11 Haziran 2015

Seçim sonuçlarına dair ilk kelamlar...

Hergün yazmadığınızda hızla geçen zaman söyleyeceklerinizi de hızla eskitiyor doğal olarak. O yüzden bu yazımı apar topar seçimden sonraki 2-3 günde ettiğim kelamların özetine ayırıyorum.

08.06.2015 02:44

İtiraf edeyim sonuç tahmininde kendimce epey yanıldığım ilk seçim bu oldu. Neyleyeyim, her zaman tutturacağız diye bir durum yok. Lakin bu gerçeği kabul edemeyenler hala çok. Sonuçlar alınır alınmaz, umduğunu bulamadığından dolayı vurun abalıya misali seçmene yüklenmeler, siyaseten verdiği kararları hakaretlere varan sözlerle değerlendirmeler hoş değil.

Kendi adıma böylesi durumlarda ilk akla gelen 'Bu milletin % 60'ı aptaldır' tespitlerine dahi bir kez itibar etmişliğim yoktur. Aksine halkın el yordamıyla da olsa verdiği kararların, üzerinde biraz fazla düşünüldüğünde epey doğruluklar taşıdığını görmüşümdür.   

Elbet her seçimde halkı yanlış yönlendiren etmenler vardır. Bunda da oldu hem de inanılmaz ölçüde. Lakin yine de çetrefilli bir yığın hesapların döndüğü bu seçimde bile Anadolu halkının siyasetçilere ve onun isabetli kararlarını hafife alan üstenci bakışa önemli mesajlar verdiğine inanıyorum.

Hiç kuşku yok ki o mesajları alabilmenin ilk kuralı, bir seçim kaybettiğinde işi gücü bırakıp halka saldıran, "göbeğini kaşıyan adam", "bidon kafa", "koyun", " oyunu makarnaya, kömüre satan cahil" diye etmediği hakaret kalmayan statükocu, vesayetçi beyaz Türklerin yanlışına düşmemektir.

Halk ne dünkü tercihlerinden dolayı kendini akıl danesi sananların hakaretlerini hak etmişti ne de bugünkü tercihlerinden ötürü birilerinin "değer bilmez", "nankör", "vefasız" demesini hak edecektir. Böyle basit, ukala tepkilerin ne tutar bir yanı ne de yararı vardır.

Halka laf sokmak yerine yapılması gereken, "bu sonuçla acep bana/bize halk ne demek istedi" diyebilmektir oysa. Böyle bir tavır, hem hatalar karşısında özeleştiri kültürünün gelişmesine hem de halkın kendine olan güveninin gelişmesine de yararı olur. Deneyin.

08.06.2015 12:58

AK Parti'yi biraz 12 yıl sendromunun etkisine girse de halkın birinci parti yapması önemli. Yüzde 41 bir oy ile başlattıkları kayda değer projelerin ve atılan demokratik adımların devamına 'evet' diyor halk. Lakin bu sonucun bir silkelenmeye vesile olmasını da istiyor bence.

HDP'nin 80 milletvekili ile meclise girmesi, çözüm süreci ve yeni anayasa çabalarına destek yanında Kandil'in karşısında sivil siyaset elinin güçlenmesini sağlayabilir. Dağa karşı dik duruşu, bütün Türkiye için daha güven verici ve çözüm odaklı olabilir. Umarım bu beklentimi boşa çıkarmazlar.

CHP ve MHP'nin gerek zamanın ruhuna uymayan 'kırmızıçizgi' takıntıları gerekse verdikleri vaatlerden ve hükümet etme deneyimlerinin çok olmamasından dolayı AK Parti'siz yapacakları her koalisyon hükümetinde hem ekonomide hem de sosyal sorunlara çözüm arayışlarında memleketi ileriye değil geriye götürme tehlikesi var. Benim açımdan iyi birer koalisyon adayı değiller, kusura bakmasınlar.

Eğer bir koalisyon olacaksa benim beklentim ve dileğim AK Parti ve HDP koalisyonudur. Çözüm süreci, anayasa, demokratik haklar gibi temel meselelere bakış ve yaklaşımlar açısından ikisi, bir CHP ve MHP'den çok daha fazla birbirlerine yakınlar çünkü. Hele de eski hastalıklardan kurtulup, kendi özgür iradeleriyle memleket için çalışırlarsa, yapabilecekleri çok güzel şeyler olabilir.

