12 Mart 2017

Sendika nedir, ne işe yarar?

Sendikaların buharlı makinaların sanayileşmeyi başlatmasıyla, özellikle İngiltere, Fransa ve Almanya başta olmak üzere Avrupa kıtasında, işçilerin insanlık dışı çalışma koşullarına karşı kurdukları yardımlaşma sandıkları ile başladığı söylenilir.

Bir emek örgütlenmesi olarak sendikaların ilk ortaya çıkışlarının bu şekilde olduğu pek doğru bir bilgi değildir. Sendika kelimesinin özü sanduka kelimesidir. Ve aslında bize pekte yabancı bir kavram değ

ildir. 18 y.y. sanayi devriminden çok çok önce Selçuklu devleti sınırlarında kurulan Ahilik Teşkilatı bünyesinde, orta sandıklar mevcuttur. Bu orta sandıklarda biriken fonlarla, ustasıyla çırağıyla çalışanlar arasında yardımlaşma, çalışamaz duruma gelenler için sahiplenme, ayrıca iş ve ürün kalitesinin artırılabilmesi için ar-ge çalışmaları yapılmaktaydı.

Yani aslında sendikalaşmak, yardımlaşmak/örgütlenmek bağlamında İslam-Türk kültüründe yer alan güçlü bir kurumdur.

Batı tarzı sendikalar ise, kuruluşlarından bu güne genelde komünist partilerin etkisi altında gelişmiş ve ilerleyen süreçte Avrupa'nın değerlerine göre şekillenmiş, bugün Uluslarararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC)  çatısı altında 155 ülkeden 309 sendika ile dünya çapında 168 milyon işçi üyesi bulunan geniş bir ağa sahiptir. Birçok ülkede hayatı felç eden grevlere, iş bırakma eylemlerine imza atmışlardır.

ITUC 2006 yılında, Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ICFTU) ve Dünya Emek Konfederasyonu'nun (WCL) birleşmesi ile kurulmuştur.

ICFTU, daha çok sınıf sendikacılığı adı altında sosyalist örgütlerle içli dışlı, ekonomik eylemlerden çok, siyasi eylemlere imza atan sendikaların oluşturduğu bir federasyondur.

WCL ise 1920 yılında kurulan Uluslararası Hristiyan Sendikalar Federasyonun, 1968 yılındaki isim değiştirmiş halidir.

Türkiye'de DİSK, KESK ve TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, ITUC'a bağlı sendikalardır.

Zaman içinde yapılan eylemler ve söylevler göstermiştir ki bu sendikalar, farklı fikir ve inançtaki çalışanları kucaklamak yerine,  sınıf sendikacılığı adı altında devrimci/eylemci söylevlerle uzaklaştırmayı başarmışlardır. Bu tutumlarıyla farklı düşüncelerde olan çalışanları da başka sendikalar kurmak için tetikleyerek, çalışanların tek çatı altında birlik olasını sabote etmişlerdir.

Bunu görünce sendikaların öncelikli amacının çalışanların hakkını korumak ve iyileştirmek olduğu şüpheli bir durum haline gelmiştir.  Örgütlenme yeri olarak kamu kurumlarını tercih etmeleri özel sektöre yönelik ciddi bir örgütlenme plan ve çalışması yapmamaları şüpheleri arttırmaktadır.

Acaba dış bağlantılı sendikaların gerçek amaçları:

  • Politik eylemler gerçekleştirerek kamu otoritesini zor duruma düşürmek ve hükümetler üzerinde bir baskı aracı oluşturmak mıdır?

 Geçmiş yıllarda pek çok defa, iş bırakma eylemleri yüzünden işine, hastanesine gidemeyen, kamudaki işi geciken v.b. vatandaşların mağduriyetlerine şahit olduk.

  • Toplumun öz değerlerinden uzaklaşmasına ve kurgulanmış İdeolojiler etrafında kutuplaşmasına katkıda bulunacak çalışmalar yürütmek midir?

1 Mayıs'ta işçi ve memur olmadığı halde mitinglere katılıp, sonrasında esnafın camlarını döken, dükkânlarına zarar veren terör sempatizanlarını izledik, gördük.

  • Terör örgütü mensuplarının kamuda yer almasını ve etkin kalmasını kolaylaştırmak mıdır?

Pkk yanlısı öğretmenlerin kamudan atılmasıyla KESK'in eylem seferberliği yaptığına yakın zamanda şahit olduk.

Fetö'nün de kendi bünyesinde bir sendika ile kamuda örgütlendiğini öğrendik.

  • Çalışanla amirin/patronun, hatta işçiyle işçinin arasını bozarak çalışma barışını bozmak mıdır?

Amir ve patronlar uzlaşmacı bir tutum bile takınsa sendikalar, sivri bir dil ve olmayacak taleplerle uzlaşmadan sakınmaktadır.

  • Özellikle 90 lı yıllarda sendikaların zenginleşmesiyle “sendika ağalığı” kavramını duyduk. Bu dönemde, kamu kurumlarındaki işçiler, mesai ve ek ödemeler ile amirlerinden bile çok yukarılarda ücret almaya, çalışırken nazlanmaya, kamu kurumlarının zarar etmelerine önemli katkı sağlayarak sendikaların sözde karşı oldukları özelleştirme fikrine ve doğaya acımayan liberal politikalara, dolaylı olarak destek mi oldular?

Şükür ki, Necip Fazıl Kısakürek'in arkadaşlarından merhum Akif İNAN ağabey gibi perdeli gerçekleri gören kaliteli sendikacılar, örgütlenmesi dış bağlantılara dayanan yıkıcı sendikaların karşısına geçmiş, kurduğu alternatif sendikalar sayesinde bu yapıların üye sayılarının azalmasına ve önemli ölçüde güç yitirmelerine büyük katkı sağlamışlardır.

Ancak Memur-Sen gibi toplumsal değerlere saygılı, politikaları dış mihraklarca belirlenmeyen sendikalar olmasına rağmen;

Özellikle kamuda iş ve üretim verimliliğini artıracak etkili çalışmalar hala çok azdır.

Uygulanan liberal ve talancı küresel politikalara karşı yapıcı bir muhalefet, alternatif projeler üretecek sendikal anlayış büyük ölçüde eksiktir.

Tarihimizde yer alan Ahilik Teşkilatı benzeri yapılanmalar ve dünyada ITUC dışında kalan yerel sendikacılık anlayışlarını incelemek çözüm için yardımcı olacaktır. Japon sendikacılık tarihinde de yapıcı sendikal çalışma örnekleri mevcuttur.

Toplumsal proje üretme ve birlikte hareket etme sıkıntısı çeken İslami kuruluşlar içinde, sendikal alan önemli bir çalışma/etkinlik alanı olabilir/olmalıdır.