Salgın, sadece Küresel kriz mi yoksa yeni bir Dünya mı yaratacak?
Tarih boyunca insanlığın yüzleştiği salgınlar olmuştur ve bu salgınlarda en az savaşlardaki kadar insan yaşamını yitirmiştir.
Geçtiğimiz yüzyıldan beri ülkelerin
birbirleriyle etkileşimleri teknolojinin de sayesinde özellikle ekonomik olarak
birbirlerine olan bağımlılıkları artmıştır.
Bu bağımlılık Hem parasal hem de
finansal alanda oluşabilecek ekonomik krizlerde domino etkisi yaratabilecek
kapsama ulaşmıştır. Yani bir ülke veya ülke grubundaki kriz, çok kısa süre
içinde merkez üssünden diğerlerine sıçrayabilmektedir.
Evet, küresel salgın insanlığı
hazırlıksız yakaladı. Bilim ve teknolojinin göz kamaştıracak boyutlarda
geliştiği bir dönemde, salgın ekonomik ve toplumsal hayatı hiç beklenmedik bir
biçimde sarsmış, toplum sağlığını hem ruhsal hem de fiziksel bağlamda derinden
etkilemiştir.
Dünyada milyarlarca insan evlerine
kapanmış ve ekonomik faaliyetler bazı sektörlerde tümüyle durma noktasına
gelmiştir.
Art arda yaşanan arz ve talep şokları
üretimden tüketime, taşımadan tedarik zincirlerine, ticaretten finansa kadar
tüm alanlarda dalgalanma ve daralmalara neden olmuştur. Oluşturulan senaryolar
aşının bulunmasına göre belirlenirken dünya ülkeleri uzun zamandır ilk kez ne
yapacağını bilemez hale gelmiştir.
Sonuçta Gözle görülemeyen bir virüs
dünyanın bütün dengesini altüst etmeye yetti. Salgın, halk sağlığı üzerindeki
ölümcül etkilerinin yanı sıra ekonomik hayatta da ciddi tahribata yol açtı.
Görünen, bu salgının insanlığın daha
önce gördüğü krizlere hiç benzemediğiydi. Küresel ekonomi çok farklı bir krizle
karşı karşıya kaldı. Karantina ve sokağa çıkma yasağı gibi sosyal İzolasyon
uygulamalarından dolayı ekonomik hayat adeta durma noktasına geldi.
Ülkeler, krizin etkilerini asgari
seviyelerde tutabilmek için reel sektöre, çalışanlara ve dar gelirli ailelere
yönelik trilyonlarca dolar tutarında kurtarma paketleri devreye soktuysa da Bu
devasa kamu destekleri ekonomileri ayakta tutmak için yeterli olamadı.
Tüm dünyaya çok hızlı bir şekilde
yayılan böylesi bir salgının küresel ekonomide önemli değişimleri tetiklemesi
bekleniyordu belki. Fakat Üretimden tüketime, ulusal politikalardan
uluslararası düzenlemelere kadar birçok alanda değişim kendini bu denli
hissettireceği açıkçası tahmin edilemedi.
Sosyolojik bir vakıadır, Her ekonomik
krizin oluşumunda bir hastalık olma şartı bulunmasa da, hemen her salgının
ekonomik ve/veya politik bir sonucu olabileceği öngörülebilmektedir.
1300’lü yıllarda vebadan ötürü
Avrupa’da nüfusun önemli ölçüde azalmasıyla birlikte topraklar ekilememiş,
serfler şehirlere gidince ücretli işçilik ortaya çıkmış, işgücü azalmış,
derebeyler ise serfleri daha ağır koşullarda çalıştırınca ayaklanmalar yaşanmış
ve uzun vadede derebeylik düzeni yıkılmıştır
Siyasal tarihte önemli bir değişime
neden olan veba örneğinde olduğu gibi, ekonomik krizler de uluslararası
ilişkilerden kültüre, sosyal yaşamdan iç siyasete kadar etkilerini
gösterebilmektedir.
Günümüzde Salgın kaynaklı kriz ile
birlikte tüm dünyada mevcut ekonomik sistemlerin nasıl bir sonuç doğurduğuna
hep birlikte şahit olduk.
Dünyanın en büyük ekonomilerine sahip
ülkelerin salgınla mücadelede ihtiyaç duyulan en temel koruma malzemelerini
sağlamakta aciz duruma düşmesi, hastaları seçerek tedaviye almaları ve
diğerlerini ölüme terk etmeleri, ölen insanları taşıyacak tabutları ve gömecek
yerlerinin olmaması, mevcut sistemlerin ne kadar insani olduğu sorununu somut
bir şekilde ortaya çıkarmıştır.
Her ne kadar ekonomik krizlerin oluşum
nedenlerinin farklılık göstermesi görece normal ise de, sonuçları itibariyle
ciddi sosyal ve politik değişimler açısından benzer etkiler söz konusu
olabilmektedir.
Kriz, sosyal bilimciler tarafından
çoğu kez; “birden bire meydana gelen kötüye gidiş yönündeki gelişme”, “büyük
sıkıntı” ve “bunalım” gibi kelimelerle eş anlamda kullanılırken. Aslında
önceden bilinmeyen, hesaba alınmayan, ya da öngörülmeyen bazı gelişmelerin,
makro düzeyde devlet, mikro düzeyde ise sosyal grupları, bireyleri ciddi olarak
etkileyecek sonuçlar ortaya çıkarmasıdır.
Salgın ile birlikte start alan küresel
Kriz, ilk etkilerini uluslararası piyasalarda göstermiş ardından petrol
üretiminde, enerjide yaşanan global bazda anlaşmazlıklar, ülkelerin yaşayacağı
ekonomik temelli siyasi gerginlikler, gıda temininde dünyanın yaşayacağı
sıkıntı sonrası, ürkütücü bir senaryonun vizyona girmesi kaçınılmazdır.
2021’den 2022’ye girerken küresel
ekonomik kriz sadece insanları açlık ve yokluk ile mi sınayacak yoksa yeni bir
dünya mı yaratacak hep birlikte göreceğiz.
Vesselam.