Seher vaktinde mâşukun kapısını çalmak
Seherî olmak nedir bilir mi modern zihniyetle mâlûl olanlar. Seher vakti uyanık olanlara “seherî” denir. Kurânî mânada seheri olanlar bu vakitte mâşukun varlığını derinden hissetmek için uyanık olurlar. Ali Yurtgezen hocanın şerhine göre seher vakti uyanıklık hâli namazdır, duadır. Mâşuk ise bâzan Allah yâr-i zülcelâl’dır, bâzan da Sevgili Peygamberimiz aleyhisselâtüvesselâmdır.
SEHER EHLİNE “UYANIK”
DENİR
Tasavvufta “sırra” ulaşan,
vâkıf olan ve “hâl” ehli velîye “uyanık” denir. Ne büyük garabet, irfanımızı
bilmeyen modern zaman zihniyetinde hin olanlara, menfaatini ve işini
(!)bilenlere “uyanık” diyorlar. Velî için “uyanıklık” hâli vaktin her ânı için geçerlidir,
fakat seher vaktinde “uyanıklığın” cezbesi en yükseklerdedir. Seher
vakti hâl ehli için gözyaşı, yokluk, ibadet, ulvî hüzün demektir. Kimseler
görmediği için en samimi ağlama vaktidir. Kalbimizi mâşuka açıp “hâlimizi
vaktimizi” öğrenmeliyiz seher vaktinde.
Bülbülün gülün nazına niyâz etmek için seher vaktini seçmesi gibi, Allah
dostları ve ehl-i dil olanlar mâşukun kapısını ağyar ve avamın gaflet uykusunda
olduğu seher vaktinde çalarlar.
“KABUL KAPILARI”
SEHER VAKTİNDE AÇILIR
Hiçbir hâl ve hâdise yapamaz
duanın ve gözyaşının seher vaktinde yaptığını. Dünyevî ve ulvî bütün
dertlerimizi ağlamak mâşukun kabul edeceği bir dua gibidir bu vakit. Gurbet ve dâüssıla duygusu seher
vaktinde kalbe bütün ağırlığıyla çöker. Allah kendisini seven kullarının
samimiyeti bakımından “kabul kapılarını” bu vakitte daha çok açarmış.
Seher vaktinde zikir ve
tefekkür eden tasavvuf ehli için seher yeli yüce makamlardan, mutlak sevgili
olan Allah’tan haber taşır; o makamların misk ve anber kokularını da getirir.
Mânevî ilhâmdır bu. Bu ilham sâyesinde Hak âşıkları gâibin sembolü olan seher
vaktinde mâsivanın tesirinden uzaklaşmış olurlar ki mâşukla rabıtası tam olarak
gerçekleşir.
SEHER VAKTİNDE RAHMET YELİ ESER Ehl-i tasavvufa göre seher vaktinde göklerin
kapısı açılır, rahmet yeli eser ve rızık da artar. “Melekler rızk dağıtmaya
seher vaktinde gelir.” Ağyâr ve avam uykuda, yâni gaflette olduğu için seher
vaktinin rahmetinden mahrumdur. Seher vakti vecdin en yüksek ânıdır.
Vehbî vecd sâyesinde insan maddî olandan mânevî olana, dünyevî olandan ulvî
olana doğru hâl değiştirir. Allah’ın, kullarını yokladığı, kullarının Allah’ı
işittiği en hüzünlü ve mâneviyatlı bir vakittir. Eyyüb Aleyhisselâm hastalığı
iyileşince, o gece seher vaktinde bir âh eder. Sebebini sorduklarında: “Her
gece seher vaktinde ‘Ey bizim hastamız nasılsın?’ diye ses duyardım. Şimdi o
vakit geldi; ‘Ey sıhhatli kulumuz nasılsın?’ sesini duyamadım. Onun için
ağlıyorum” der. Bu hâdisenin hikmetini ârif, yâni ehl-i seher olanlar bilirler
ancak.
“SEHER VAKTİ
VAKİTLERİN EN AZİZİ”
Şüphesiz ki bütün vakitleri Allah yaratmıştır. İnsan-ı kâmillerin sözüne
göre seher vakti vakitlerin en aziz olanıdır. Bu sebepledir ki Zâriyât
sûresi,17 ve 18. âyetlerinde “Onlar geceden pek az uyur olmuşlardı. Ve seher
vakitlerinde de onlar istiğfarda bulunurlardı” buyruluyor. Seher karanlığın sonu, aydınlığın başlangıcı olan bir
vakit. Seherde hem maddî, hem kalp gözü açık
olanlar Efendimiz Aleyhissalâtüvesselâm’ın yolundadır.
