08 Ekim 2022

O'nun izinde bir dünya

O’nun izinde bir insan; kendini bilen, rabbini bilen,hakkını bilen, haddini bilen,nefsine hakim, islam’a hadim olan  bir insan.

 

O’nun izinde bir hayat; hikmete adanmış, hakikate adanmış, marifete adanmış,iki cihanda saadete adanmış,insanlığa hizmete adanmış  bir hayat.

 

O’nun izinde bir beden; baştan ayağa,tepeden tırnağa, aklı selim, kalbi selim,zevki selim  ile dolu bir beden.

 

O’nun izinde bir akıl; insanı imana, irfana, vicdana  ve ihsana götüren, böylece onu kendisine getiren  bir akıl.

 

O’nun izinde bir kalp; lebalep,şevkatle, merhametle ve aşkı muhammediyle  dolu bir kalp.

 

 

O’nun izinde bir dünya; insanların hakikate ram oldukları, kendilerini  bir tarağın dişleri gibi eşit hissettikleri, her karşına sevginin, barışın, huzur ve adaletin hakim olduğu,her türlü zulmün ve cehaletin son bulduğu gül kokulu bir dünya.

 

O’nun izinde bir yuva; kapılarının saadete, pencerelerinin selamete, sofralarının berekete ve bütün fertlerinin kalplerinin muhabbete açık olduğu mutlu bir yuva.

 

O’nun izinde bir  mektep; hayat okuluyla okul hayatı arasında   duvar değil, köprü olan insana son okuma düşünme ve yaşama tarihi geçmeyecek bilgiler sunan sadece yeryüzünde değil, yerin altında da geçecek diplomalar veren bir mektep.

 

O’nun izinde bir tüccar; terazisine her baktığında mizanı hatırlayan, bundan dolayı hiçbir zaman izanı elden bırakmayan, yalanı ve haramı, tasasından ve kesesinden fersah fersah uzak tutan bir tüccar.

 

O’nun izinde bir toplum; fertleri arasında rekabetin değil, refekatin  hakim olduğu, insanların birbirinin kurdu değil, yurdu olmaya çalıştığı, bütün kesimlerin de insanı insan kılan değerlerin yer bulduğu erdemli bir toplum.

 

O’nun izinde bir medya; ilahi bestenin  dil bulduğu, aşkın ve umudun yol bulduğu, okuyan, izleyen ve dinleyenlerin yön bulduğu, kötülüklerin yok olduğu, iyiliklerin çok olduğu bir dünyadan haber vermek için  elinden geleni ardına koymayarak bütün enstürumanlarıyla önce ahlak ve maneviyat diye haykıran bir medya.

 

O’nun izinde bir mahalle; sakinlerinin  birbirlerini gördüklerinde hemen selamlaştıkları, gönül diliyle konuşarak anlaştıkları, sevgiyle yaklaşıp, muhabbetle kucaklaştıkları bir mahalle.

 

O’nun izinde bir şehir; mükerrem mi mükerrem, münevver mi münevver, mükemmel mi mükemmel varılası, görülesi ve yüzler sürülesi bir şehir.

 

O’nun izinde bir genç; hız ve haz peşinde değil, naz ve niyaz peşinde koşan, delikanlılığı bağırıp, çağırmakta, vurup kırmakta değil, hakkı ve hakikati en gür seda ile haykırmakta bilen,  Hz.Peygamber’in  o meşhur hadisinden  ilham alarak  asıl pehlivanlığı rakiplerini yenmekten ziyade, nefsini yenmekte gören, gece gündüz aydınlık yarınların hayalini kuran, zulüm, zorbalık ve haksızlık karşısında dağ gibi dimdik duran bir genç.

 

O’nun izinde bir kadın; bedeniyle ve ruhuyla fevkalede mütesettir, asra mühür vuracak yiğitler yetiştirmiş anneler gibi mütefekkir ve kendisini hiçbir zorluğun yıldıramadığı her zaman mütebessim ve müteşekkir bir anne,bir kadın.

 

O’nun izinde bir baba; ‘’Ey iman edenler! kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun’’ ayeti kerimesinin  yüklediği sorumlulukla tir tir titreyen, Hz.Peygamber’in tavsiyesine kulak vererek,evlatlarına güzel ahlak, edep ve terbiyeyi miras bırakmayı hedefleyen, kazancını alın teriyle yoğurarak, helale haram getirmeyen bir baba.

 

O’nun izinde bir engelli; görememenin, duyamamanın, yürüyememenin, işitememenin iyi bir kul, şahsiyetli bir müslüman ve erdemli bir insan olmaya Allahü Teala’nın nimetine, rahmetine ve cennetine asla ve kat’a engel  olamayacağının bilincinde, bugün imtihanı olarak gördüğü engelinin yarın imkanı olacağının şuurunda, buradaki mahrumiyetlerinin oradaki mazhariyetlerinin mukaddimesi olacağının idrakinde, abese ruhunu kuşanmış  bir engelli.

 

 

 

O’nun izinde bir ölüm; beşikten mezara kadar, Cebrail’in(a.s) kanat seslerine kulak kesilerek, kur’an ve sünneti hayatına hakim kılmış, bahtiyar bir ümmete Azrail’in (a.s) ‘’Canını almaya değil, seni canından çok sevdiğin uğruna  herşeyini verdiğin ve bir ömür kendisine selatu selam gönderdiğin peygamberine götürmeye geldim.’’ dediği bir ölüm.

 

Ey veladetiyle sevinip, güldüğümüz, risaletiyle Rabbimizin gönderdiklerini aldığımız ve bildiğimiz canımızdan çok severek yoluna kurban olduğumuz Sevgili, Ey Sevgili, En Sevgili aramıza Hoş geldin! Dünyamıza şeref verdin! Geldin ne iyi ettin! Safalar getirdin!