08.06.2015 20:51

Zaman geçip sonuçlar üzerinde biraz daha yoğunlaştıkça sorular da çoğalmaya başlıyor doğal olarak kafamda.  Mesela Cumhurbaşkanlığı seçiminde deyim yerindeyse alay konusu olacak kadar başarısız olan Ekmelleddin İhsanoğlu neden apar topar MHP'den aday oldu ya da edildi? Önce Erdoğan'dan bu seçimde de AK Parti'den kurtulmak için birbirlerine destek olan CHP ve MHP'ye acaba, İhsanoğlu, olası bir koalisyonun Başbakan adayı olarak mı önerildi?

Böyle bir durum söz konusu ise paralel terör örgütüne ipi en çok kaptırmış parti içlerinden hangisi acaba? Bu durumda AK Parti tabanında olduğu gibi bir yığın analiste göre de en yakın koalisyon olarak gösterilen AK Parti-MHP koalisyonu bile bile Truva atını kaleye almak olmaz mı? Düşünmeyi hak ediyor.

08.06.2015 22:51

Bütün muhalefetin tek derdi AK Parti iktidarında kurtulmaktı. Bu düşünceyle girdikleri seçimden AK Parti'yi tek başına hükümet kurma gücünden ettiler ve başarılarından dolayı şimdilerde fazlasıyla memnunlar. Yine bu sonuçtan kendini aydın yazar, sanatçı, gazeteci addeden ve tek istekleri vatanı ve milleti 'sivil diktatörlükten kurtarmak olan kesimler de ziyadesiyle memnun. Şimdi hep birlikte kendilerince zil takıp oynamaları normal, sevinsinler, sözümüz yok. Lakin anlamadığım memleketin bu çokbilmiş kesimlerinin bir an durup, 'İyi de Amerika, İngiltere, İsrail, İtalya, Almanya basınına ne oluyor ki gazetelerinde, ekranlarında bizden daha fazla aynı zil takıp oynuyorlar' dememeleri.

Öyle ya neden İsrail gazetelerinde "Bize öğretilen, düşman tam ölmeden sevinmemek" diye başlık atılıyor? Veya neden ve nasıl  "Erdoğan hala kaplan. Ama fino köpeğine çevirene kadar mücadeleye devam" diye yazılabiliniyor? Peki, İtalya'da neden 'Selahattin Eyyubi durduruldu' diye başlık atma gereği duyuyor gazeteler?

Eğlence ve kutlamaya bir ara verip bunlara dair bir iki laf etseler ya bizim çok bilmişlerimiz.

09.06.2015 18:12

HDP'li Kürtler AK Parti'ye ve onun yaptıklarına dair değerlendirmelerde gittikçe bizim Türk solcularına benzemeye başladılar maalesef.

Üstenci bir dil, kibirli değerlendirmeler, ne oldum halleri, değer bilmezlik, yiğidi hakkıyla birlikte öldürmek gibi karakterler bizim içine Kemalizm kaçmış solcularda yaygındır çünkü. Zaten ben gibileri soldan soğutan en temel olguda budur.

Kör bir itaati asla kimseye önermiyoruz ama bu türden 'değer bilmez' dil ve tavırların öncelikle AK Parti'nin hayatlarında yaptıkları değişimi bilip, görebilen Kürt halkını rahatsız edeceği ortada değil mi?

Bu hal, başta çözüm süreci olmak üzere ülkenin son 10 yılında atılan bir yığın demokratik ve ekonomik adımların hızla erimesine ve hepimizin bir anda kendimizi eski günlerde bulmamıza neden olabilir oysa.

"Türkiyelileşme" projesinin doğru ama erken olduğuna dair düşüncelerim bu yüzden hala geçerli. Umarım her şeyin üstüne bir de parlamento deneyimi yaşayacak olan Türk solunun törpülenesi karakterleri daha fazla su yüzüne vurup, halkların kazanımlarını tehlikeye atmaz.