11 Şubat 2018

Polisi akort etmek -1

Devlet, milletine, Karaman'da polis tarafından tokatlanan garson çocuğun hesabını vermeli! Nasıl olup da bu denli arsız, hadsiz ve çiğ adamlara polislik vasfı verilebildiğini, milletin fertlerine bu şekilde davranma cesaretini nereden bulabildiklerinin izahını yapmalı! Karaman Valiliği'nin, kulak çekme, tokatlama ve yumruk atma fiillerinden hiç bahsetmeden “yemek servisi konusunda taraflar arasında yaşanan tartışma”  diyerek yaptığı utanç verici karartmanın ne anlama geldiğini de açıklaması gerekiyor, kameraların olmadığı ve görüntülerin basına intikal ettirilemediği zaman ve mekânlarda Türk vatandaşlarının kendilerini bu tür saldırılardan ve akabinde cereyan edecek savsaklama ve saptırmalardan nasıl koruyabileceğini de!  Dahası o polislerin neden şu anda tutuklu olmadıklarını da...

Karaman'da gittikleri kokoreççide yeteri kadar ilgi göremediklerini söyleyen dört polisten biri garsonluk yapan gencin kulağını çekip tokat attığı andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin izzet ve şerefi zeminsiz bir boşlukta asılı ve rehin kaldı. Herhangi bir ülkede kaç kalibrelik devlet olduğunu anlamak istiyorsan polisinin vatandaşına karşı tutum ve davranışlarını gözlemlemelisin. Dahası bir uygarlığın iddiasının ve insanlığa ne teklif ettiğinin künhüne nüfuz etmek istiyorsan, erki temsil eden güçlerin hâkim oldukları alanlarda ayırt edici herhangi bir  sosyoekonomik  vasfı  ve unvanı olmayan sıradan insanlara karşı ne denli denetim altında tutulduklarına ve onlara karşı kendilerini ne kadar dikkatli ve zarif davranmak zorunda hissettiklerine bakmalısın.

Siyasetçilerimiz istedikleri kadar  dünyaya Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir diyerek  celâllensin. Karaman'da valilik, polis ve yargı tam aksine bu ülke muz cumhuriyetinin dik âlâsıdır dedi. Üstelik bunu söylerken  çok daha ikna ediciydiler!  Haydi bakalım devletimiz cevapları kayıt altına alarak milletine sorsun; Dört polisin  garson tokatlayıp, işletme sahibi yumruklayıp, insanlara silah doğrultmalarıyla oluşturdukları tedhiş sırasında, saldırgan polislerden birinin ‘öylesine sille'  salladığı müşterilerden birisi, diyelim ki savcının veya hakimin kendisi ya da oğlu olsaydı o polisler ifade verip yine ellerini kollarını sallayarak karakoldan ayrılabilirler miydi? İşte bu sorunun cevabı gerçekte ne kadar hukuk devleti olduğumuzu, vatandaşlarımızın can, mal ve onurlarının dokunulmazlığı bakımından ne denli eşit görüldüğünü gösterir.

O tokatlanan gencin haysiyeti, rencide edilen ruhu hepimizin ruhu olmadıkça millet olamayız. Bunun hesabını hep birlikte sormazsak  tarih bize yeniden dizginlerini teslim etmez. Ortak şerefimizi, haysiyetimizi bugün savunamazsak çocuklarımız kendi ülkelerinin caddelerinde, sokaklarında hatta iş yerleri ve meskenlerinde kimi bit yavruları tarafından tokatlanmaya devam edilir. Türk Milleti'nin vatanı insanların sokaklarda tokatlanabileceği, tartaklanabileceği bir ülke olmamalı. Hiçbir kamu görevlisi, bakan, vali ya da polisin tek bir ferdimizin haysiyeti üzerinde tepinemeyeceği bir vatanımız, böyle bir aymazlığa cüret edecek densizin burnunu sürterken  yerden kıvılcımlar çıkartacağından emin olduğumuz bir devletimiz olmalı! Türk Milleti'nin ilk kızıl elması ve tüm insanlığa teklifi işte bu devlettir! Buna nizâm-ı âlem derler!

Ak Parti iktidarının Türk Milletine armağan ettiği belki de en büyük kazanımı, yâni milletine saygı duyan devlet imgesini yeniden ve gittikçe kaybediyoruz.

Suriye'de köy köy gönül ala ala giden ordumuzun ardından, içeride gönüller yıkan, hayal kırıklığı, umutsuzluk ve güvensizlik pompalayan bir polis ve bürokrasi imajı tesis edilmemeli. Bu korkunç bir kumpas!

Masum vatandaşlara karşı şiddet uygulayarak terör estiren polis var oluş amacına muarız şekilde hareket etmiştir. Polisliğin ontolojisine saldırmıştır. Mal, can, namus ve haysiyeti korumakla mükellef olan polis bizatihi bunlara yönelik saldırı ve tasallut unsuru olduysa derhal derdest edilmeli, hem yargı hem emniyet onlara karşı normal suçlulara gösterdiklerinden daha müsamahasız olmalı vedaha ağır cezalar vermelidir. Kesinlikle polislik vasfıyla bir daha halkın arasına karışmasına  izin verilmemeli, memur olarak başka bir kurumda istihdam edilmeliler.

15 Temmuz'da milletinin parçası ve müttefiki olarak öne çıkan polis yerine Türk vatandaşlarını tahkir ve tezyif altında tutan ve bizatihi kendisi bir asayiş sorunu olan bir polislik anlayışının emniyet teşkilatını yeniden ele geçirmesine asla izin verilmemeli!

Öncelikle vatansever ve milliyetçi polisler bu tuzağı fark etsin! Hayali bir milletin milliyetçiliğini yapamazsınız! Türk Milleti işte bu ülkenin sokaklarında gezen, esnaf, işçi, kağıt toplayıcısı, memur, kasiyer ve köylüsüyle bütün bir halktır! Türk Milleti işte tokatlanan o garson çocuktur! Bu milletin bütününü oluşturan fertlere karşı saygısız bir hoyratlığı, kabalığı ve ölçüsüzlüğü lâyık görenlerin hiç bir emaresi  ve ispat kriteri olmayan millet sevme ve milliyetçilik iddiası sâdece bir sahtekarlık ve şarlatanlıktır. Koca bir milleti oluşturan fertlere karşı saygısızken bütünü sevdiğini iddia edemezsin! Çünkü bu iddianın hakikati bütünde görünemez yalnızca cüzde ve fertlerde görünür. Bir Türk'ün haysiyetini kendine dert etmeyen, bir milyon Türk'ün haysiyetini de etmez ve etmeyecektir!