Psikolojik Olarak Geçmiş, Şimdi ve Gelecekte Yer Almak: Zamana Yönelmenin Psikolojisi
İnsan, bitki ve hayvanlara göre irade sınırları oldukça geniş bir varlıktır. Ancak, iradesinin sınırlarının geniş olması onu diğer varlıklardan ayrıt eden yeterli bir özellik değildir. İnsanı yeterli kılan en önemli özellik, sahip olduğu irade ile zamanı nasıl yapılandırdığıdır.
İnsan, şimdiki zaman diliminde varlığını sürdürse de geçmiş ve
gelecek de onun için önemlidir. İnsanların düşüncelerinde geçmişin, şimdinin
ve geleceğin göreli olarak hâkimiyetine zaman yönelimi denir. Zaman
yönelimi açısından insanları; geçmişin
olumsuzunu düşüneneler (başlarına gelen kötü şeyleri düşünürler, ayakları
çocukluklarının ya da gençliklerinin çamuruna saplanmıştır), geçmişin olumlusunu düşünenler (güzel
anıları düşünürler, nostaljik ve sıcak anılarda var olurlar), şimdide hazzı ve mutluluğu arayanlar
(çevrelerinde ortaya çıkan zevklere ve fırsatlara odaklanırlar), şimdiyi değiştirmeyeceğine inanan
olumsuzlar (yaptıkları hiçbir şeyin onların iyilik halini etkilemeyeceğini
düşünürler) ve geleceğin olumluları
şeklinde beş sınıfa atamak mümkündür.
Hangi zaman yönelimi hangi ruhsal bozuklukla nasıl ilişkilidir? Zaman yönelimi ile psikopatoloji arasında ilişkiler bulunur. Öncelikle zaman
algısının bozulması, bireylerin psikotik belirtiler sergilemeleri ile
ilişkilidir. İkincisi, kişinin kendisinden memnun olma düzeyi
düştükçe geleceğe yönelme azalır. Üçüncüsü, kişinin süreklilik
algısının bozulmasına paralel olarak depresyon belirtileri ve intihara yönelme
gerçekleşmektedir. Dördüncüsü, geçmişin olumsuzluklarına
takılıp kalanlar, stres faktörleri ile başa çıkamamaktadırlar. Beşincisi, geçmişin
ve şimdinin olumsuzu olanları duygusal açıdan daha dengesizdirler. Altıncısı, geçmişin
ve şimdinin olumsuzu olanlar, madde bağımlılığına daha fazla yönelirler.
Mutlu ve sağlıklı bir zaman yönelimi, nasıl olmalıdır? Araştırmalara göre “Geçmiş-olumlu
yöneliminde yüksek, gelecekte orta derecede yüksek, şimdi-hazcılıkta orta
derecede yüksek, geçmiş-olumsuzda düşük ve şimdi-olumsuz zaman yöneliminde
düşük olan” insanlar, diğer
zaman yönelimlerine sahip olan insanlardan daha çok mutludurlar, sağlıklıdırlar
ve başarılıdırlar. Sonuç olarak, daha sağlıklı ve mutlu olmak adına zaman
yönelimimizi düzenlememiz gerekir.
Bu noktada geçmişin olumlu yöneliminde bulunmak için, ilk
olarak fotoğraflar, mektuplar ve karneler gibi hatırlardan bir not defteri
oluşturabilir ve buna düşüncelerimizi yazabiliriz. İkincisi; annemize,
babamıza, yakın akrabalarımıza ve arkadaşlarımıza bize yaptıkları için
minnettarlığımızı içeren bir mektup yazabiliriz. Üçüncüsü, kendi
kültürümüzü ve akrabalarımızı içeren bir kültürel etkinliğe
katılabiliriz. Dördüncüsü, haftada bir kez geçmişte bizi mutlu
eden olayları hatırlayıp bunları yazabiliriz. Beşincisi, geçen yıl
üstesinden geldiğimiz ve başardığımız görevleri ve sorunları; bunların nasıl
üstesinden geldiğimizi düşünebiliriz.
