtileri sergiledikleri bulunmuştur. Dördüncüsü, sistem düzeyinde olumsuz etkilerinin olmasıdır. Bireylerde olumsuz düşünceler arttıkça bağışıklık sistemlerinin daha çok zayıfladığı sonucuna varılmıştır. Beşincisi,  depresyon ve anksiyete gibi çeşitli ruh sağlığı sorunları yaşamaktır.  

 

Olumsuz düşüncelerle nasıl başa çıkabiliriz? Olumsuz düşüncelerle başa çıkmanın pek çok yöntemi vardır. Birincisi, olumsuzlukları sürekli düşünmek ile problem çözmenin farklı olduğunu kabul etmektir.  İkincisi, dikkat dağıtıcıların kullanılmasıdır. Üçüncüsü, gün içeresinde bu olumsuz düşünceleri düşünmek için yarım saatlik bir düşünme zamanı ayarlamaktır.  Dördüncüsü, düşüncelerin kafamızda dönüp durmasına izin vermek yerine bunları yazmaktır. Beşincisi, sosyal destek almaktır. Sorun hakkında birileri ile görüşmek insanlara yeni bakış açıları kazandırmaktır. Altıncısı, mutluluğu artırma stratejilerini kullanmaktır. Yedincisi, amaçlar oluşturup kendimizden ve başkalarından beklentilerimizi azaltmaktır. Sekizincisi, nefes alma ve gevşeme gibi egzersizleri yapmaktır. Dokuzuncusu, güçlü olduğumuz özellikleri düşünmektedir. Onuncusu, tetikleyicileri tanımlamak ve bunlardan uzak durmaya çalışmaktır.

On birincisi, dine ve maneviyata sığınmaktır. Yapılan çalışmalar, düşünceleri ve duyguları kontrol etmek için ne kadar çok çaba harcarsak o kadar istenmeyen düşüncelere ve duygulara sahip olma eğiliminde olduğumuzu da ortaya koymuştur. Bu gerçeklik, bizim yaşama anlam yüklememiz, gerçekliği kabul etmemiz ve kendi kontrol sınırlarımızı bilmemiz gerektiğini de göstermektedir. Din psikolojisi açısından durum değerlendirildiğinde, insanın ve Yaratıcının sahip olduğu iki önemli irade bulunmaktadır. Allah’ın sahip olduğu külli irade ile ilgili Âl-i İmrân Suresi 26. ayette “De ki: Ey mülkün gerçek sahibi olan Allah! Sen dilediğine mülkü verirsin, dilediğinden mülkü çekip alırsın; dilediğini yüceltip aziz kılar, dilediğini alçaltıp zelil edersin. Bütün hayırlar yalnız senin elindedir. Şüphesiz sen, her şeye kâdirsin” şeklinde ifade edilmektedir. İnsanın iradesini doğru kullanması tevekkül kavramı ile anlatılmaktadır. Allah, bu konuda Hûd Suresi 56. ayette şöyle ifade etmektedir “Hiç şüphesiz ben, benim de sizin de Rabbiniz olan Allah’a tevekkül ettim. Hareket eden her canlıyı perçeminden tutan (kontrol edip yönlendiren) O’dur. Şüphesiz ki Rabbim, dosdoğru yol üzeredir”. Bir amaca ulaşmak için gerekli önlemleri aldıktan sonra gerisini Allah’a bırakmak ve teslim olmak insanı rahatlatmaktadır.

Sonuç olarak, insanın varoluşsal gerçekliği, her şeyi kontrol edebilen bir varlık olmadığımızı göstermektedir. Bu bağlamda kendi sınırlarımızı bilmek iyileştirici bir güce sahiptir. Bu noktaya işaret eden Reinhold Niebuhr’un duası bizim için önemli bir rehber olabilir: Allah’ım, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmem için bana sükûnet; değiştirebileceğim şeyleri değiştirebilmem ve aradaki farkı anlamam için akıl ver".  Olumsuz düşüncelerimiz ve deneyimlerimiz elbette olacaktır. Yukarıda ifade edilen başa çıkma yöntemlerine ek olarak kendi inanç sistemimizde yer alan iki önemli araç olan “tevekkülü ve teslimi” kullanarak olumsuz düşüncelerin üstesinden gelebiliriz. Böylece sağlıklı, mutlu ve hayırlı bir ömür geçirebiliriz.