08 Haziran 2023

Sessiz istifa

Kamu kurumlarında veya özel sektöre ait kurumlarda son yıllarda dikkat çeken bir durum söz konusu. Henüz yeni göreve başlamış insanların işlerine dair bir heyecan duymaması, daha iyi bir kariyer için motivasyonunun ve isteğinin bulunmaması ve performansını en asgari düzeyde kullanarak işini yapmaya çalışması. Yani genç çalışanların adeta “ununu eleyip eleğini asmış” gibi davranması. Daha vahim olan ise henüz okul öncesi eğitim dönemindeki çocukların bile bu halde olmaları.

 

“Sessiz istifa (quiet quitting)” kavramı, ekonomist Mark Boldger tarafından 2009 yılında ortaya atılmış bir kavramdır. Tiktoker Zaid Khan’ın (@zaidlepplin) 2022 yılında “İşiniz, hayatınız değildir ve değeriniz üretkenliğinizle tanımlanamaz” şeklindeki açıklamasını içeren videoları sosyal medya platformlarında hızla yayılmış ve kavram bir anda çok büyük kitleler tarafından tartışılmaya başlanmıştır (Harter, 2023; Yıkılmaz, 2022). 

 

“Sessiz istifa (quiet quitting)” kavramını; çalışanların bireysel gelişimleri ve çalıştıkları kurumun gelişimi için bir heyecan ve istek duymama, sorumluluk ve inisiyatif almaktan kaçınma, iş doyumunun düşük olması ve yaptığı işten keyif almama hali olarak ifade edebiliriz. Yani çalışanların görev tanımlarına uygun olarak yapması gereken zorunlu şeyleri yaptıkları ama bunun ötesine geçmedikleri bir isteksizlik, amaçsızlık ve motivasyonsuzluk hali olarak ifade edebiliriz. Çalışanların fiilen istifa etmedikleri ama potansiyellerinin de tamamını kullanmadıkları bir çalışma biçimi.

 

Araştırma sonuçları durumun vahametini ve ulaştığı noktayı daha iyi idrak etmemiz için önemli. Harter (2023) “sessiz istifa” edenlerin Amerikan işgücünün %50’sini oluşturduğunu, kendini çalıştıkları kuruma bağlı hissetmeyenlerin (kurumsal aidiyet) oranının ise %18’e yükseldiğini belirtmektedir. Aynı araştırma 35 yaş altı çalışanların kurumsal aidiyet ve bağlılık düzeylerinin 2022 yılında; 2019 yılına göre dört puan düştüğünü göstermektedir. Aynı dönemde aktif olarak işine karşı duygusal bir bağlılık ve aidiyet hissetmeyen çalışanların oranı %6 artmıştır.

 

Bugün pek çok resmi ve özel kuruluşta çalışan motivasyonsuzluğu, isteksizliği ve memnuniyetsizliği öne çıkmaktadır. Yani “sessiz istifacıların” oranı hızla yükselmektedir. Bu yazıyı yazma nedenim; deneyimlerimin, gözlemlerimin ve görüşmelerimin “sessiz istifa” kavramını doğrulamasıydı. Beni asıl düşündüren şey ise çocukların da benzer bir eğilime giriyor olması.

 

İnsanların “sessiz istifa” eğilimlerini destekleyen çok fazla şey olduğunu söylemek mümkün. Mesela; hayat pahalılığına karşı ücretlerin çalışanların beklentilerini karşılamaması, çalışma koşullarının düzenlenmesiyle ilgili normlardaki eksiklikler, işverenlerin olumsuz yaklaşımları, tüketim odaklı yaşam, yalnızlık vb. gibi nedenleri ilk başta söylemek mümkün.

 

Bununla birlikte kavramın doğmasında, yayılmasında ve geniş kitleler tarafından benimsenmesinde sosyal medyanın etkili olduğunu düşünüyorum. Sosyal medya ultra lüks yaşamları, zenginliği, konforu ve tüketimi hayli görünür kıldı. İnsanlar sosyal medya platformlarındaki reel veya kurgusal yaşamlara bakarak kendi işlerini ve yaşamlarını sorguluyorlar. Mesela; yedi yaşındaki Rus içerik üreticisi YouTube platformundan 2021 yılında 28 milyon dolar gelir elde etti (Forbes, 2021).  Bugün pek çok çocuk bu gibi durumlar yüzünden YouTuber olmak istiyor. Bu ve benzeri nedenler mutsuz, memnuniyetsiz, amaçsız, motivasyonsuz ve isteksiz kitlelere sebep oluyor.

 

Bu olumsuz gidişatı önlemek, insanı ve toplumları çürüten bu döngüyü kırmak hala mümkün.  Bunun yolları var elbette fakat bu konuyu gelecek yazılarımda ele alacağım inşallah. Şimdilik sözümüzü burada bir ayet ile tamam edelim. Yüce Allah şöyle buyuruyor; “İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder. Ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir” (Necm Suresi 39-40).

 

Vesselam…