09 Eylül 2022

Seher vaktinde mâşukun kapısını çalmak

Seherî olmak nedir bilir mi modern zihniyetle mâlûl olanlar. Seher vakti uyanık olanlara “seherî” denir. Kurânî mânada seheri olanlar bu vakitte mâşukun varlığını derinden hissetmek için uyanık olurlar. Ali Yurtgezen hocanın şerhine göre seher vakti uyanıklık hâli namazdır, duadır. Mâşuk ise bâzan Allah yâr-i zülcelâl’dır, bâzan da Sevgili Peygamberimiz aleyhisselâtüvesselâmdır.

SEHER EHLİNE “UYANIK” DENİR

Tasavvufta “sırra” ulaşan, vâkıf olan ve “hâl” ehli velîye “uyanık” denir. Ne büyük garabet, irfanımızı bilmeyen modern zaman zihniyetinde hin olanlara, menfaatini ve işini (!)bilenlere “uyanık” diyorlar. Velî için “uyanıklık” hâli vaktin her ânı için geçerlidir, fakat seher vaktinde “uyanıklığın” cezbesi en yükseklerdedir.  Seher vakti hâl ehli için gözyaşı, yokluk, ibadet, ulvî hüzün demektir. Kimseler görmediği için en samimi ağlama vaktidir. Kalbimizi mâşuka açıp “hâlimizi vaktimizi” öğrenmeliyiz seher vaktinde.  Bülbülün gülün nazına niyâz etmek için seher vaktini seçmesi gibi, Allah dostları ve ehl-i dil olanlar mâşukun kapısını ağyar ve avamın gaflet uykusunda olduğu seher vaktinde çalarlar.

“KABUL KAPILARI” SEHER VAKTİNDE AÇILIR

Hiçbir hâl ve hâdise yapamaz duanın ve gözyaşının seher vaktinde yaptığını. Dünyevî ve ulvî bütün dertlerimizi ağlamak mâşukun kabul edeceği bir dua gibidir bu vakit. Gurbet ve dâüssıla duygusu seher vaktinde kalbe bütün ağırlığıyla çöker. Allah kendisini seven kullarının samimiyeti bakımından “kabul kapılarını” bu vakitte daha çok açarmış.                                                                                                        

Seher vaktinde zikir ve tefekkür eden tasavvuf ehli için seher yeli yüce makamlardan, mutlak sevgili olan Allah’tan haber taşır; o makamların misk ve anber kokularını da getirir. Mânevî ilhâmdır bu. Bu ilham sâyesinde Hak âşıkları gâibin sembolü olan seher vaktinde mâsivanın tesirinden uzaklaşmış olurlar ki mâşukla rabıtası tam olarak gerçekleşir.

SEHER VAKTİNDE RAHMET YELİ ESER                                                                                                                                                       Ehl-i tasavvufa göre seher vaktinde göklerin kapısı açılır, rahmet yeli eser ve rızık da artar. “Melekler rızk dağıtmaya seher vaktinde gelir.” Ağyâr ve avam uykuda, yâni gaflette olduğu için seher vaktinin rahmetinden mahrumdur. Seher vakti vecdin en yüksek ânıdır. Vehbî vecd sâyesinde insan maddî olandan mânevî olana, dünyevî olandan ulvî olana doğru hâl değiştirir. Allah’ın, kullarını yokladığı, kullarının Allah’ı işittiği en hüzünlü ve mâneviyatlı bir vakittir. Eyyüb Aleyhisselâm hastalığı iyileşince, o gece seher vaktinde bir âh eder. Sebebini sorduklarında: “Her gece seher vaktinde ‘Ey bizim hastamız nasılsın?’ diye ses duyardım. Şimdi o vakit geldi; ‘Ey sıhhatli kulumuz nasılsın?’ sesini duyamadım. Onun için ağlıyorum” der. Bu hâdisenin hikmetini ârif, yâni ehl-i seher olanlar bilirler ancak.                                                                                                                      

“SEHER VAKTİ VAKİTLERİN EN AZİZİ”

Şüphesiz ki bütün vakitleri Allah yaratmıştır. İnsan-ı kâmillerin sözüne göre seher vakti vakitlerin en aziz olanıdır. Bu sebepledir ki Zâriyât sûresi,17 ve 18. âyetlerinde “Onlar geceden pek az uyur olmuşlardı. Ve seher vakitlerinde de onlar istiğfarda bulunurlardı” buyruluyor. Seher karanlığın sonu, aydınlığın başlangıcı olan bir vakit. Seherde hem maddî, hem kalp gözü açık olanlar Efendimiz Aleyhissalâtüvesselâm’ın yolundadır.

