19 Aralık 2015

One minute AKP

Bu anlaşmaya imza koyacak siyasi anlayışı, ümmetin umudu olan AK Parti olarak da niteleyemeyiz. Bu siyasi anlayışa dense dense AK Parti içerisine sızan AKP'liler denir. Ve sanırım bize bu AKP için one minute deme hakkı doğar.

Kim ne derse desin İsrail bir Devlet değil, Ümmetin bağrına hançer gibi saplanmış terör yapılanmasıdır. İsrail'in ne dostluğu olur ne müttefikliği.

İsrail ile bir arada durmak bile zarardır, zulümdür ve de küfürdür.

Türkiye için İsrail tarihi bir tehdittir. Hele ümmetin birliği yolunda liderliğe soyunmuş bir Türkiye için İsrail, bu coğrafyanın tımar edilmesi gereken en büyük çıbandır.

Aslında İsrail'in Türkiye için bir tehdit olduğunu aktarırken, kendi duygusal reflekslerimizi hiç katmadan onların Türkiye ile ilgili yüzyıllık planlarını hatırlamak bile yeterli.

Mesela; Arz-ı Mev'ud'un sınırları Türkiye'nin güney ve güneydoğu kısmından bir bölgeyi de içine alır.

1897'de İsviçre'nin Basel şehrinde yapılan 1. Dünya Siyonist Kongresi'nde bir konuşma yapan Theodor Herzl şu sözleri sarfetmişti: “Kuzey sınırlarımız Kapadokya'daki (Nevşehir çevresi) dağlara kadar dayanır. Güneyde de Süveyş Kanalı'na dayanır. Sloganımız David ve Salamon'un (Davud ve Süleyman) Filistin'i olacaktır.”

Bu ifadeler İsrail'in ve de Siyonizmin İslam coğrafyası ve Türkiye üzerindeki hedeflerini de ortaya koymak açısından yeterli değil mi sizce?

Ben Gurion'un 1948'de İsrail devletini ilan ederken yaptığı konuşmada söylediği, “Filistin'in bugünkü haritası İngiliz manda yönetimi tarafından çizilmiştir. Yahudi halkının, gençlerimiz ve yetişkinlerimizin yeniden çizmesi gereken bir başka harita vardır ki, o da Nil'den Fırat'a kadar olan bölgeyi kapsamaktadır” sözleriyle Türkiye'yi ve ümmetin bağrını tarif ettiğini anlamak için illa önünüze harita mı koymanız gerekiyor?

Ariel Sharon'un İsrail Savunma Bakanlığı görevindeyken (1974) kullandığı, “Türkiye de alaka alanımız içindedir” cümleleri dostane ifadeler, iyi niyetli sözler mi zannediyorsunuz?

1. Dünya Siyonist Kongresi'nde 100 yıllık hedefte Arz-ı Mev'ud'a ulaşmak varken bunun gerçekleşmeme sebebi olarak Ortadoğu'daki kimi İslami grupların güçlenmesi gösterilir. Bunun yanında 1996'da Türkiye'de Refah Partisi'nin iktidara gelmesi ve Filistin'de Hamas'ın başlattığı İntifadanın da bu 100 yıllık süreci engellediği iddia edilir. Sonrasında ise malum…

Türkiye'de, Siyonizme hizmet eden kısa süreli bir koalisyon denemesinden sonra 2002'deki AK Parti iktidarıyla İsrail'in siyonist hedeflerinin tümünü yerle yeksan eden bir süreç başladı.

İsrail'in aleyhine yürüyen bu süreç Siyonist lobileri de telaşlandırdı. Çünkü Arz-ı Mev'ud için bastıran ABD ve İsrail, bunu gerçekleştiremezse, Batı'nın temelini oluşturan Hıristiyan-Yahudi medeniyetinin üstünlüğünü kaybedeceği ve bu üstünlüğün yeniden İslam'a geçeceği endişesi hakim. Haksız da değiller.

Şimdi durum bu haldeyken İsrail ile Türkiye arasında 5 maddeden oluşan müzakereden söz ediliyor.

Bu maddelerin basına yansıdığı ve henüz bir yalanlama gelmeyen haliyse,

  • İsrail, Türkiye'ye 20 milyon dolar ödeyeceği, bu paranın, hayatını kaybeden ya da yaralananların ailelerine verilmesi için özel bir fona devredileceği,
  • Türkiye ve İsrail ilişkilerinin normalleşeceği, geri çekilen büyükelçilerin yeniden gönderileceği,
  • Türkiye'nin, baskını gerçekleştiren İsrail askerlerine açtığı davalardan vazgeçeceği, bu kararın da TBMM'den kanun olarak geçirileceği,
  • Hamas'ın askeri kanadının önemli isimlerinden, İsrail'in askerlerinin kaçırılıp öldürülmesiyle ilgili suçladığı Salih El Aruri'nin Türkiye'den sınır dışı edileceği, Hamas'ın Türkiye'deki aktivitelerinin sınırlandırılacağı,
  • Anlaşma imzalandığı andan itibaren Türkiye ve İsrail'in gaz arama çalışmalarında işbirliği yapacağı, Türkiye'nin, İsrail gazı almayı ve Avrupa'ya İsrail gazının taşınması için boru hattı inşasını kabul edeceği…

Bu maddelerin hiçbirinin elle tutulur yanı yok. Dahası bu maddeler Türkiye için milenyumun Sevr'i. Daha da önemlisi, İsrail'e uluslararası toplum nezdinden de uygulanan baskının yarattığı sıkışmışlıktan çıkış için can suyu.

İsrail'in “one munite” ile çizilen karizmasını ve tartışmaya açılan meşruiyetini yeniden tesis edecek böyle bir anlaşmayı imzalayacak olan kimse, bunun bedelini bu ülkeye ve ümmete ödeyemez. Üstelik bu anlaşmaya imza koyacak siyasi anlayışı, ümmetin umudu olan AK Parti olarak da niteleyemeyiz.

Bu siyasi anlayışa dense dense AK Parti içerisine sızan AKP'liler denir. Ve sanırım bize bu AKP için one minute deme hakkı doğar.

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir