13 Haziran 2015

RESTORASYON KOALİSYONU NE DEMEK YA?

13 yıllık AK Parti iktidarları döneminde yaşanan kazanımları inkar etmek mümkün değil. Demokratik gelişimin önündeki en önemli engel olan vesayetçi düzenin al aşağı edilmesinden, bu vesayetin kamu bürokrasisi ve yargıdaki etkisinin kırılmasına kadar bir çok başlık altında sıralayabiliriz bunu.

Ekonomik, siyasal ve toplumsal politikalarla elde edilen millileşme kazanımlarını saymaya bile gerek yok. Savunma sanaayiinde yerli üretim hamlelerini bunlara eklemeyeceğim bile...

Dış politikadaki monşer diplomasisinin tasfiyesini taktir etmeyen kesim yok.

Bunca kazanımların mimarı AK Parti'nin 7 Haziran seçimlerinde karşılaştığı zayıflamanın nedenlerini, seçimden bu yana ifade etmeye çalıştım.

13 yıllık Amortisman payı bir yana, seçmenin başka partilere kayışının temel sebepleri üzerinde kafa yorması gereken AK Parti'nin bu yönde kamuoyu araştırma dahil bir çok enstrümanı devreye sokması önemli gelişme.

Belli ki seçmen tepkisini tetikleyen temel sebepleri tesbit edip özeleştiri mekanizmasını devreye sokacaklar.

AK Parti'nin bu özeleştiriyi yaparkan sırtlanması gereken başka bir yük daha var; o da yeni hükümetin kurulma süreci.

Sandıktan çıkan aritmetiği sağlıklı okuduğumuzda, seçmenin ülke yönetiminde en büyük sorumluluğu yine AK Parti'ye verdiğini söyleyebiliriz.

Elde ettiği kazanımlardan geriye gitmek istemedi seçmen. Ancak bu kazanımların mimarı olan AK Parti'nin kendi değerlerine bile ters gelen kimi eksen kaymalarının da tolore edilmesi gerektiği mesajını verdi.

Bu mesajı doğru okuyamayıp, "seçmen AK Partisiz bir koalisyon istedi" tezini öne sürmek, seçimin asıl mağlubu Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'ye hizmet eder sadece.

Kılıçdaroğlu'nun koltuğunu teminat altına almak için öne sürdüğü bu tez, AK Parti'nin, seçmenin verdiği sorumluluktan feragat etmesinin yol haritası olmamalı.

AK Parti, olası koalisyon formüllerinin ana gövdesini oluşturmalı. CHP'nin ana gövde olacağı koalisyon formüllerini destekleyenlerin yaptığı "restorasyon koalisyonu" tanımı, bunu daha da önemli kılıyor.

Başta CHP'nin militarize edilmeye müsait kadroları ile Fetullahçıların diline doladığı ve Sabih Kanadoğlu'nun da ısrarla üzerinde durduğu, "Restorasyon Koalisyonu" için belirlenen misyon ise hem kemalist vesayetin hem de bu vesayetçi sistemle ittifak içinde hareket eden Gülenist vesayetin yeniden tesisini hedefliyor.

Mesela restorasyon koalisyonu için yol haritası çizilirken emniyet ve yargıdaki Fetullahçı vesayetin tasfiyesinde önemli bir rol oynayan ve Anayasa Mahkemesi tarafından da anayasaya uygun bulunan Sulh Ceza Hakimliklerinin, lağvedilmesine öncelik veriliyor.

Bu ne demek? Bu hakimlikler tarafından bugüne kadar verilen tutuklama kararlarının hükmünü kaybetmesi ve içerideki Casusluk ve kumpas şüphelilerinin tümünün salıverilmesi demek.

Restorasyon Koalisyonu önerisini destekleyenlerin bir diğer iddiası da "Türkiye'de demokratik kurallar ve kurumların yıpratıldığı, bu demokratik kurallar ve kurumlardaki tahribatın onarılması gerektiği" şeklinde. Aynı koro, HSYK yapısından MİT Kanunu'na, güvenlik birimlerindeki tasfiyeden istihbaratın yeniden yapılandırılmasına bir çok alanda restorasyon gerektiği tezini savunuyor.

Bütün bu hedefler ortadayken, bu hedefler CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından da koalisyonun olmazsa olmaz koşulu olarak ortaya atılırken, AK Partisiz bir koalisyonun doğuracağı sonuçları düşünebiliyor musunuz?

Restorasyon'dan kastın, vesayetçi sistem adına bir izolasyon ve bilhassa yargı, emniyet ve milli istihbaratta gettolaşma olduğu yeterince net değil mi?

Bu ülke, yabancı istihbarat örgütlerinin cirit attığı bir istihbarat teşkilatı yüzünden onca faili meçhul suikastlere sahne oldu. Bu ülke, yabancı istihbarat servislerinin kirli operasyonlarında tetikçilik yapan bir milli istihbarata yeniden mi dönmek isteyecek?

Yargıda Kemalist sistemden ve oligarşik düzenden beslenenlerin kendi hukukunu tesis etmeye çalıştığı dönemleri unuttuk mu? Bu düzene biat etmeyenlerin anayasal haklardan yoksun bırakıldığı günlere geri mi dönmek istiyoruz?

Vesayetin yargıda, orduda ve istihbaratta kurduğu gettolar eliyle millet iradesini yok saydığı dönemlerin yeniden tesisinde bir sakınca görmüyorsanız, varın gidin siz de destek verin restorasyon makyajlı vesayeti izolasyon koalisyonuna.

Zannetmeyin ki sizi uyarmaya çalışırken kantarın topuzunu kaçıran milli irade, böyle bir sürece seyirci kalmanız durumunda sizi affeder!

Emin olun bu defa kafanıza balyoz indirir...