Seher ehli aynı
zamanda vaktin oğludur. Bu derûnî makama sahip olmak için seher vakti gafletten
uyananlardan olmak gerek. Seher vaktinin kıymetini Osman Hulûsi Efendi “Dîvân-ı Hulûsî-i
Dârendevî” sinde ne güzel
anlatır: “Cûşa gelir dağ ile taş feryâd eder vakt-i seher / her nesneyi kaplar
telâş feryâd eder vakt-i seher / (…) / Hulûsi âşıksan eğer dur yatma gel vakt-i
seher / bak gör ki âlem serteser feryâd eder vakt-i seher.”
SEHER VAKTİ “GECENİN
SÜKÛT DİLİDİR”
Şerhinden anladığımız göre seher vaktinde dağ taş coşar ve her nesneyi
heyecanlı bir feryat sarar. Allah’a âşıksan seher vakti yatma, bak bütün kâinat
baştanbaşa haykırıyor, imdat istiyor. Velî
zatlar seher vaktine kalbî ve îmanî gücüyle hazırlanırlar. Mâna âlemine gidip
gelirler. Sırlarını ifşa etmezler, yaşarlar. “Sır” ve “hâl” sahibinin muradı
cennete varmak, yâni bağın gülünü sevip dönmektir. Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz’ın ifadesiyle “Gecenin sükût
dili, dervişin sır kulağına ibadet coşkusu telkin etmektedir. Seherin bereketi,
bu sükût ile söylenen sırdadır.” (Gönül Erleri / Kırk Veli-1)
“Uyan gafletden ey nâ’im
Hakka yalvar seherlerde / Döküp acı yaşın dâ’im Hakka yalvar seherlerde” diyen
Niyâzî-i Mısrî hazretlerinin nasihati tutulmaz mı? Seher vaktinin kıymeti âyet ve hadislerde buyurulduğu
içindir ki Dîvan şairleri seher vaktini mânevî bir vakit saymışlar. Dîvan şairi
Zatî de “Gözüm açdum bu seher bir ulu sahra gördüm / Anda bir dane-i hardal
gibi dünya gördüm” mısralarıyla seherî olduğunu, yâni kalp gözünün açıldığını
söyler.
Şerhinden anladığımız şöyle: Dünya bir hardal tanesi kadar küçük ve
değersiz. Mânevî âlemse bir sahra kadar geniştir. Şair bunu seher vaktinde
gözünü açması, yâni kalbini Mutlak hakikate doğrultmasıyla bilir ve görür.
Uyuyan şairin seherde gözünü açması, mecazî olarak gafletten kurtulması ve
hakikati idrak etmesi demektir. Seher, gündüzün tesirinin en aza indiği, kalbin
ve zihnin maddî meşguliyetlerden arındığı, insanın kendisiyle mânevî yoğunluğun
en çok olduğu bir yeniden diriliş vaktidir.
“EY GÂFİL! SEHER
VAKTİNDE DUR”
Yûnus Emre Hazretleri seher ehli bir derviştir. Modern zihniyetle mâlûl
olanlar bu ulu dervişi bilmezler. Şu nasihatinden mahrum oldukları için hâlleri
fenâ! “İşit sözümü ey gâfil, tanla (şaşırma) seher vaktinde dur / Öyle
buyurmuş, o kâmil, tanla seher vaktinde dur /
Dost dergâhına tutgıl
yüz, tanla seher vaktinde dur / (…)
/Yalvar Çalab’ına çağır, tanla seher vaktinde dur / Yatanların
yatlı hâli, hiç nesneye ermez eli...”
Şerhinden öğrendiğimize göre, “tanla seher vaktinde dur” ifadesiyle kalp ve îmanı bu vakte
çekmeyi nasihat ediyor Çünkü seher vakti insan-ı kâmil seviyesine ulaşmanın
vaktidir. Seher vakti uykudan ve
gafletden yüz çevirip, yüzümüzü ilâhî dergâha döndürme vaktidir. Öyleyse seher
vaktini gafletle, uykuyla geçirme, uyan ve Huzûrullaha dur.
“ADAM
OLMAK İSTEYEN SEHER VAKTİNDE UYUMAZ”
Âşık veya şair olduğunu söyleyip de seher ehli olmayan zavallılara da
sözü var derviş Yûnus’un: “Âşık isen belli bilem, tanla seher vaktinde dur
/ (…) / Kevser şarabını içmek, tanla seher vaktinde dur.” Diyor ki: Gerçek
âşıksan ve cennetteki ırmaktan su içmek istersen tanla, yâni şaşırmadan seher
vaktini eda et.
Sözün hülâsası; seher vakti
mâşukun kapısını çalanlardan olmak istiyorsak, “Adam olmak istersen seherde uyuma!” diyen Konya velîlerinden
Ladikli Ahmed Ağa’nın (l888-1969) sözünü tutalım. (ilbeyali@hotmail.com)