02 Şubat 2023

Orada bir çocuk ölür burada insanlığımız

“Geldik, çağı gördük ve ürperdik!” Ne kadar güzel ifade etmiş merhum Sezai Karakoç üstadımız. Her gün biraz daha artan bir hayret ve ürpertiyle bakakaldığımız; modern çağı. Belki de en büyük sorunumuz bakakalmak, bunun ötesine geçmemek, söz ile de olsa insanın insana olan zulmüne bir tepki göstermemek. Bize dokunmayan yılan bin yaşasın sözünü bu kadar içselleştirmiş olmamız belki de daha tehlikeli başka bir yanılgı.

 

Babası tarafından öldürülen çocuk!

Annesi ve sevgilisi tarafından darp edilerek öldürülen çocuk!

Sokak köpeklerinin öldürdüğü çocuk!

 

Bu hafta içerisinde gazete manşetlerinde yer alan olaylara ait haber başlıklarından bazıları. Olaylar, mekanlar ve hikayeler değişse de mağdurlar aynı. Tüm hikayelerde en çok onlar; çocuklar mağdur oluyor. Çünkü çocukların merhamet dolu yürekleri ve küçük bedenleri insanın zulmüne karşı koyacak savunma mekanizmalarına henüz sahip değildir. Henüz biz yetişkinler kadar acımasız olmadıkları için kırılan, parçalanan, savrulan hep çocuklar oluyor.

 

“Birdenbire uyanır bir ana uykusundan,

Sapsarı bir korkuyla bakakalır nefessiz.

Orda, sabaha karşı bir çocuk ölür sessiz,

Burda ben...”

 

Yavuz Bülent Bakiler’in yukarıdaki dizelerinde ifade ettiği gibi, orada bir çocuk ölür burada bizim insanlığımız, umudumuz, geleceğimiz…Dünyanın neresine bakarsanız bakın, orada çocukların şiddete uğradığını, istismar edildiğini ve katledildiğini görebilirsiniz. Halbuki çocuklar bir milletin, bir toplumun ve dahi tüm insanlık aleminin umudu, geleceği, istikbalidir.

 

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisinin verilerine göre; 2008-2017 arasındaki on yıllık dönemde dünya genelinde 0 ila 14 yaş arası yaklaşık 205.153 çocuk cinayet sonucu hayatını kaybetmiştir. 2017 yılında küresel ölçekte 2-17 yaş arası yaklaşık 1 milyar çocuğun fiziksel, cinsel veya duygusal şiddet veya ihmale maruz kaldığı tahmin edilmektedir. Aynı araştırmaya göre beş yaşın altındaki yaklaşık 300 milyon çocuğun toplumsal şiddete maruz kaldığı düşünülmektedir (UNODC, 2019). Ülkemizdeki duruma bakacak olursak; güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2021 yılında, 2020 yılına göre %10,8 oranında artarak 499 bin 319 oldu. Bu olaylar nedeniyle 208 bin çocuk mağdur oldu (TÜİK, 2021).

 

Türkiye’nin de taraf olduğu; “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 20 Kasım 1989 tarih ve 44/25 sayılı kararıyla kabul edilmiştir. Türkiye, sözleşme metnini 14 Eylül 1990 tarihinde imzalamış ve sözleşme ülkemizde 4 Mayıs 1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Çocuk Hakları Sözleşmesine göre tüm çocukların; “yaşama, gelişme, korunma ve katılma” hakları bulunmaktadır. Sözleşmeyi kabul eden devletler bu hakları korumak ve geliştirmekle yükümlüdür.

 

Devletimiz, çocuklarımızı korumak için elbette önemli gayretler ve çabalar ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, çocuklara yönelik suçların ve çocuk cinayetlerinin önlenmesi sadece devlet eliyle yürütülecek bir mücadele değildir. Evvela çocukların en yakınında olan anne babalar, aile bireyleri, akrabalar ve tüm insanlar çocukları korumak için ortak bir anlayış içinde olmalı ve birlikte mücadele etmelidir.

 

Çocuklar, henüz kendilerini koruyabilecek olgunluğa sahip değiller ve savunmasızlar. Daha önce yazmış olduğum bir makalemde ifade ettiğim üzere; “Bir çocuğun sığınabileceği en güvenli yer insanın merhamet dolu yüreğidir”. Sözlerimi “Yüreğimin Sızısı Çocuklar” isimli şiirimden dizelerle tamamlarken, çocukların insana verilmiş en kıymetli emanetlerden biri olduğunu ve çocukları koruma görevinin hepimizin ortak sorumluluğu olduğu hakikatini bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum…

 

Ne minik ellerinden tutabildim,

Ne de gözyaşlarını silebildim,

Acına dair cümleler biriktirdim,

Sonra kifayetsiz cümlelerimi de sildim.

 

Vesselam…