02 Eylül 2020

OYUN BOZAN TÜRKİYE

Bin yıllık planları akamete uğratan, kirli tezgâhları boşa çıkaran, masum ve mazlum coğrafyalar üzerinde oynanan oyunları bozan, Oyun Bozan Türkiye. Suriye'de, Libya'da, Akdeniz'de, Ege'de ve hatta Afrika'da oynanan oyunları bir bir bozan, dünyanın güç odaklarının hileperest akıllarını alt eden Türkiye…

“Ardından kırk köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz” demiş atalarımız. Ne güzel de demişler ve dahi hakkı söylemişler. Bugün Türkiye'nin uygulamaya gayret ettiği insancıl ve hakperest politikaların, savaş ve sömürü düzenbazları üzerindeki etkisi tam da bu söze uyuyor. Ülkelerini yönetmekten aciz iken kendilerini hala dünyanın efendisi olarak gören Amerika, Fransa ve Almanya gibi ülkeler ve onların Ortadoğu'daki kurmalı oyuncakları Türkiye'nin haklı davası karşısında nasıl da tek ses ve yek vücut oldular.

Fakat farkında olmadıkları ve belki de yüzleşme cesareti bulamadıkları iki hakikat var. Birincisi sömürge efendileri artık eskisi kadar muktedir ve güçlü değiller, ikincisi bugün ki Türkiye ekonomik yaptırımlarla, medya gücüyle ve tehditle yönetilecek, hizaya sokulacak güçsüz ve aciz bir ülke değil. Uluslararası politikada her devlet gücü nispetinde söz söyleme ayrıcalığına sahiptir. Türkiye, dünya siyasetinde gücü ve caydırıcılığı artan, uyguladığı insancıl politikalarla etki alanını her geçen gün biraz daha genişleten, şanlı tarihinden devraldığı miras ve birikimle yeni hedeflere kararlı adımlarla yürüyen bir cihan devletidir.

Bu kutlu yürüyüş modern dünyanın eski sahiplerini fena halde ürkütmekte, canlarını sıkmakta ve oyunlarını bozmaktadır. Sahip oldukları ayrıcalıkları, sadece kendilerine hak gördükleri için imtiyazlarını paylaşmak istememektedirler. En son Almanya başbakanı Merkel'in tüm Avrupa Birliği ülkelerini Türkiye karşısında durmaya çağırması, korkularının ulaştığı noktayı göstermesi açısından oldukça anlamlı. Değil Avrupa Birliği, tüm dünya ülkeleri karşısında dursa da Türkiye, haklı davasından vazgeçmeyecek, kendisine vurulmak istenen prangalara teslim olmayacaktır. Batılı devlet adamları, inancı uğruna ve vatanı uğruna şehadete koşan bir milleti, ölüm ile korkutacaklarını sanmakla bizi hala tanıyamadıklarını belli ediyorlar.

Bugün ki Türkiye, kendi helikopterini, tankını, insansız hava araçlarını, füzelerini yapan, geliştirdiği milli teknolojilerle problemlerine çözüm üreten, ekonomik kalkınma hamleleriyle ve milli politikalarıyla faiz batağından kurtulan, Kızılay, Tika, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı gibi kurumlarıyla dünyanın en uzak noktalarına merhamet, iyilik ve umut taşıyan güçlü ve müreffeh bir Türkiye'dir. Düne dair yargıları ve kanıksatılmış teslimiyetleri reddetmekte, zilen, sömürülen ve yok sayılan milletler için bir umut taşımaktadır.

Türkiye, kendi milletleri zenginlik içerisinde yaşarken sömürgeleştirdikleri toplumlara açlığı, yoksulluğu ve ölümü reva görenlerin oyunlarını bozmaktadır. Bilhassa Müslüman çocuklara savaşı ve ölümü dayatanların tuzaklarını yıkmaktadır. Hepsinden öte, kendilerini dünyanın sahibi olarak gören maddeperestlerin bozuk düzenlerini tehdit etmekte ve sömürülen, hakir görülen, vatanlarından sürülen tüm mazlum coğrafyalar için bir diriliş ateşi yakmaktadır. İşte bu yüzden Türkiye, batılı devletlerin hedefi olmaktadır. Suriye, Libya ve Yunanistan gibi ülkeler üzerinden çıkarılmak istenen kavganın asıl nedeni, Türkiye'nin önlenemeyen yükselişi ve kan, gözyaşı, sömürge ve zulüm devletlerinin yaklaşmakta olan kötü akıbetidir. İnanıyor ve murad ediyorum ki bu kutlu yürüyüşte Kader-i İlahi'de bizden yanadır…

Devletimiz daim milletimiz kaim olsun…

Vesselam…