Olumsuz Düşünmenin Ruh ve Beden Sağlığına Etkileri
İnsan, düşünen bir varlıktır. Düşünmek, insanın medeniyet ve teknoloji inşa etmesinin en büyük aracı olmuştur. Ancak düşünceleri olumlu ve olumsuz olarak iki sınıfta ele alabiliriz. Özellikle kişinin kendisi ve yaşamı ile ilgili olumsuz düşüncelere sahip olmasının, onun ruh ve beden sağlığı üzerinde olumsuz etkileri vardır.
İnsanın
kendisi ve yaşamı hakkında olumsuz düşünmesinin pek çok çeşidi vardır. Bunlardan
ilki, kötümserliktir. Kötümserlik, olumsuz sonuç beklentisi anlamına
gelmektedir. Kötümser bireyler, kontrol edilemez, dışsal ve genel nedenlere
yükleme yaparlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, sonuçları değiştiremeyeceklerine
inanırlar. İkincisi ise, kötümserlikle benzer örüntülere sahip olan
endişedir. Endişe, kişinin gelecekteki belirsiz bir sonuç temelinde
kendisine ve çevresindekilere ve de olaylara ilişkin tekrarlayıcı
düşünceleridir. Bu düşünceler, gelecekteki belirsiz ve istenmeyen sonuçlara
yöneliktir. Aynı zamanda bu düşünceler, birey için rahatsız edicidir. Üçüncüsü
ise, bireylerin geçmişlerine yönelik olumsuz düşünmeleridir. Geçmişe
yönelik olumsuz düşünceleri sıklıkla düşünmeye, ruminasyon denir. Ruminasyonda
bireyler, problemlerini çözmek için harekete geçmeksizin içinde
bulundukları duygu durumlarını ve olası sebep ve sonuçları tekrar tekrar
düşünme eğilimindedirler.
İnsanlar
neden olumsuz düşünürler? İnsanların olumsuz düşünmelerinin pek çok nedeni
vardır. Bunlardan ilki, insanın diğer varlıklara göre yüksek
düzeyde bilme ve anlama kapasitesine sahip olmasıdır. Psikologlara göre
insan zihni, herhangi bir deneyimde bir cevap veya bir anlam duygusu arar.
İnsanlar bir mesele üzerinde düşünürlerse onu daha iyi anlayacaklarını ve
çözeceklerini var sayarlar. İkincisi, daha önce
deneyimlediğimiz travmatik yaşantılardır. Üçüncüsü, depresyon ya da
anksiyete gibi ruhsal bozukluklara sahip olmamızdır. Dördüncüsü, kısa
süreli rahatlama isteğidir. Özellikle geçmişe yönelik olumsuzlukları düşünmek,
bizi üzen bir duruma karşı harekete geçme duygusu verir ve bu da kısa vadede
sıkıntıyı giderir. Beşincisi, çözülemez bir sorunu kabul
etmeye hazır olmamızdır. Geçmişteki ve gelecekteki olası
olumsuzlukları uzun uzun düşünmek iyi hissettirir; çünkü geçici olarak da olsa
bu çözülemez sorunu, bu kabul edilemez gerçekliği istediğimiz şekilde
değiştirilebileceğimize inanmamızı sağlar. Altıncısı, sorunları
büyük, başa çıkma kapasitemizi ise yetersiz algılamamızdır. Yedincisi, yeterince
sosyal destek kaynaklarına sahip olmamızdır.
Olumsuz
düşüncelerin etkileri nelerdir? Olumsuz düşüncelerin fiziksel ve ruhsal sağlığımız üzerinde
olumsuz etkileri vardır. Öncelikle, olumsuz düşüncelerin bireylerin
DNA yapılarını bozduğu sonucuna varılmıştır. İkincisi, olumsuz
düşüncelerin bireylerin dokularına da zarar verdiği bulunmuştur. Örneğin;
olumsuz düşünceleri daha fazla olan yaşlıların eklem hastalıklarından olan
osteoartrit belirtilerini daha fazla sergiledikleri bulunmuştur. Üçüncüsü,
olumsuz düşünceler bireylerin organ düzeyinde de işlevselliklerine zarar
vermektedir. Olumsuz düşüncelere sahip bireylerin daha fazla kalp hastalıkları
belirtileri sergiledikleri bulunmuştur. Dördüncüsü, sistem
düzeyinde olumsuz etkilerinin olmasıdır. Bireylerde olumsuz düşünceler arttıkça
bağışıklık sistemlerinin daha çok zayıfladığı sonucuna varılmıştır. Beşincisi,
depresyon ve anksiyete gibi çeşitli ruh sağlığı sorunları yaşamaktır.
