25 Mart 2020

Ömrün Sonbaharında

Nasıl ki tabiatın mevsimleri, baharı, yazı, güzü ve kışı varsa insanın da mevsimleri vardır; çocukluk, ergenlik, olgunluk ve yaşlılık gibi. Bugün yaşlı olanlar dünün gençleriydi. Tıpkı bugünün gençlerinin yarının yaşlıları olacağı gibi. Dolayısıyla kimde gençlik var ise bilsin ki emanettir.

Hepimiz için hatta tüm insanlık için zor bir dönemden geçiyoruz. Çoğumuzun daha öncesinde bugün ki gibi bir yaşam deneyimi yok. Virüs salgını ile birlikte günlük rutinlerimiz, alışkanlıklarımız değişti ve değişmeye de devam ediyor. Ortaya çıkan bu durum hiç şüphesiz en çok yaşlı ve kimsesiz insanları etkiledi. Bazıları sınırlı iletişim ve haberleşme olanakları nedeniyle dünyada ne yaşandığının bile farkında değil belki de.

Salgının en fazla etkilediği kitle olan 65 yaş ve üzerine sokağa çıkma yasağı getirilmesiyle birlikte üzücü bazı olaylara şahit olduk. Şaka yaptığını zanneden, sosyal medya da beğeni ve takipçi kovalayan bazı gafiller, yaşlı insanlara yönelik hoş olmayan bazı işlere kalkıştılar. Üzülerek, öfkelenerek ve belki de göz yaşı içerisinde izledik videoları.

Bu videolardaki, büyüklerimize yönelik edep ve insanlık dışı tavırlardan sonra çoğu kişi kendisine muhtemelen şu suali sordu: Anadolu'nun imanlı, vatansever ve merhametli insanı ne ara bu kadar edepsiz, merhametsiz, saygısız bir surete bürünmüştü? Büyüklerine karşı beslediği sevgi, saygı ve merhametle dünyanın diğer gayri medenilerinden ayrılan bir millet ne ara büyüklerinin zaafları, acziyetleri ve müşkül durumlarını bir alay ve eğlence malzemesine dönüştürüvermişti.   

Böyle birkaç kötü örneğe bakıp karamsarlığa kapılmayın lütfen. Zira Anadolu'nun inanç ve medeniyet pınarları, hala akmaktadır ve mümbit topraklarını en berrak sularıyla sulamaktadır. Ecdadımızın Anadolu topraklarına binlerce yıl öncesinde çaldığı iman ve ahlak mayası tutmuştur ve hala canlıdır. Elbette kötüler de olacak ki iyilerin kadri ve kıymeti bilinsin.

Bugün sözde medeni Avrupa'da yaşlı insanlar huzurevlerinde toplu halde ölüme terk edilirken, devlet yöneticileri bu salgınla birlikte yaşlı nüfustan kurtulma planları yaparken, bizler bereketin yaşlılarla birlikte olduğunu bilerek, büyüklerimize hürmet ve ilgide kusur etmeden, onların imdadına yetişerek bugünleri geride bırakacağız inşallah. Bu zor günleri daha az hasarla atlatmamızı sağlayacak şeylerden birisi de büyüklerimizin, ak saçlıların, ak sakallıların hayır duası olacak. Zira Allah yaşlıların duasına eşlik eder, onların niyazını geri çevirmez.

Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: “Sizi güçsüz yaratan, güçsüzlüğün ardından kuvvet veren, kuvvetli halinizden sonra da güçsüzlüğe duçar eden, saç ve sakalınızı ağartan Allah'tır. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir” (Rum / 54). Evet bizlerde dün güçsüz ve aciz iken, bugün kudretli ve sağlıklıyız. Yarın ise zayıf ve düşkün olacağız. Bu hakikati unutmadan, her yaşlı insanda kendi akıbetimizi görerek hareket etmemiz lazım.

Bizim medeniyetimiz insanı yaşatmak üzerine kurulmuş bir medeniyettir. Bugün devletimizin tüm imkanları yaşlı, muhtaç ve mağdur insanlar için seferber edilmiş durumdadır. Çoğu şehirde yaşlı insanların günlük erzak ihtiyacı dahi temin edilip evlerine kadar götürülmektedir. Lütfen bizlerde büyüklerimizi kendi sağlığımız için bir tehditmiş gibi görmeyelim. Onlara saygıda, merhamette ve yardımda kusur etmeyelim. Zira onların bu ülke üzerinde, bu topraklar üzerinde, bugün sahip olduğumuz rahatlık ve konfor üzerinde sayısız emekleri var. Bu dünya bahçesinde bizi büyütenler onlar. Tüm büyüklerimin ellerinden öpüyor, sağlıklı günler diliyorum. Rabbim ülkemizi ve kardeşlerimizi her türlü musibetten, afetten ve salgından muhafaza etsin…

Vesselam…