28 May 2017

Ramazan, Ney ve İnsan

Bir sazlıkta usul usul esen rüzgârda salınan kamışlara uzanan bir el onları inceliyor, ölçüp biçiyor ve bir şeylere uygun olup olmadıklarına bakıyordu sanki. O gün sazlık bir anda “neyistan”a dönüşmüştü, ustanın kestiği kamışlar ölmüyor sanki yeni bir hayata hazırlanıyorlardı. İnsanın ölümü ile yeni bir hüviyete geçmesi, kendisine üflenen nefesin sahibine dönmesi gibi kamışlıktan kesilenler de yeni bir kıvam yolculuğuna, yeni bir hayata ve yeni seslere ve sözlere hazırlanıyordu. Kamış suretinde sazlıkta var olan şimdi ney suretine geçiyordu. Sazlığın naif bitkisi şimdi musikinin zarif bir sazına dönüşüyordu. Rüzgârda hışırdayan şimdi nefesle feryada dönen bir sese kavuşuyordu. Adeta seyr ü sulüka başlamıştı kamış. Ölmeden önce ölünüz tecellisi gibiydi olan kamış ölürken ney doğmuştu, içi boşalırken hakikatin nefesi ile dolmuştu. Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir diyen Mevlana'nın bilgelik sesi sazlığın “neyistan”a, kamışın “ney”e, insanın kemale erişinin hikâyesi gibidir. Ramazan şafağında insanın tok nefsinin ölerek imsakla yaşadığı değişim gibiydi kamışın neye inkılabı. Kamış “hayat orucu”yla yeni bir var oluşa hareketleniyordu. Ramazan orucunun hikmetinde de bu sır meknuzdur. Nefsindeki insan da Ramazanlaşarak yeni bir hale dönüverecektir nasibi varsa.   

Ney ustası ham kamışı almış, onu ateşte düzeltmiş ve sinesini şerha şerha açarak deliklerini delmişti. Kamışın gövdesi kavrulmuş, yontulmuş ve delinmişti. Kamışın “ney”e dönmesinin zahiren çilesiydi, erbain çıkarıyordu kamış adeta. Adeta bir hasreti ve varoluşun sesini vermeye hazır hale geliyordu, neyin gönlü kavrularak, delinerek ızdırapla oluşuyordu. Ney ustasının elinde çilesi kemale koşanın ruhunun ehlinin elindeki hali gibiydi bu. Hamlık yanmadan, yakılmadan, şerha şerha olmadan geçmiyordu. Nefsin sazlığından kopan, o manada ölen için ehlinin elinde yeniden bir hayat bulma misali sazlıktan kopan ney de bir kıvama geliyordu. İştiyâk derdini şerh edebilmem için, ayrılık acılarıyla şerhâ şerhâ olmuş bir kalb isterim mısraıyla zamana damgasını vuran gönül rehberinin anlattıklarını yaşıyordu ney kendi var oluş dünyasında. Ramazanda orucun şavkı vuran gönüllerin açlık ve susuzlukla kavrulan beden ve ruhunun da kemale doğru insanı yönelttiği güzelliği anlatıyordu sanki.

Ney koparıldığı yerden uzakta hasretin ateşiyle kendini ve aslını düşünüyordu, neyzenin dudaklarından bedenine yayılan ateşle. Neyin kıvam bulması ney ustasının onu şekillendirmesi kadar neyzenin nefesi ile olur. Üflendikçe rengi sararır sarardıkça kıvamı artar. İnsanın kemal güneşine vardıkça ruhunun incelip benzinin sararması gibidir bu. Aslını hatırladıkça özleyen ve inleyen mahrum gibi neyde neyzenin nefesi ile makamdan makama usulden usule gezer binlerce diyarında sesin ve sözün. Uzağına düştüğü hakikatin mahrumu, mahzunu ve yitiğidir o. Neyzenin parmaklarında arar durur o yeri. İnsanın kemal yolunda ehlinin nefesiyle, sözüyle, manasıyla hamın pişmesi gibi neyzenin nefesiyle neyin güzelliği ve sesinin feryadı da demini bulur. Ney mi neyzeni adam eder neyzen mi neyi orası sırdır işte. Aslından vatanından uzaklaşmış olan kimse, orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar denilirken arayanın bulacağı, hakikatin sazlığından kopan insanın neye dönüşmeden ilahi nefesle buluşamayacağını anlayıp anlayamadığı bir serencamdır hayat. Ramazanda susuzlukla yanan, açlıkla kıvranan ruh ve beden iftara doğru sararan sineler hakikatin kokusunu duymaya, sesini işitmeye ve nasipleri varsa halini görmeye başlarlar.

Neyin serencamı, ney ustasının ahvali ve neyzenin nefesi kamışı “ney”e ve “ney”i hakikatin sesine dönüştürür. Neyzen ham iken pişmeyi pişerken olmayı, aydınlatırken yanıp mum gibi erimeyi öğretir; Ramazanın latif ikliminde bedenlerin de nefis çamurluğundan kopup Ramazan ustanın elinde hakikatin muhatabı olan, Ramazan hakikatine dönüşen insan hamlıktan kemale doğru yürüdüğü yolda neye üflenen nefes gibi ruhuna dolan Ramazan esintileriyle sonsuzlukla buluşarak aradığına, mahrumu olduğuna doğru bir güzel yola koyulur. Neyin çilesi neyzenin sedasıyla vakte safa olur. Vakti şerifler hayr ola hayırlar feth ola şerler def ola Allah-ı Azim-i şanın  ismi ile kalbimiz tahir mütahir pak ola demler sefalar müjdat ola kulûbü aşıkan bâki şad u handan ola dem-i hazret-i Mevlana sırrı cenab-ı Şemsi Tebrizi keremi imam-ı Ali  şefaati Muhammedin resulullahi nebi hu.

Ramazan-ı Şerifin Türk-İslam dünyamıza hayırlar ve bereketler getirmesi dileğiyle…

Vesselam…