Olumsuz
düşüncelerle nasıl başa çıkabiliriz? Olumsuz düşüncelerle başa
çıkmanın pek çok yöntemi vardır. Birincisi, olumsuzlukları
sürekli düşünmek ile problem çözmenin farklı olduğunu kabul etmektir. İkincisi, dikkat
dağıtıcıların kullanılmasıdır. Üçüncüsü, gün içeresinde bu
olumsuz düşünceleri düşünmek için yarım saatlik bir düşünme zamanı ayarlamaktır. Dördüncüsü, düşüncelerin
kafamızda dönüp durmasına izin vermek yerine bunları yazmaktır. Beşincisi, sosyal
destek almaktır. Sorun hakkında birileri ile görüşmek insanlara yeni bakış
açıları kazandırmaktır. Altıncısı, mutluluğu artırma stratejilerini
kullanmaktır. Yedincisi, amaçlar oluşturup kendimizden
ve başkalarından beklentilerimizi azaltmaktır. Sekizincisi, nefes
alma ve gevşeme gibi egzersizleri yapmaktır. Dokuzuncusu, güçlü
olduğumuz özellikleri düşünmektedir. Onuncusu, tetikleyicileri tanımlamak
ve bunlardan uzak durmaya çalışmaktır.
On birincisi, dine ve maneviyata sığınmaktır. Yapılan çalışmalar,
düşünceleri ve duyguları kontrol etmek için ne kadar çok çaba harcarsak o kadar
istenmeyen düşüncelere ve duygulara sahip olma eğiliminde olduğumuzu da ortaya
koymuştur. Bu gerçeklik, bizim yaşama anlam yüklememiz, gerçekliği
kabul etmemiz ve kendi kontrol sınırlarımızı bilmemiz gerektiğini de
göstermektedir. Din psikolojisi açısından durum değerlendirildiğinde, insanın
ve Yaratıcının sahip olduğu iki önemli irade bulunmaktadır. Allah’ın sahip
olduğu külli irade ile ilgili Âl-i İmrân Suresi 26. ayette “De ki: Ey
mülkün gerçek sahibi olan Allah! Sen dilediğine mülkü verirsin, dilediğinden
mülkü çekip alırsın; dilediğini yüceltip aziz kılar, dilediğini alçaltıp zelil
edersin. Bütün hayırlar yalnız senin elindedir. Şüphesiz sen, her şeye
kâdirsin” şeklinde ifade edilmektedir. İnsanın iradesini doğru
kullanması tevekkül kavramı ile anlatılmaktadır. Allah, bu konuda Hûd
Suresi 56. ayette şöyle ifade etmektedir “Hiç şüphesiz ben, benim de
sizin de Rabbiniz olan Allah’a tevekkül ettim. Hareket eden her canlıyı
perçeminden tutan (kontrol edip yönlendiren) O’dur. Şüphesiz ki Rabbim,
dosdoğru yol üzeredir”. Bir amaca ulaşmak için gerekli önlemleri
aldıktan sonra gerisini Allah’a bırakmak ve teslim olmak insanı
rahatlatmaktadır.
Sonuç olarak, insanın varoluşsal gerçekliği, her şeyi kontrol
edebilen bir varlık olmadığımızı göstermektedir. Bu bağlamda kendi
sınırlarımızı bilmek iyileştirici bir güce sahiptir. Bu noktaya işaret
eden Reinhold Niebuhr’un duası bizim için
önemli bir rehber olabilir: “Allah’ım, değiştiremeyeceğim
şeyleri kabul etmem için bana sükûnet; değiştirebileceğim şeyleri
değiştirebilmem ve aradaki farkı anlamam için akıl ver". Olumsuz
düşüncelerimiz ve deneyimlerimiz elbette olacaktır. Yukarıda ifade edilen başa
çıkma yöntemlerine ek olarak kendi inanç sistemimizde yer alan iki
önemli araç olan “tevekkülü ve teslimi” kullanarak olumsuz düşüncelerin
üstesinden gelebiliriz. Böylece sağlıklı, mutlu ve hayırlı bir ömür
geçirebiliriz.