Robin Hood'a Karşı Ertuğrul: Bizim Milletimiz Anti-Emparyalisttir!
Seçimler hızla yaklaşıyor. Türkiye sandıkta geleceğini
oylayacak. Cevaplanması beklenen sorular çok. Ak Parti hükümeti kurmak için
gerekli çoğunluğu sağlayabilecek mi? Hdp bir türlü geçemediği barajı
geçebilecek mi? Ak Parti çoğunluğu elde edemezse bir koalisyon olabilir mi? Hdp
barajı geçerse aynı anda Mhp de oy oranını arttırarak yükselişe geçer mi? Chp
oy oranını koruyacak mı, düşürecek mi yoksa hedeflediği yüzde otuz beş oy
oranına ulaşabilecek mi? Sorular sorular..
Sayın Demirtaş Ak Parti ile koalisyon kurmamız imkansız diyor.
"Imkansız" sözcüğüne dikkatinizi çekmek isterim.
"İmkansız", normal şartlarda "imkansız", memleketin hayrına
olacaksa da "imkansız". Peki niçin imkansız Sayın Demirtaş? Ülkemizi
bizim kadar sevmiyor musunuz? Vatandaşın çıkarınaysa bu işbirliği, henüz dereyi
görmeden paçalarınızı sıvayıp siz niçin böylesine net bir şekilde hayır
imkansız diyebiliyorsunuz?
İyi ki de bir koalisyon kurmayacaksınız sayın Demirtaş. Bu seçimlerden bir
koalisyon çıkmayacak. Zaten kurabilir misiniz? Kurabilseniz bu kadar net
konuşur muydunuz?
Koalisyonlar çöplüğü bir ülkeyiz. Son koalisyon getirdiği ekonomik krizle çok
sayıda bankanın batmasına ve hortumlanmasına sebep oldu. Vatandaşın geçim
seviyesi en aşağı seviyeye düştü. Yüzlerce insanın işyeri battı ve insanlar
işyerini kapattı. Aileler dağıldı, intihar edenler oldu. Ülkeyi bulunduğu
bataktan koalisyon hükümeti değil, çoğunluğu elinde tutan bir hükümet çıkardı,
üstelik tepesinde sallanıp duran vesayet rejiminin kılıcına rağmen. Ülkenin
sekülerist laikleri kasayı boşaltırken muhafazakarlar kasayı tekrar doldurdu.
Sayın Demirtaş varsın sözünü ettiği koalisyona oturmasın. Maalesef farkına
varamadığı şey şu: adı zikredilmeyen bir koalisyon, çözüm sürecini isteyen ve
destekleyen Türkler ve Kürtler arasında bir ittifak zaten var. Eğer bu ittifak
olmasaydı, bu koalisyon olmasaydı bugün hala ölümlerin yasını tutuyor,
bayraklara sarılı cenazeleri yurdun dört bir yanında toprağa veriyor olurduk.
Hükümet süreci yürütürken barışı gönülden isteyen iyi niyetli insanların
ittifakı Gezi'ye ve paralel yapının aksiyonlarına rağmen sürüyor. Hdp barajı
aşsa da aşamasa da barışın teminatı farklı kökenlerden gelen ancak aynı
memlekete inanan, memleketlerini seven ittifak içindeki bu insanlardır.