Seher ehli aynı zamanda vaktin oğludur. Bu derûnî makama sahip olmak için seher vakti gafletten uyananlardan olmak gerek. Seher vaktinin kıymetini Osman Hulûsi Efendi “Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî” sinde ne güzel anlatır: “Cûşa gelir dağ ile taş feryâd eder vakt-i seher / her nesneyi kaplar telâş feryâd eder vakt-i seher / (…) / Hulûsi âşıksan eğer dur yatma gel vakt-i seher / bak gör ki âlem serteser feryâd eder vakt-i seher.”

SEHER VAKTİ “GECENİN SÜKÛT DİLİDİR”             

Şerhinden anladığımız göre seher vaktinde dağ taş coşar ve her nesneyi heyecanlı bir feryat sarar. Allah’a âşıksan seher vakti yatma, bak bütün kâinat baştanbaşa haykırıyor, imdat istiyor. Velî zatlar seher vaktine kalbî ve îmanî gücüyle hazırlanırlar. Mâna âlemine gidip gelirler. Sırlarını ifşa etmezler, yaşarlar. “Sır” ve “hâl” sahibinin muradı cennete varmak, yâni bağın gülünü sevip dönmektir. Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz’ın ifadesiyle “Gecenin sükût dili, dervişin sır kulağına ibadet coşkusu telkin etmektedir. Seherin bereketi, bu sükût ile söylenen sırdadır.” (Gönül Erleri / Kırk Veli-1)

“Uyan gafletden ey nâ’im Hakka yalvar seherlerde / Döküp acı yaşın dâ’im Hakka yalvar seherlerde” diyen Niyâzî-i Mısrî hazretlerinin nasihati tutulmaz mı? Seher vaktinin kıymeti âyet ve hadislerde buyurulduğu içindir ki Dîvan şairleri seher vaktini mânevî bir vakit saymışlar. Dîvan şairi Zatî de “Gözüm açdum bu seher bir ulu sahra gördüm / Anda bir dane-i hardal gibi dünya gördüm” mısralarıyla seherî olduğunu, yâni kalp gözünün açıldığını söyler.

Şerhinden anladığımız şöyle: Dünya bir hardal tanesi kadar küçük ve değersiz. Mânevî âlemse bir sahra kadar geniştir. Şair bunu seher vaktinde gözünü açması, yâni kalbini Mutlak hakikate doğrultmasıyla bilir ve görür. Uyuyan şairin seherde gözünü açması, mecazî olarak gafletten kurtulması ve hakikati idrak etmesi demektir. Seher, gündüzün tesirinin en aza indiği, kalbin ve zihnin maddî meşguliyetlerden arındığı, insanın kendisiyle mânevî yoğunluğun en çok olduğu bir yeniden diriliş vaktidir.

“EY GÂFİL! SEHER VAKTİNDE DUR”

Yûnus Emre Hazretleri seher ehli bir derviştir. Modern zihniyetle mâlûl olanlar bu ulu dervişi bilmezler. Şu nasihatinden mahrum oldukları için hâlleri fenâ! “İşit sözümü ey gâfil, tanla (şaşırma) seher vaktinde dur / Öyle buyurmuş, o kâmil, tanla seher vaktinde dur /

Dost dergâhına tutgıl yüz,  tanla seher vaktinde dur / (…)  /Yalvar Çalab’ına çağır, tanla seher vaktinde dur / Yatanların yatlı hâli, hiç nesneye ermez eli...”

Şerhinden öğrendiğimize göre, “tanla seher vaktinde dur” ifadesiyle kalp ve îmanı bu vakte çekmeyi nasihat ediyor Çünkü seher vakti insan-ı kâmil seviyesine ulaşmanın vaktidir. Seher vakti uykudan ve gafletden yüz çevirip, yüzümüzü ilâhî dergâha döndürme vaktidir. Öyleyse seher vaktini gafletle, uykuyla geçirme, uyan ve Huzûrullaha dur. 

“ADAM OLMAK İSTEYEN SEHER VAKTİNDE UYUMAZ”

Âşık veya şair olduğunu söyleyip de seher ehli olmayan zavallılara da sözü var derviş Yûnus’un: “Âşık isen belli bilem, tanla seher vaktinde dur / (…) / Kevser şarabını içmek, tanla seher vaktinde dur.” Diyor ki: Gerçek âşıksan ve cennetteki ırmaktan su içmek istersen tanla, yâni şaşırmadan seher vaktini eda et.

Sözün hülâsası; seher vakti mâşukun kapısını çalanlardan olmak istiyorsak, “Adam olmak istersen seherde uyuma!” diyen Konya velîlerinden Ladikli Ahmed Ağa’nın (l888-1969) sözünü tutalım. (ilbeyali@hotmail.com)