Selam götür, sabır götür, dua götür
Ey o kutlu beldelerin mutlu yolcusu! Bugünlerde en mübarek sefere çıkıyor, o mübarek diyarlara ne götüreyim diye soruyorsun.
Ne
mutlu sana seferin kutlu, menzilin mübarek olsun.
Haccın
mebrur, amellerin makbul, duaların kabul olsun.
Ey
Mübarek diyarların muhterem yolcusu, unutma ki besmelesini çektiğin sefer
hayatının en kıymetli, en değerli ve en önemli seferidir. Aklına, kalbine ve
ayağına takılacak bütün prangaları bırak.
Sen
‘’Ne yapıp edip, o kutlu seferden zaferle dönmeye bak. Biliyorum paranı
hazırladın, orada sana lazım olacak ne varsa hepsini aldın ve daha şimdiden o
rahmet ikliminin seyrine daldın.
Ey
o nurlu diyarın nasipli bahtiyarı!
Ne
olur gönlünde bizi de götür. Mekke’ye, Medine’ye, Beytullah’a ve Habibullah’a
bizden de selam götür. O icabet mekanlarına bizim dualarımızı da götür. O
mukaddes mekanlara götürebildiğin kadar sabır götür. Götürdüğün sabır ölçüsünde
selamet bulacaksın. Dünya’nın farklı coğrafyalarından gelen kardeşlerin için
bol bol anlayış götür.
Orada
anlayış ve hoşgörüye çok ihtiyacın olacak.
‘’Hac
Meşakkattir’’ hakikatinin içini doldurmak için gücün yettiği kadar alın teri
götür.
O
hakikat diyarlarında biteviye yağacak hikmet yağmurlarından ziyadesiyle
istifade edebilmek için en az alın teri kadar akıl teri de götür.
Mağfiret
diyarı Arafat’ta günahlarının üzerine dökerek arınmak üzere bir ömür
biriktirdiğin nedamet gözyaşlarını unutma.
O
mükerrem ve münevver diyarların anlam haritalarına vakıf olmak istiyorsan
oralara ibret nazarlarıyla bak. Bunu yapabilmek için ten gözünü bırak da
herşeye can gözüyle bak.
İki
cihanda da akıbetinin hayır olmasını istiyorsan gittiğin yerlere niyet ve
samimiyet götür. Rahmanın ziyafet sofrasında rahmete nail olmak için aynı
sofrada buluştuğunuz ülkesi, ırkı, dili, mezhebi, meşrebi farklı olan bütün
dünya Müslümanlarına cömertçe sunmak üzere muhabbet, ülfet ve ünsiyet götür. O
kutlu seferinden lütufla dönmek için gördüğün, vardığın, girdiğin ve durduğun her yere edep götür.
Aklın
boğulmaktan korkarak dalamadığı, bundan dolayı da alamadığı o rahmet deryasının
derinliklerinde bulunan hikmet, marifet ve muhabbet incilerine vasıl olabilmek
için gönül dolusu, kalp dolusu ve yürek dolusu aşk götür.
Haccı
bir şiir gibi yaşamak, yazmak ve okumak istiyorsan, o esenlikler ülkesine
götürebildiğin kadar şuur götür. O her anı bir ömre bedel muhteşem atmosferin
bir anını bile ziyan ederek bir ömür ah ve eyvah demek istemiyorsan bitmek
tükenmek bilmeyen bir hassasiyet ve dikkat götür.
Birre
nail olarak ebrara vasıl olmak istiyorsan, gezip gördüğün, varıp girdiğin, alıp
verdiğin, kalkıp oturduğun o yürüyüp durduğun her yere ve her şeye ihsan götür.
Şu
fani dünyada baki nimetlerin kazanıldığı o mübarek beldelerde amel defterini
doldurmak için dilinden hiç düşmeyecek zikir götür.
İslam’ın
doğduğu o kutlu beldelerde akıl arısını vahyin bahçesinde dolaştırarak ballar balını bulmak için aklının alabileceği
kadar tefekkür götür.
Unutma
ki o kutsal topraklara seni götüren şey zenginliğin değil nasibindir. İşte
bundan dolayı seni beytine davet ettiği bahtiyarlardan kılan ALLAH Teala’ya bol bol hamd ve şükür götür.
Ey
mukaddes diyarların muazzez yolcusu..
Oralara
vasıl olunca fakiri arayıp buralardan ne getireyim diye soracaksın. Oralardan
buralara getireceğin şeyleri de sana bir başka yazımda teker teker ifade
edeceğim inşallah.