17 Ocak 2018

“Şey” ve ötesi

Varlığın var olması, surete bürünmesi; şey olmasıdır. Varın kendini ifşası ve sırrın tecessümü: şey… Aynı zamanda varın perdelere saklanıp kendisine yabancılaşması: Kamışlıkta saz olan, “şey” olan varlık, ney olarak ferahfeza ile kendisini hatırlar/hatırlatır. Meyhanede ise şeyleşir: sen yine de meyhaneye kibirle nazar etme talip belki varın yolu o yoktan başlar… 

Şeyin nesnesine tenasübü/uygunluğu hikmet, işlevine tekabülü/uygunluğu iyilik, hikmetine tekabülü doğruluk, iyiliğine tenasübü/uygunluğu fazilettir.

Tasavvurlarımızın şeyin bu çerçevesinde tefekkür ve tahakkuku hakikatin kapısını çalmanın sahih bir gayreti olarak görülmelidir. Tutarlılığın bu tenasüple teşekkül edeceği de aşikârdır.  

Şeyin akl-ı selimini bu tenasüp ve tekabülde aramak selim bir yolda olmak olacaktır.

Şey olmakla şeyleşmek arasında ise büyük fark var: Şey olmak olduğun olmanın tarihine, hikmetine, gayesine sahip olmak iken, şeyleşmek bu çerçevenin dışında bir yabancılaşma/savrulma halini gösterir.

Lafın mefhumuna mutabakatı da böyledir. Lafızlar bu açıdan düşüncenin hem şen bahçesi hem de mütenakız olarak mezarıdır.

Bu mücerred kabulleri bir şiirin çok yerinde tefsir edip müşahhaslaştırdığını düşünüyorum. Atsız'ın Kahramanların Ölümü şiirindeki sual cevap şeklindeki kurgu şeye dair bu düşüncelerimizi ete kemiğe büründürüyor gibidir:

Gerilir zorlu bir yay Oku fırlatmak için;

Gece gökte doğar ay Yükselip batmak için.

Mecnun inler, kanını Leyla'ya katmak için.

Cilve yapar sevgili Gönül kanatmak için.

Şair neden gam çeker? Şiir yaratmak için.

Dağda niçin bağırılır? Feleğe çatmak için.

Açılır tatlı güller Arılar tatmak için.

Tanrı kızlar yaratmış Erlere satmak için.

İnsan büyür beşikte Mezarda yatmak için.

Ve…………..
Kahramanlar can verir Yurdu yaşatmak için…

Müslüman ve Türk olmak kavramlarımızla bu çerçevede yüzleşip sorularımız ve cevaplarımızla yerimizi ve teklifimizi tespit ettiysek bir “şey” olduk demektir. Başkalarının cümleleri ile düşünüp, onlara papağanlık edip anlamadan sayıklıyorsa şeyleşiyoruz demektir. 15 Temmuz failleri/hainleri şeyleşenlerin ona mukabele edenler ise bir şey olmanın son sahnesini gösterdiler. Ya da cihad kavramıyla önce nefsine kılıç çekmek lafzın mefhumuyken, bir şey olmakken DEAŞçi olmak şeyleşmenin resimlerindendir. 

Modernizmin hazin verimliliği taklit etmeyi ve gözleri kamaştırmayı başarabilmesinde yani şeyleştiren simülatif metodolojisinde saklıdır. Modernizmin bu bakımdan eleştiriye seza yönü de şeyi kendine yabancı kılması şeyleşmenin sürecidir ki sol sağ modern ideolojik çerçevelerin umumi marazi hali insanlığı hümanizm prizmasında şeyleştirmesi olmuştur.

Size “bir şey” diyim mi? Anlamdaş olduklarımız, “bir şey” olduğumuz şeyler mezara kadar var olacaklarımızdır, “bir şey” kalmanın, tarihine, inandığına, evlad-ı vatana yol olmanın bedeli mi var, Yusuf'un kuyusu mu, bir yetime gölge olmak sebeb-i her şeyinden olmak mı? Fayda bir şey ise, o şey için hiçbir şey olmak azizdir.

Tekabül ve tenasüp ettiklerimiz kalbi selimimizdir, şeydeki “her şeyi” görmek vara yakınlaşıp kendi yokluğumuza uzaklaşmaktır: şeyin hiçbir şeyliği de her şeyliği de güzeldir, yeter ki şeyleşmesin.

Eyvallah öyleyse aşk olsun…