22 Eylül 2015

Sahi bunca b.k niye yenildi…

Son yıllarda yaşanan onca kirli deneme bertaraf edildikten sonra birileri, hikâyenin anlamlı repliğini tekrarlayıp duruyor olmalılar.

Bilindik hikâyedir.

Köyün ağası traktörüyle kasabaya giderken yolda çoban Mehmet'e rastlar. Durup, Mehmet'i de alır traktörüne. Üç beş hoş sohbetten sonra sorulacak bir şey kalmadığında Ağanın canı sıkılmaya başlar. Aklına ‘eğlence olur' niyetine bir muzırlık gelir.

‘Mehmet…' der ‘böyle bir traktörün olsun ister miydin?'

Zavallı Mehmet, Ağanın muzırlığından habersiz ‘kim istemez Ağam, keşke olsa' diye cevaplar soruyu.

Ağa sinsi sinsi gülerken ‘istersen bu traktörü sana veririm' der. Mehmet, yüzünde ‘nasıl olacak bu' sorusunun heyecanı ile ‘Essahtan mı Ağam' der.

Ağa Mehmet'in heyecanından mutlu ‘essahtan' der.

Az sonra yolun kenarındaki bir mayıs öbeğinin yanında durur Ağa. Mehmet'e döner ‘şu mayısı görüyor musun?'

‘He görüyorum Ağam'

Ağa çok mühim laf edecekmiş edasıyla ‘işte o mayısı yersen bende traktörü sana veririm.'

Mehmet şaşkın. Bir yandan utanıp, sıkılır bir yandan da dakikasında aklından bin bir türlü fikir geçirir ‘Ömrü hayatımda böyle bir şeye sahip olmam mümkün değil. Gözümü kapatıp yerim. Koca traktörde benim olur.'

Gözleri parlayarak bakarken, Ağa bütün inandırıcılığıyla ‘yersen traktör senin' der yeniden.

Mehmet teklifi garantiledikten sonra traktörden atlayıp, zorla da olsa mayısı bir güzel yer.

Bu sefer Ağa şaşkındır. Kaçarı yok, yerinden kalkıp, traktörü Mehmet'e teslim eder. Lakin bir eğlence uğruna traktöründen olduğuna o dakika bin pişman olmuştur.

Kasabaya varıp, yapılacaklarını bitirdikten sonra buluşup, traktörle geri dönerler. Traktörün yeni sahibi Mehmet direksiyonda, Ağa yolcu mahallindedir.

Lakin ikisinin de canı fena halde sıkkındır. Ağa'nın sıkıntısı bir eğlence uğruna yepyeni traktörü kaptırmış olmanın aptallığına yanmaktan, Mehmet'in ki ise bir traktör uğruna mayıs yemesinin ayıbından.

Yol boyunca ikisinin de ağzını bıçak açmaz. Bir süre sonra Mehmet sessizliği bozar.

‘Ağam' der ‘Belli ki senin de benim gibi canın sıkkın.' Ağa merakla bakar Mehmet'in yüzüne. Mehmet, bir süre nasıl söyleyeceğini bilemeden etrafına bakınır ve birden traktörü durdurur.

‘Şu yol kenarında ki mayısı görüyor musun?'

Ağa Mehmet'in ne söyleyeceğini anlamıştır. ‘Evet' der gibi sallar başını.

‘İşte o mayısı yersen, traktörü sana geri veririm” der Mehmet.

Ağa zaten sabahtan beri büyük pişmanlık içinde. Hiç ikiletmeden bir çırpıda traktörden atlayıp, gözleri kapalı bir çırpıda yiyip bitirir mayısı.

Mehmet bir nebze rahatlamış, traktörü memnuniyetle tekrar Ağaya geri verir.

Köye yaklaşmaya başlamışlardır. Mehmet merakla sorar.

‘Ağam, bu traktör kasabaya giderken senin değil miydi?'

‘He benimdi'

‘ E şimdi köye geri dönerken de senin değil mi?”

‘He benimdir' der Ağa memnuniyetle.

Mehmet anlam verememiş halde mırıldanır.

‘E madem öyle, biz onca b.ku ne diye yedik Ağam?'

***

Şimdilerde Gezi'yle, olmadı 17-25 Aralık'la iktidara konacağını planlayanlar… Sokakları Mısır'a çevirip, devrim yapacağını sananlar… Koalisyon yapmamakla ilkeli davrandığını düşünenler… Sırtını falancaya dayadığıyla övünüp tarihi fırsatları tepenler… Devrimci halk savaşı başlattıklarını açıklayanlar… 200-300 maskeliyle özyönetim ilan edenler sizce en çok hangi soruyu soruyordur kendilerine?

‘Sahi biz bunca b.ku ne diye yedik?' olabilir mi?

Bence olur.