Serpinti

-Ruzname; Kelime Günlüğü’nden-

 

Küller Geçici Ümit Bâki

Herkes ve her şey küllerinden doğabilir. Yaradan ölenleri yeniden dirilteceği hükmünü verirken, sonsuzdan bizi haberdar etmiştir. İçimize yerleştirdiği özü bütünleyen irademizin gücü içimizde ters giden, çürüyen ne varsa sonlandırabilir ve yerine taptaze harikalar koyabilir. Bittiği yerden yeniden başlayabilir her şey. Bir insan manen bin kere ölse bin kere dirilebilir. Unutması gerekeni unuttuğu gibi, hatırlaması gereken mutlak gerçekleri hatırlayabilir. İnsan her an yaradılışından ötürü yaşamak için her türlü hazırdır, zararlılara karşı teyakkuzdadır ve hayata karşı dopdoludur. Çürüyenleri attığında bile içinde yeni tazelikler keşfeder. Çünkü Allah insanı kademeli olarak sonsuzluğa bağladığı bir ruh yaratmıştır. O ruh, her şeyin bittiği yerde hâlen varlığını sürdürmektedir ve sürdürecektir. Kıyametle kesintiye uğrayacak bu varlık geri dönüp hatırlaması gereken her şeyi hatırlayacak ve ebedî hayatına adım atacaktır. Ki böyle bir varlık için ümitsizlik yoktur. Allah ümitsiz olmamayı emretmiştir. Bunu başarabildiğimiz ve bizi ümitsiz bırakmayacak anları keşfedebildiğimiz için bu emri muhatabıyızdır. Bize şah damarımızdan yakın olan Yaradan sayesinde, onun izniyle; Küller geçici ümit bâkidir.

* * *

İlkelliğe Atıf Çağın Ortasında

Bütün bilim dalları tam tersini söylüyor olsa da ilkel bir çağa atfedilmiş bir devri yaşıyoruz. Dünya üzerinde geliştirilmiş, fikir, organizma, sistem ve her türlü hayatı kolaylaştıran ve geliştirenlere rağmen durumumuz bu. Ne yaparsak yapalım Roma devrinin ölüm gösteri merkezi arenalarında ölenlerden, öldürenlerden, seyredenlerinden bir adım uzaklaşamadık. Arenalar da ölenler de öldürenler de seyredenler de kılık, söylem ve şekil değiştirdi o kadar… Sosyal medya meydan muharebeleri, karşıt olana saplantılı düşmanlığın ve kör döğüşünün ne kadar ciddiye alındığını anlattı bize. Üstelik bunların zerre miktar ciddiyetle muhataplığa değmeyecek olduğunu düşünürken gündem belirlediğini, borsaları, kurları ve onun gibi “değer” kabilinden ne varsa etkilediğine tanık olduk.

* * *

Kahramanlar

Emekli ikramiyesiyle alınmış evinde emekli maaşıyla geçinen, özel günlerde evlat ve torunla dolup taşan, sair zamanda saç teli düşse gürültü yapan, duvarında büyücek doğa manzaralı yağlı boya tabloları yıllarca asılı kalan evlerde nasıl anılır kahramanlar? Hayatın dingin, tutarlı ve sıradan aktığı yaşamların içinden nasıl geçer hayatlarını onlara feda etmiş insanların ruhu? Yanına benzer sıfatların iliştirildiği öylesine insanlar olarak mı kalırlar? Vaktiyle nifak hamlelerinin kurbanlarını nasıl anar romatizmalı teyzeler, amcalar ya da onların evlatları, torunları? Elbet hak verirler, Hakk uğruna mücadeleye, zafere ve ölmeye…

* * *

Bir Gün Otobüsteyken…

Eminönü’nden hareket eden bir otobüsün içindeyiz. Birden küçük çocuğun yükselen sesiyle irkildik. En fazla üç yaşlarında. Baktık, ayakta kalmaktan ötürü bir şikâyet de etmiyor. O şeyi isterken belirsiz kelimelerle bir bağırışı var ki annesinden başkasının anlaması mümkün değil. Meraktayız. Anne, “Galata Kulesi’ni görmek istiyor. Kucağıma alıp gösterecekmişim. Ama şimdi gözükmüyor ki... Anlatamıyorum. İllaki görecekmiş” diyor. Hiç şüphe yok ki, bulunduğu muhitin kıymetini bilen, gören, okuyan ve mutluluğu yüzündeki imrentili gülüşten anlaşılan otobüsteki o birkaçımız kadar memnundu ufaklığın genç annesi. Otobüs camı Galata Köprülü manzaraya kavuşur kavuşmaz, bütün yorgunluğuna rağmen kucağına aldığı oğluyla, akşam güneşinin kızıl kontrastıyla cilalanmış, eşsiz İstanbul manzaralarının en nadidelerinden birini izlemeye koyuldu. Otobüsün İstanbulsever timi olarak, muradına kavuşmuş mutlu sırıtışlı küçük Mehmet’le omuz üzerinden aşırdığımız manzarayı izlerken daha az yorgun ve daha vefakâr bulduk kendimizi. 

* * *

Künye: Serpinti, dökülen veya akan bir şeyden sıçrayıp serpilen bölüm; damlacıklar, tanecikler durumunda, azar azar yağan yağmur veya kar, çilenti; bir şeyin etkisi azalarak kalan veya gelen kısmı anlamlarına gelir (TDK Türkçe Sözlük).