Şimdinin mutlusu olmak için, bizi mutlu eden aktiviteler listesi yapıp, o aktiviteleri bir
plan dâhilinde uygulamak işe yaramaktadır. İkincisi, kendi
yetenek düzeyimize uygun, bizi hafif düzeyde zorlayacak işler bulup bu işleri
gerçekleştirebiliriz. Üçüncüsü, çeşitli hobilere
yönelebiliriz. Dördüncüsü, günde yarım saat yürüyüş
yapabiliriz. Beşincisi, nefes ve gevşeme egzersizleri yapabiliriz. Altıncısı, sevdiğimiz
bir arkadaşımızı arayıp onunla sohbet edebiliriz. Yedincisi, birine
yardım edebiliriz. Sekizincisi, birine haklı iltifat
edebiliriz.
Gelecekte olumlu olmak için; bugün, yarın ve gelecek ay için ulaşılabilir hedefler
belirleyebiliriz. Bunları bir yere yazıp ve listeyi düzenli olarak gözden geçirebiliriz. İkincisi,
gelecekte yapmayı istemediğiniz şeyler için hayır deme alıştırması yapabiliriz. Üçüncüsü, bilim
kurgu kitaplarını okuyabiliriz. Dördüncüsü, yaşadığımız
şehirdeki müzelerin ve kültürel yerlerin gezilmesi için bir plan yapabiliriz ve
onu uygulayabiliriz. Beşincisi, amaçlarınıza benzer amaçları
başaran insanların yaşam hikâyelerini okuyabilir ya da bunlarla ilgili filmleri
izleyebiliriz.
Din psikolojisi açısından da zaman yönelimi konusu ele
alınabilir. Bu noktada insanın en önemli yanılgısı kendisini zamanın
sahibi olarak algılamasıdır. Oysaki insan ölümlü olduğu ve mutlak
olmadığı için zamanın kullanıcısıdır; Allah ise, zamanın yaratıcısı ve
sahibidir çünkü Onun varlığı sonsuzdur. Allah bu konuda, Mümin Suresi
88. ayette “Biliyorsanız söyleyin, bütünüyle varlığın yönetimi elinde olan,
kendisi her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmaya muhtaç olmayan
kimdir?” ve Bakara Suresi 255. ayette “Allah ki, O’ndan başka
hiçbir ilâh yoktur. O, ebedî diridir. Varlığı kendinden olup bütün kâinatı
yönetendir. O’nu ne bir uyuklama ne de bir uyku yakalayabilir. Göklerde ve
yerde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmadan O’nun huzurunda kim kalkıp da
şefaat edebilir? O, kullarının geleceğini de bilir, geçmişini de. Kullar ise,
dilediği dışında O’nun ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. O’nun kürsüsü,
gökleri ve yeri kuşatmıştır. Dolayısıyla her ikisini de koruyup gözetmek O’na
asla ağır gelmez. En yüce ve en büyük yalnız O’dur” şeklinde ifade
etmektedir. O halde kendisine emanet olarak verilen bir gerçekliğin kullanım
şeklinin belirleyicisi ancak ve ancak emanetin sahibi olabilir, emanetçi olamaz.
Şu halde inanan bir insan, zamanı kendi
yeteneklerini ve kabiliyetlerini geliştirerek kullanmanın yanında “İslami İyi
Oluşunu” (günahlardan uzak durarak, imanını artırarak ve farzları yerine
getirerek) da yükseltmelidir. İçinde bulunan zamanı bu şekilde
yapılandırmak, bireylerin geçmişlerinden pişmanlıklar duymalarını
engelleyecektir ve geleceğe dönük olarak da Allah mutlak adalet sahibi ve
sözünden dönmeyen bir yaratıcı olduğu için sonsuz mutluluğu insana bir nimet
olarak verecektir. Bu konuda Araf Suresi 42. ayette şöyle “İman edip
sâlih ameller işleyenlere gelince ki biz kimseyi gücü yetmediği şeylerden
sorumlu tutmayız, işte onlar cennetin yârânı ve yoldaşlarıdır; orada sonsuzca
kalacaklardır” denilmektedir.
Sonuçta, insana her iki dünyasını kazanacak zaman emanet olarak
verilmiştir. İnsanda egonun varlığı, insanın kurallarla yaşama temelinde
yaratıldığının en önemli kanıtıdır. İnsan içinde bulunan zamanı,
kendisine ve başkalarına zarar vermeyecek şekilde yapılandırdığında ne
geçmişinden pişmanlıklar ne de gelecekten endişeler duyar. Zamana
ilişkin bilinçli bir farkındalık ile içerisinde pişmanlıklar içermeyen bir ömür
geçirmemizi umut ederim.