Şöyle bir sahne hayal edelim. Sayın Demirtaş yukarıda söylediklerinin aksine
diyor ki, "barajı geçer ve yüksek oy alırsak ve iktidar partisi de yeterli
oy alamazsa çözüm süreci ve barışı sürdürmek için masaya oturur ve iktidar
partisiyle de diğer partilerle de koalisyon dahil her türlü ihtimali müzakere
ederiz. Çünkü biz,barışçı, çözümcü ve memleketçiyiz". Ben böyle birşey
duymadım, sadece hayal ediyorum. Bu hayal yeni Türkiye'dir. Yeni Türkiye'ye
adapte olmuş, eski zihniyeti terk etmiş, iş yapmak isteyen bir siyasal partinin
sözcüsünün kelamıdır. Halbuki şu sesi duyuyoruz: "iktidar partisi barajı
aşmamızı engelliyor." İyi de nasıl sayın Demirtaş? Barışı istiyoruz
diyorsunuz peki Kobani kışkırtması dışında, -pardon size göre o da devletin provakasyonuydu,
- barış için ne yaptınız? Hdp olarak çözüm sürecini eleştirmek dışında bir
katkısı olmayan Chp ve Mhp ile çözüm sürecini nasıl sürdürmeyi düşünüyorsunuz?
Hdp nin meclise barajı geçerek girmesinin kesinlikle karşısında değilim hatta
memleket için hayırlı olabileceğini düşünüyorum fakat isterdim ki Hdp bir
Türkiye partisi olsun. Fakat Hdp nin Chpliliğini ne yapsak? Bir de Kürt
Kemalizmini bu ülke kaldırmaz. Sekülerist kimliğiyle Hdp Kürtlere ve Türklere
barışı ve huzuru değil, anca zorlama ve baskıyı getirir. Sekülarist kürtlerin
dindar kürtler üzerindeki baskısını getirir. Etnik kimlikler vurgusuyla yapılan
siyaset anca kan getirir.
Son beyanlara dikkat edelim. Demirtaş yerli Robin Hood'um diyor. Kurtuluş Tayiz
geçenlerde bu hususta Demirtaş ve Öcalan'ı liderlik konusunda mukayese eden
harikulade bir yazı yazdı ve şöyle dedi: "Selahattin Demirtaş,
HDP'yi "Zenginden alıp fakire veren Robin Hood hareketi" olarak
tanımladı. Demirtaş'ın kendisini Batılı bir kahraman ile özdeşleştirmesi önemli.
Öcalan'ın kahramanı Gılgamış ise Doğuluydu. Bu hikâye kahramanlarının
farklılığı, Kürt hareketinin liderleri arasındaki farklılığı gayet iyi
özetliyor... Robin Hood eski hikâyelerde bir çiftçi olarak anlatılır. Sonraki
hikâyelerde ise şatosu elinden alınan topraklarını kaybetmiş bir aristokrata
dönüşür. Kahramanımızın köklerine dair bu belirsizlik aslında Demirtaş'ı ve
Kürt hareketinin hikâyesini de karşılıyor; başta halkın içinden gelen mütevazı
bir Kürt lider gibi görünen Demirtaş, siyasi serüveninin sonunda İstanbul sermayesinin,
eski seçkinlerin, medya baronlarının ve Batılı egemenlerin desteklediği bir
lidere dönüşüyor."
Kurtuluş Tayiz beyfendinin yukarıda bir kısmını iktibas ettiğim yazısı ufuk
açıcı. Yazının tamamını okumanızı tavsiye ederim. Benim söyleyeceğim şey ise
şudur:
Demirtaş'ın ıskaladığı şey gerçekten de milletimizin
"anti-emperyalist" oluşudur. Sözde anti-emparyalist fakat kendi
milletinin geleneğinden, dininden nefret ve tiksinti duyan ve her fırsatta
Batılı güçlere yarenlik eden solcu arkadaşlarımızın aksine milletimiz tam
anlamıyla anti-emparyalisttir. Kurtuluş Savaş'ı bu milletin eseridir. Millet
anti-emperyalist olduğu için her türlü kara propagandaya rağmen Pensilvanya'yı
hiçbir şekilde dinlemedi.
Demirtaş fena halde yanılıyor. Onu Batılı kahramanların hayali dünyasından
memlekete davet ediyorum çünkü Batı emperyalizminin karşısında olan bu sessiz
çoğunluk sandık günü geldiğinde Robin Hood yerine Ertuğrul u tercih edecek ve
oyunu yine Ertuğrul'a verecektir.